***NSO'nun mutra kılıklı subayları nasıl da gaddarca böbürlenip ülkenin milli bayrağını bile bir paçavra bezi gibi tenha bir köşeye fırlattılar. *** Bulgaristan'ın en uç doğu yakasında, belli ki, 30 yıldır değişen bir şey yoktu.***Nerede kaldı şimdi o siyah gözlüklü sopacılar? Hangi delikte burnundan soluyor o herkese dayılanan ve avaz avaz tecavüzcü var diye bağıran?***Doğruların veya yanlışların, haram veya helalin, mafya mutralarının veya hür ruhlu özgür insanların yanında mı saf tutacağız?
*** Ürpek köyü, eski tarihlerde gerçekten meşhur bir ilim ve irfan yuvasıymış, Kırcaali şehrinin ileri gelenleri bile buradan çıkıyormuş. *** Acaba, şimdi nerelerde o çok değerli kitaplar ve defterler? Bilen yok! Ama, illa ki, bazı köylüler o kütüphanenin tek tük kitabını halen korumaktadır inancını taşımaktayım. *** Cami yapısı ise büyüktü ve tamirat faturasının epey kabarık çıkacağı belliydi ama ne olursa olsun, Küçük ve Büyük Arda'nın birleştiği yerde artık yepyeni ve bembeyaz bir cami abidesi yükselecekti.
*** Bizimkiler bunca saf mı oluyor, yoksa siyasi gündemden hiç mi ilgilenmiyorlar. *** Geçenlerde Rosenets sahilinde deniz dalgaları bayağı yükseldi ve köpürdü. *** AB Parlamentosu milletvekillerine ve komisyonlarına hemen bir karalama mektubu uçuruldu, acilen destek istendi. *** Daçian Çoloş, yayınladığı bildiride, özür diledi ve kendi fikirdaşları tarafından doğru bilgilendirilmediğini belirtti. *** Bir düşünün koskoca bir devlet, sanki başka hiç bir işi gücü kalmamış ve gidip bir mutra başını kaale alacak ve onunla uğraşacak.
*** "Başmüftülükten haber geldi, mezarların taşları çıkartılıp atılacakmış. Taşları yerinden çıkaran gönüllü kişiler için, devlet, 5 emek günü yerine sayacakmış..." Fakat, doğal olarak, koskoca eski mezar taşlarını yerinden sökecek cemaatten kimse çıkmamıştır.
*** Sosyal medyada genç doktora karşı adeta bir linç kampanyası başlatıldı. *** Kırcaali Valisi beyanatlar verdi, savcılık hemen harekete geçirildi, fakat bugün başkent Sofya dan gelen bir açıklama olayı bambaşka bir boyuta çekmiş oldu. *** Doç Dr. Petır Atanasov; Dr. Sibel Musa suçlu kabul edilemez, çünkü üç ay boyunca Pirogov'da ön sırada olup 400’den fazla hastaya yardım etmiş ve kurtarmıştır.
***Bir türlü laf dinlemez ve kimseye riayet etmez bir halk olduk.*** - Henüz Bulgaristan'a keyfi gitme zamanı gelmedi! dedik. - Biz gideriz! dedi. Gittiler ve sonra ne mi oldu ? *** Bugün sadece Kırcaali'deki pasaport değiştirme şubesinde 8 göçmen suç üstü yakalandı ve şimdi her biri 5000 leva tutarında para cezası ödeyecek.
*** Mister Boyko hükümeti, bu hafta, bütçeden 2 milyon leva ayırıp Kırca Ali merkezine büyük bir kilisenin daha temelini attı... *** Son 30 yılda Bulgaristan’da yaşayan Rusya vatandaşları neden 5 000 şirket kurdular? Bunu düşündünüz mü? *** Ahmet Doğan’ın, yüksek korumalı Rosenets Rus kampında neden esir tutulduğuna hiç kafa yordunuz mu? *** Yeni bir Rus işgali kapıda mı? Öyleyse Bulgarlarla birleşme ve ortak cephe kurma zamanı gelmiş demek...
*** Rus uçağı restore edilecek *** Köpek ve kediler de Almanya'ya gidiyor *** Çengeli Ayşe ve Sabahattin İspanya'ya gönderilmeyecek *** Ulanlı'da ev yangını çıktı
*** Belki, Koronavirüs salgını nedeniyle birlikte oruçlarımızı aynı sofrada birlikte açamadık; Arzuladığımız kadar bir araya gelemedik; Ama yürekten ve kalpten bir bağ kurduğumuzu hissediyorum ve bu beni çok mutlu ediyor. Sizlerden aldığımız güç ve destekle Ramazan Ayı’nda çok anlamlı sosyal dayanışma faaliyetlerine imza attık.
*** Arefe günü, kadınlar mutfakta bir ummalı hazırlık içinde olur. Bir sonraki gün için kurabiyeler, tatlılar, baklavalar hazırlanır. Bakkala gidip, şekerler, kahveler, çikolatalar temin edilir. Evin erkeği ise, bayram günü gezen çocuklara vermek üzere, bozuk paraları hazırlar, herkes bir bekleyiş içine girer. *** Lokum dedim de, üzerinde gül resimli ve mis kokulu Bulgaristan lokumunu hatırlayan var mı aranızda ? Gül kokan lokum mudur, yoksa çocukluğun o güzel yılları mıdır, artık siz karar verin!
*** Otmanlı'deki Ahmed Doğan'ın sarayı olarak bilinen lüks turistik tesiste yangının devam ettiği bildirildi. *** Ahmed Doğan'ın sağlık durumu ve nerede tutulduğuna dair emniyet güçleri henüz bilgi vermiyorlar.
*** Bu gün öğle vakti, Ahmed Doğan'ın Otmanli'deki yazlık sarayında yangın çıktı.
*** Bilindiği gibi, bu zoraki ve silahlı asimilasyon girişimine karışan ve yöneten suçlulara karşı açılan ana dava, hiç bir hukuksal dayanağı olmadan 28 yıldır sürekli uzatılmakta ve bitirilmiyor.
*** Buradaki çok hassas Müslüman topluluk arasında büyük tepkiye neden olan bu dengesiz gayriresmi açıklamadan sonra, bu tüyü yeni bitmiş delikanlının neyi bildiği veya bilmediği apaçık ortada sırıtmakta. Demek ki, kendisine göre, onun hocasını eleştirenler "kokuşmuş komünist kalıntısı güruh" oluyor ve "ibreti alem için kokana dek leşleri yerde kalacaklar..." Ey, delikanlı, bu fetvayı, sadece kendinize buyruk mu verdiniz?
*** Bütün dünyaya rezil rüsva olan gülenistler, bugün dünyanın dört bucağına kaçmış durumda. Bazıları halen Bulgaristan'da gizlenmekte, oradaki "zamancılar" isim değiştirerek "bakışçı" ve "obzorcu" oldular ama beyinlerine ve ruhlarına kazınmış olan Türkiye karşıtlığını ve nefretini bir türlü yenemiyorlar. *** Türk ve Türkiye düşmanlığı ile nam salmış Yunan Anten -1 medya grubunu, ben BNR ile bir tutmak istemezdim ama bazı gerçekleri gizlememek gerekiyor...
*** Bu tür bir konuşma, hele de zikir edilen olaylar, bütün Bulgaristan vatandaşlarını birleştirmeli ve toplumun gücünü artırmalı.
*** İdlip'teki olayları bizler de yakından takip ediyoruz. Bizler de orada verdiğimiz şehitler için haddinden fazla üzülmekteyiz, fakat bizim Türk kökenli siyasi liderlerimiz, bu konuda neden suskun kalmayı tercih ediyorlar? *** Aynısı Başmüftülüğümüze bağlı din görevlileri için de geçerli. Diğer Balkanlar devletlerindeki Müslüman cemaatler, şanlı Türk Ordusu'nun Süriye'de verdiği şehitlerimizin ruhuna mevlitler ve dualar okurken, Bulgaristan'daki camilerimiz bu konuda suskun kalmakta.
*** Bizim Türk Toplumuna yine kukla figüranlığı biçilmişti, yani ayak altında ezilmeye ve dolaşmaya devam edecektik... *** Sadece bize değil, bütün Bulgaristan halkına düzmece bir "Türk Partisi'nin" kuruluşunu ve varlığını yutturdular. Adına "Türk Partisi" dediler ama gerçekte, bu partide Türklerin hiç bir söz hakkı bulunmuyordu. Planlayıcıları ve stratezleri, ne hikmetse, hep Bulgarlar ve Ruslardı.*** Bugün Kırcaali'de bir Türk Lisesi veya Razgrad'ta bir Türk Kültür Sarayı'nın açılması, sadece Delyan Peevski'nin iki dudağının arasından çıkacak bir "olura" bağlı.
*** Gidenlerin geri gelmediğini elde edilen sonuçlar ve rakamlar açıkça ortaya koydu. Her türlü girişimlere rağmen meydana gelen bu kayıpların bir türlü giderilememesi partiyi son kozlarını da oynamasına mecbur bırakmakta. Kurulduğu ilk yıllarda, partinin başında kimlerin olduğu çok iyi bilinmesine rağmen, bu parti ile ülkemizin arasındaki ilişkiler belli dengeler üzerine oturtulmuş ve karşılıklı çıkarlar gözetilerek devam ettiriliyordu. Bu ilişkiler belli sebeplerden dolayı bozuldu ki, bu sebepleri daha önce birçok kez yazmıştık.