Mehmet ALEV

Bir tenekecinin gözyaşları

Mehmet ALEV

 
Pazarın başında idi onun kulübesi. Pazara her giriş ve çıkışlarımda onu görüyor, ufak tefek çekici ile başı eğik halde, tamiratını hiç ara vermeden sürdürürdü. 0 çekiç vuruşlarını da öylesine ustaca yaparak başını kaldırdığı ile eğdiği hemen hemen fark edilmezdi.
Ufak tefek tamirat için ona başvurduğum zaman, işini bir an için bırakmadan sohbetimizi sürdürür, arada sırada kısacık tebessümleri de hiç eksik olmazdı.
Benim en çok hoşuma giden biraz uzacık da olsa “kolay gelsin!” anlamında elimin kaldırılışına, her zaman yanıt vermesi olmuştur.
Aradan bir hayli zaman geçmişti. Görev gereği şehirden uzaklarda kalmıştım. Belki beş-altı, hatta aradan on yıl da geçmiş olmalıydı. Pazardan geçerken ustamı hiç merak etmem mi?
Ta uzaktan dikkatimi çekti. İki elini kavuşturarak çenesine dayamıştı. Bu halde sadece uzaktan bir selam ile olmazdı. Kulübenin önüne geldim.
- Usta, ne bu hal? Kolay gelsin!- dedim.
- Sağ ol, hoş gelmişsin! Ne kolayı, çalışmıyorum ki! – oldu cevabı. Bir süre yüzünü gözünü ovuşturdu. Başına bir iş gelmiş gibi bir hali vardı!
- Sana nasıl anlatayım?-diyerek sürdürdü sözünü. Aradan ay geçti, belki daha fazla. Tenekecilik işlerim azaldı. Bir zamanlar dur durak nedir bilmezken, bu da ne işti böyle? Derken her şey belli etti kendini. Su tenekeleri yerine millet naylon kaplar kullanmaya başladı. Öyle ki ne kırılır, ne de delinirmiş meretler. En çok gene ne ağrıma gitti, bilir misin? Geçenlerde belediyeden biri geldi, dikildi karşıma. Ne gördüğüm, ne bildiğim adam.
"-Sen dedi, hiç vakit kaybetmeden bu dükkanın kapısına kilit vurmalısın! Komşulardan şikayet var!”
“-Allah, Allah bu da ne iş! Kırk yıldır bu işi yapıyorum, kimseden bu güne kadar bir çıt çıkmamıştır!
“- Ne çıtı konuşuyorsun usta? Teneke tamiri sessiz mi olur, sanıyorsun? Sen kime anlatıyorsun bunları? Burada işini yaparken komşuların uykuları da kaçıyormuş. Bize şikayet üstüne şikayet geliyor!”
Bu emri verdi ve aldı başını gitti.
-Dükkanıma her gün geliyor, çekicime dokunmasam da, biraz rahatlar gibi oluyorum!
Bu sözlerden sonra, sağ eli gözlerine gitti. Sol eliyle alnını ovuşturdu. Gözlerinden yaşlar dökülmeye başladı. Hayatımda ilk defa bir ustanın gözyaşlarını da görmek varmış nasibimde.
Bu arada aklım dank, dedi. Naylonların, bunca plastiğin koca dünyayı boğduğundan, doğrudan doğruya ağlattığından kaç kişinin haberi vardı?!

Yazarın Diğer Yazıları