Edebiyat

Edebiyat Haberleri

LEYLA’YA*

Ben her gün yeni baştan/Rumeli sokaklarında anadilime/ Sırılsıklam sevdalanırım Leyla/Dinmez içimdeki bu fırtına, bu yangın/Bir yanım Kuman, bir yanım Avar/Bir yanım Peçenek, bir yanım Uz’dur/Uzar giderim Vardar gibi, Tuna gibi/Meriç gibi çağlar, Akdere gibi coşarım

ALLAH, SANA TÜRK KOMŞU BAĞIŞLASIN!

* Arkadaşım Mustafa, yaklaşık bin kişini hayatını ve malını yangından kurtardı. İnsanlar, bütün minnettarlığını ve şükranlarını, kendisine sunmak için ona sarılıyorlardı.

Aynur Mahmudova KAPLAN

Hala adını koyamadığım. / Anlamsız soyutluk / Tabanı delik bir tabut / Sürükleyerek taşırken günleri / Keşfi gerek yeniden bilinenlerin / Güneşte soğumak / Belki de ayda yanmak gerek

Mehmet Şükrü ÇAVUŞOĞLU

bir batı rüzgarı esiyor göz açtırmıyor hiç deniz bile üşüyor sobam gürül gürül ayazda işim zor koskocaman denizi ısıtıyorum

MEFKÜRE MOLLOVA

Dünya vatanımız olsa/ her kentte yeniden doğsak/ şu bir ömürcük misafir kaldığımız/ toprak üstünde/ iki yudum lokmayı acısız yutsak.

HASAN'IN ARKADAŞI KİRO

Küçük  bir kasaba.  Hemen Rodoplar'ın kuzey eteklerinde. Asırlar önce, geçit yerde kurulmuş. Halkını, bir “türlü güveç” yemeği, tamı tamına kanıtlıyor. Türkü-Bulgarı, Yunanı-Ermenisi, Tatarı-Karakaçanı, Ulahı-Pomağı, Yürüğü de mevcuttu. Hele Çingeneleri... Hemen dağ eteklerinde kurulu  Yediveren mahallesi meşhurdu. Onun karşısında, dağın düze açılışında Lukovitsa Çingene mahallesi gözüküyordu...

NACİ FERHADOV

Yaprak dökümleri ayak altında, kuşlar yutmuş dilini, gölgeleri yıkmışlar. Yaralara çiçek getirmiş, kara güneş dersen mutlu yarından uzak...

BİLGİSAYAR TAŞLAMALARI

İcat oldu şu akıllı telefon belâsı Akıllı akılsız olduk onun müptelâsı Zaman ve sağlığımızı çalıp da gidiyor Biz de sanıyoruz ki çok iyilik ediyor.

DEBÜT / 2018

*** bir ücra kasabada içi yalnızlık dolu kalabalık şehirler büyüttüm sana içimde terminalleri buz gibi veda kokan evleri yıkık yüreği virane

İNSANLIK HALİ

Kendini sayın başkan, O kadar yüksekte tutma. Bak şu çotuk da baştan Ulu ağaçmış, unutma!

ATEŞTEN DEFTER

Söz öyle derin acıtıyor ki yüzyıllardır kırdığı yerlerden çürümüş günlükleri kokluyorum bilinmez utançlar devşiriyorum kendimi var ettiğim küllerden

TEFİK FİKRET’İN HAYALİNİ GERÇEKLEŞTİREN  ŞAİR

  Halen ailesiyle birlikte Melbourne yakınında bulunan Bellarine Yarımadası'nın Drysdale bölgesindeki çiftliğinde oturmakta. Abdül Hamid'in İstibdad devrinden bıkan, Avustralya veya Yeni Zelanda'ya bir çiftliğe yerleşmek isteyen Tevfik Fikret ve arkadaşlarının bir türlü gerçekleştiremediği hayallerini, böylece Mehmet Bahar gerçekleştirmiştir. Mehmet Bahar evli ve iki çocuk babasıdır. Ünlü sporcumuz Naim Süleymanoğlu'nun Avustralya'dan Türkiye'ye kaçışını organize eden başaktörlerden birisidir kendisi.

MASALIMSI GERÇEKLER

Sabahları martıların kaygısız çığlıklarıyla uyanan, kâh azgın, kâh durgun sular üstüne güneşi ansızın doğan bir deniz şehrini seçmişti, yaşamak için şair Recep Küpçü. Şahsının bilenmiş tutkuları gereği, şair mizacına en uygun, evrensel güzellikleri, özgürlükleri bağrına yâr etmiş, mutluluklara, çılgın sonsuzluklara yelkenler açan bir deniz şehri olmalıydı Burgaz...

O BİR KAYIN AĞACIYDI

Kayın ağacı gözlerini açtı, adamı yavru meralin başında gördü. Onun başını kucağına almış, boyuna doğa ananın büyük bir özveriyle sürmelediği gözlerini öpüyordu. Sesini duyamıyordu ama kayın ağacı affetmesi için can çekişen yavru merale yalvardığını adı gibi biliyordu  “Şu insanoğlunun hangi yüzüne inanayım ben?” dedi kayın ağacı ve sallanmadan, dimdik durarak, saygı duruşuna geçti.

RAHMİ ALİ, TÜRK DÜNYASINDA YILIN EDEBİYAT ADAMI-2018

Sayın Rahmi Ali'yi, Misyon Gazetesi ekibi olarak bizler de canı gönülden tebrik ederiz! Anlaşıldığına gibi, bu kongreye Bulgaristan'daki Türklerden temsilci katılmamış. Bize göre, edebiyat degisi sahipleri davet edilmemiştir, ya da bu önemli kongreye katılma fırsatları olmadı. Ankara'daki bazı işgüzar bürokratlara bir hatırlatmamız olacak. Bir Kosova edebiyatının yanında, bizim edebiyatımız çok daha değerlidir ve büyüktür...

EBEDİYETE GÖÇ EDEN ŞAİRLERİMİZDEN SEÇMELER

Onları çoktan yitirdik. Onlar ki, bu toprakların gülü dikeni, uç beylerinin talihsiz torunları, onsekizlere varmadan ağarır saçları ve dal budak Deliorman'dan, Dobruca'dan Gerlova'dan, Rodoplar'dan düş tarlalarında umut bozkırlarında tutsak...

ÇAL, ÇOBAN, ÇAL!

Halbuki "ana dili, anamızdan öğrendiğimiz dil, kendi dilimiz, öz dilimiz, benlik dilimiz, kimliğimiz.." Ve senin çocuğun, hür doğduğun bu topraklarda, vatandaşı olduğun devletin güzelim okullarında, doğru dürüst, planlı, programlı bir şekide ana dilde eğitim almıyor, alamıyor 1970' lerden beri...

BABURALAR'IN SÜMBÜL’Ü

Elinde kocaman baston, omuzlarına ferace geçirmiş, başına da  beyaz yaşmağı dolaylamış. Oyalı gömleği ise, belinde dokuma önlük ile sıkmış, ayağına da mevsimlerin toz rengini alan, deri çarıkları geçirmiş.

HALİME YILDIZ'IN "UDUMBARA" KİTABI ÜZERİNE

Udumbara; Budistlerin inandığı efsaneye göre, ’Youtan Poluo’ olarak bilinen 3 bin yılda bir açan çiçek adıymış. Halime Yıldız, şiirlerini derlediği Udumbara şiir kitabındaki şiirlerini okurken, acaba bir sonraki yaprakta nasıl bir udumbara’nın açtırılacağı heyecanını ve merakını uyandırıyordu

Toplam 148 haber.