Onur Yaram

* Evlerim insansız kaldı, kovuldu insanlarım. Köy değilim gayrı. İnsan yaşamayan yere köy mü denir? * Yellerin, sellerin, ellerin değil, korkuların çökerttiği evlerim yine doğrulabilseler!

PAYLAŞ

 Osman AZİZ / Deneme

__________

 

Ben terk edilmiş bir köyüm Bulgaristan’da.

1989’du yıllardan.

Evlerim insansız kaldı, kovuldu insanlarım. Köy değilim gayrı.

İnsan yaşamayan yere köy mü denir?

Alilerden, Hasanlardan sonra beni yılanlar, çıyanlar, karıncalar bile terk etti.

Toprağım yağmura değil gayrı, insana, sevgiye susuz.

Keşke Tanrım beni yaratmasaydı. Yaratıp da böylesine büyük, böylesine korkunç bir yalnızlığa atmasaydı. İnsanlarım da beni böylesine özene bezene, ustaca donatmasaydı...

 Şimdi artık ne bir kaval sesi, ne saz, ne ut. . .

Kuşlarımın bile tek türküsü: Umut.

Ben bir köyüm insansız. Hayır, köy değilim. Anlatamıyorum derdimi. İnsan dillerim yok. İnsansız yaşamak zor şey. Çok zor, çok!

İnsanlarım niye sürüldüler benden, bilemem. Niye böylesine hor görüldüler, bilemem.

Onlar bırakıp gittiler beni. Ben burayı bırakıp da gidemem! Ben bir yıkıntıyım gayrı insansız.

Ne yapabilirim yalnızlığımı unutabilmek için insanlarımı anımsamaktan başka.

Biri vardı, adı Elvan’dı, İvan oldu. “Elvan’dan İvan, yağlıdan yavan olur mu?” diye sordu efendilere bir gün.

Sordu da bir sabah erken erken, kovuldu benden; ama Elvan, içinde sonsuz olsa da derdi, benden ayrılırken de gülümserdi.

Şimdi bana gelmese de mevsimlerden bahar, Elvan’a ve bende doğan bütün çocuklara yeşil yeşil sevgilerim, yeşil yeşil selâmlarım var... 

Ah ben yine köy olabilsem! Bende yine insanlar yaşasa. Ağlayanlar olsa yine, gülenler olsa...

Az veriyor tütünü, bereketsiz diye toprağıma yine sövenler olsa... Ama yine de dikenimi bile sevenler olsa...

Yaşansa yine o gizli köylü aşkları hiç kimseye sezdirmeden. Yoksul dağlarım ot verse yine hayvanlara...

Hayvanlar süt verse çobanını bezdirmeden. Gitmeden uzaklara. Komşu köy dağlarını gezdirmeden...

Harman mevsiminde yine esse dağlarımdan o serinlik. Çocuklar yine ihtiyarların Türkçe masallarında uyusa...

Ve Kadriye ablanın şarkılarında avunsa gençlik!

Allah'ın o talihsiz kulları. Bir tek çalışmayı bilen benim, o fakir insanlarım yine benimle övünseler!

Dal gibi delikanlılar, çiçek gibi kızlar el ele verip geriliği, karanlığı yenseler!

Yellerin, sellerin, ellerin değil, korkuların çökerttiği evlerim yine doğrulabilseler!

Ve bu evlerde insanlar benim sevgimle yeniden yoğrulabilseler!

Ben bir köydüm 1989’a kadar.

Şimdi ne Birinci Dünya Savaşı'na, ne de İkincisine, bir tek sana düşmanım 1989!

İnsanlarımdan ettin beni. O sefil, o yoksul insanlarımdan...

Ama gene de sevmeyi bilen insanlardan. 

İnsanlarımın kimi kan verdi işkencenin kollarında. Kimi öldü, dayanamadı, Türkiye’ye giden o kurtuluş yollarında.

Ben köy değilim, 89'dan bu yana...

Geçen yılları yaşadım saymam.

Onmak bilmez, yok olası! Hâlâ kanar onur yaram!

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN