Yazarımız Mimoza ELEZİ Yunanistan'dan bildiriyor 600 KM. TAKİP VE TÜRKLERİN ENDİŞELERİ

Ertesi sabah saat on bir civarında, kameramı açıp, tam bir sokak çekimi yapayım derken, hemen yanı başımda altı motosikletle 12 polis belirdi. Beni çevreleyerek, yine sorgu üstüne sorgu ettiler. Bu sıkı polis takibi, Batı Trakya gezilerim esnasında devam etti, hatta, akamdan 600 km.  yol kat ettiler ve Makedonya sınırına kadar bana eşlik ettiler.

PAYLAŞ
Misyon Gazetesi -

Yazarımız Mimoza ELEZİ Yunanistan’dan bildiriyor;

600 KM. TAKİP VE TÜRKLERİN ENDİŞELERİ

Oğlumla beraber, Yunanistan'ı turistik amaçlı gezmek için yollara koyulduk. Gece yarısı sınır kapısına vardığımızda, nedense iki saat boyunca sorguya çekildim. Bir kere huylanmışlardı benden. Arnavutum, Türkiye vatandaşıydım, aynı zamanda ehliyetim Yunanistan'dan alınmıştı. Serbest bırakılınca, hemen Dedeğaç'a doru yola koyulduk.
Ertesi sabah saat on bir civarında, kameramı açıp, tam bir sokak çekimi yapayım derken, hemen yanı başımda altı motosikletle 12 polis belirdi. Beni çevreleyerek, yine sorgu üstüne sorgu ettiler. Bu sıkı polis takibi, Batı Trakya gezilerim esnasında devam etti, hatta, akamdan 600 km.  yol kat ettiler ve Makedonya sınırına kadar bana eşlik ettiler.

Bu durum karşısında insan, Batı Trakya'da yaşan Türklerin ve Müslümanların durumunu akıl edemeden yapamıyor. Demek ki, Türkiyeli sıradan bir turiste, elindeki kamerayla Yunanistan'da özgürce bir dakika bile çekim yapma hakkı tanınmıyor. Avrupa Birliği üyesi komşumuz Yunanistan'da, özgürce ve takip edilmeden bir kahve veya bir tane bira yudumlanamaz mı?
Bu gezi esnasında yaşadıklarım beni fazlasıyla üzdü ve düşündürdü. Aramızda, Batı Trakya Türklerinin gerçek durumunu bilen var mı ? Biz Batı Trakyalı Türklerden bahsediyoruz, Yunan polisler ise hemen Yunan Müslümanlarından söz açıyor. Yakın döneme kadar buradaki Türklerin ev, iş yeri ve araba sahibi olmaları hakkı bile yokmuş. Bugüne dek, onların Türk’üz, Müslümanız demeleri bile yasak. Oradaki kardeşlerimiz, adeta bunları konuşmaktan korkuyorlar. İşte, bu korkuya şahit oldum ben. 
Dedeğaç'ta eski bir cami var, küçücük bir Türk ilkokulu ile aynı bahçede. O caminin dış duvarlarını çekmek istediğim anda, cami hocası koşar adım gelip, elimdeki kamerayı kaptı. “Yapmayın, lütfen, gidiniz, hiçbir şey çekmeyin, bizlerle konuşmayın. Eğer, bizi seviyorsanız, lütfen, gidiniz, yoksa siz gidince bize baskın yapabilirler”, diye yalvardı durdu... 2017 yılının ortasında, Avrupa'nın en güzel ülkelerinin birisinde, ne yazık ki, insanlar hala özgürce konuşamıyorlar bile.

Beni takip eden polislerden gizli, bir Türk genciyle sohbet etme fırsatı yakaladım. İsmini yazamam, sakıncalı olur diye düşünüyorum. Türklüğü, dili ve dini için mücadele ediyormuş ama bu yolda yalnızmış. Çok zamandır ölüm tehditleri alıyormuş. Korkmuyor musun diye sorduğumda, aldığım cevap şuydu; "Korkuyorum! Çok korkuyorum, kafamın kesileceğinden, öldürüleceğimden değil, asıl çocuklarımın çocukları, Türklüğünü unutacaklarından, dilimizi ve dinimizi unutacaklarından çok korkuyorum. Eğer, ben de herkes gibi korkar ve susarsam, çok yakın bir dönemde benim çocuklarım da "Yunan Müslümanı" olacaklar."

Bu mücadelenin bedeli ne mi? Elektrik ve su kesik! Her gün ölümle tehdit! Mücadele devam ediyor. Tek başına! Ya biz ne yapıyoruz?

Mimoza Elezi,

Yunanistan

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN