Ben Avro-Atlantik'ten yanayım... - Mehmet ALEV

Ben Avro-Atlantik'ten yanayım...


 

Bulgaristan’da Parlamento seçimleri gündeme gelir gelmez, sürekli canıma tak diyen bir soru ile karşılaşıyorum:

” Oyunu, kime vereceksin?”

Sokağa dahi çıkamaz oldum. Bu insanlar, “merhaba,” “drasti” demeyi adeta unutmuşlar gibi. Hep bu soru çınlıyor kulaklarımda…

Ama, bu görgüsüz, duygusuz millete cevabımı netleştirdim:

“Ben Avro-Atlantik'ten yanayım! Canım, ciğerim Avro-Atlantik!”

“ Neymiş, o, soğan mı, sarımsak mı, yenilir mi, içilir mi? – diye soranlara da rastlıyorum.

Onların karşısına dünya haritası ile geçip, Avrupa’yı da, Atlantik’i de kafalarına sokmaya çalışıyorum! Hele şu Birleşik Amerika Devleti var ya, onun üzerinde biraz duralım, diyorum.

Dünyaya hakim bir güce sahiptir bu devlet. Ama, cumhurbaşkanlarını dört yıl için seçerler. Onlardan biri, eğer, ikinci kez seçmen karşısına çıkarsa, seçilirse, bir dört yıl daha koltuğunda kalabilir.

Dünyanın öteki devletlerinde öyle midir?

Dünyadaki devletlerin bir çoğunda, efendi, bir defa o büyük koltuğa yan geldi mi, kalkmak aklına bile gelmez. Eğer sağlık durumu buna müsait değilse, yerine oğlunu, ya da bir yakınını oturtur.

“Bu hikayelerin bizim meclis seçimleriyle ne alakası var?” diyenler de olacaktır.

Bir yere kadar haklılar da. Ama iktidar nasıl iktidar olursa olsun, hep aynıdır. Adam köyde muhtar seçilmiştir. Ona ne dört yıl, ne de on yıl geçer. Köylerimizde, babalarının çiftliği imiş gibi, 20-30 yıl muhtarlık koltuğundan kalkmayanlara dahi rastlanır!

Muhtarlar bir yana. Ya belediye başkanlarına ne diyelim?

Zat-i aliyi bizimkiler seçmiş, ne dört, ne sekiz, ne de on beş yıl tanıyor. 20 yıl boyunca başkanlığını bir türlü terk etmiyor bu şahıs. Etrafını da kendi adamlarıyla öyle sımsıkı çevrelemiş ki, Çin seddi beş para etmez onun yanında. Belediyeyi tıpkı kendi beyliği haline getirmiştir. Baldızı, kayınçosu, dayısı, eniştesi hep onun görevlisidir. Üstelik liyakat, diploma, uzmanlık da aranmaz. Meclise seçtiklerimiz de Avrupa-Atlantik kurallarına tabi olmalılar.

Bir şahsın elleri altın kesse, kafası motor misali çalışsa da, ancak bir mandat, ya da iki mandat mebus görevinde olmalıdır. Ve en önemli koşul, benim seçmiş olduğum şahıs, mecliste hayati sorunlar tartışılırken evde rakısının başında olmayacak, benim haklarımı savunacak! Oysa, bizde meclisin eşiğini aşmadan hayatı boyunca maaşını alıp keyif çatanlar vardır…

Biz de, benim anlayışıma göre, kurallara uyan, Avro- Atlantik ruhu taşıyan şahıslara öncelik verelim!

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
14Mar
23Şub
12Şub

CEMRE DÜŞÜŞÜ

31Oca

Benim günüm geliyor...

25Kas