Türkiye Cumhuriyeti'nin Sofya Büyükelçisi Sayın Hasan Ulusoy ve ekibi, meydanı dolduranlar tarafından alkışlarla karşılandı. Yeni Sofya Büyükelçimiz, kısa zamanda Bulgaristan'daki Türk Toplumu tarafından çok sevildi ve kabul gördü. Sayın Hasan Ulusoy, Türkiye Cumhuriyeti'nin her zaman, Bulgaristan'ın güzide vatandaşları olan soydaşlarımızın yanında olduğunu belirtti. İftara katılan 15 kişilik bir gruptakilerin eski derin devletin temsilcileri olduğu anlaşıldı.
Bulgaristan'ın en güzel beldelerinden biri olan Cebel'de, hayırsever iki firmanın desteğiyle, Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından onarımı tamamlanan tarihi Şeyhcuma (Cebel) Camii'nin yeniden ibadete açılış töreni gerçekleşti.
Burada toprak çatlamış. Parça parça bugünkü toplum gibi. Biz yaşayanlara siz işte busunuz, diyor üzgün sesle ve son yol, hak ettiğiniz cennet beraberliği olduğuna göre, dört günlük hayatta kavga etmeye, bölünüp parçalanmaya, küs yaşamaya ne gerek var, diye soruyor. Başka birilerin çıkarlarına uyup sinsi tuzaklarına düşerek, birbirinize düşman olmaya değer mi ikazında bulunuyor!
Eğridere'nin Mırsallar köyü sakinleri, Balkan Harbi esnasında bu bölgede yaşanan trajik olaylar esnasında şehit düşen suçsuz ve masum köydeşlerinin aziz hatırası için büyük ve anılarda kalacak bir Mevlit tertiplediler. Ayrıca dualar eşliğinde 11 şehidin isimleri yazılı bir anıt açıldı.
Sevinç ve Ahmet Aliman ailesinin altı yaşındaki oğulları Semih, aniden İngilizce konuşmaya başladı, kendisine bu dili kimse öğretmemişti. Yakın zamana kadar bir tek sayıları bilen küçük Semih, artık bu yabancı dili rahatlıkla konuşabiliyor.
Halbuki, bu vali de Türk şuuru olmuş olsa, derhal istifa ederdi. Siyasilerimiz ve toplumsal aktivistlerimiz küplere binerdi. Başmüftülük İslam alemini ayağa kaldırırdı. Çünkü bu Camii sıradan bir mabed değil. Yüce Türklüğümüz ve dinimizin bir ana kapısı ve simgesidir.
Sofya'da yaşayan 36 yaşındaki Ajda İbrahimova'nın yüzüne, şimdilik faili meçhül kalan birileri, asit attı ve kaçtı. Başkentte pastane çalıştıran genç iş kadınının sağlık durumu kritik, yüzünde ve vucudunda derin yanıklar oluştu.
Özellikle Türklerin yoğunlukla olduğu köylerini dağıtılmasına ve insansızlaştırılmasına gidildi. Bizim açımızdan bu negatif politikaya öncülük DPS partisi yapmakta. Birçok köyde DPS muhtarları ve belediye başkanları, Türkçenin okunmasına engeller çıkardılar, ya da eğitim programı zorluklarını göz önünde bulundurarak, destek olmadılar.
“İnsanlar bildikleri işleri yapsın!” demiş Atalarımız, yada “İşin ehline teslim edilmediği yerde, kıyamet kopar!” da denmiş. Güzelim Memleketim Kırcaali’nin ve güzelim kasabam Koşukavak’ın yöneticilerinde ve karar vericilerinde, “Yatırım” yada “Kalkınma” deyince, acaba zihinlerinde neler canlanıyor, çok merak etmişimdir uzun yıllardır… Acaba 5 sene önce nasıl bir Kırcaali, yada Koşukavak hayal ettiler ve bugün o hayallerinin ne kadarı gerçekleşti?
Tolerans, ancak diyalog olan yer ve uzamdır. Bulgaristan’da diyalog var mı? Komşular arasında, günlük yaşam düzeyinde müsamahadan söz etmiyorum. Örneğin Bulgar aydınları tarafından kışkırtılmamış olan bir diyalog söz konusudur. Bulgar devlet kurumları tarafından başarılan bir diyalog da olabilir...
Bugün DOST Partisi yöneticileri, üyeleri ve sempatizanları, Mestanlı kasabasını ve Kayaloba köyünü ziyaret ederek, 1984 yılı sonu, komünist rejime karşı gerçekleştirilen protesto yürüyüşlerinde, şehit düşen kahramanlarımızın anısı önünde saygı duruşunda bulunup, dua ettiler, mezarlarının ve anıtlarının önlerine çelenkler bıraktılar.
Kırcaali'nin Mestanlı (Momçilgrad) İlçesinde boğularak öldürülen 7 yaşındaki Damla'nın katili bulundu.
Damla Musa'nın öldürüldüğü apartmanın önüne taplanan yaklaşık 60 Mestanlı sakini, küçük kızın cinayetiyle ilgili resmi açıklamanın olmamasını protesto ediyor.
Sevcan Yaşar, Aytos bölgesinin Mıglen köyünde yaşıyor. Ailesi buraya Rodoplar'dan gelmiş ve yerleşmiş. Kırk bir yaşındaki Sevcan iyi bir çeşme ustası. Doğup yetiştiği dağlardaki her yol başına çeşme yapma geleneğini, kendisi şimdilerde Aytos bölgesine de taşımış durumda.
Bulgaristan’ın Avrupa Birliği (AB) Bakanı Lilyana Pavlova, “Türkiye olağanüstü önemli bir ortağımız, kanaatimizce Türkiye ile aramızda iyi komşuluk, dostane ilişkilerimiz var, Türkiye’yi böyle bir komşu olarak görüyoruz.” dedi. Pavlova, AB’nin gelecek yılın ilk yarısında dönem başkanlığını üstlenecek Bulgaristan’ın, Batı Balkanlar’ın entegrasyonuna destek vereceğini bildirdi.
Her şey yolunda gidiyordu. Mustafa gardaşımız, imamla mevlit için görüştü ve anlaştı. Mevlidin sivil şehitler adına ilan edilip okunacağına mutabık kılındı. Bu dini merasimin siyasetle veya herhangi bir partiyle bağlantısı olmayacaktı. Caminin kapıları her kesime açık olacaktı. Zaten, bu kapıyı kapatmak kimsenin haddinde değildir. Bütün sorumluluk organizatörlerin, yani bizimdi.
* Tapınakçı kelimesi, zenginlik ve güç kavramlarını kapsayan bir olgu haline geldi. * “İllüminati” denilince, akla neden direkt para, güç ve mistik güçler geliyor? * Bunların tümü, küresel güçlerin elinde birer oyuncaktır. * İllaki, Türklere karşı besledikleri kin ve nefreti ayyuka çıkaracaklar. * Bizim Razgrad’ta haçlı şövalyesi ne aramaktadır?
Şimdilik, köyümüzün adı ve bütün sıkıntılarımız unutuldu, artık bütün hayallerimiz suya düştü. Sonuçta, bizim gibi gariban halkın, köprüye neden ihtiyacı olsun ki? Sanki, bizim çilemizle dalga geçercesine, kendi oylarımızla bizzat seçtiğimiz belediye başkanımız, geçenlerde ilçe merkezine çok şirin bir köprü yaptırdı. Şimdi, çocukları, ailesi ve yandaşları ile beraber bu üçboyutlu köprünün üzerine çıkıp, boy boy fotograflar çektirip, zıplıyorlar. Mutluluktan adeta havalarda uçuyorlar...
Kırca Ali’nin gününü kutlamak, onun mezarı başına çelenk koymakla, merhumun ruhuna dua etmekle olur. Aynısı yüzlerce Türk köyünde bulunan şehitlikler için de geçerli. Kırcaali’de, iki generalimiz kılıç kalkan oyunu tertiplerken, Haskova’daki ordu pilotlarımız isyan çıkardılar, çünkü binecek arızası olmayan uçakları kalmamıştı. Malko Tırnovo gümrük kapısını korumak için ise Polonyalılar gelmişti...