İki Defa Cahil Oldum. Mutluyum! - Sabri CON

İki Defa Cahil Oldum. Mutluyum!


Üniversite mezunuyum, öğretmenlik, gazetecilik yaptım; iki dergide yazı işlerini yürüttüm, dernek yönetimlerinde rollerim oldu; yazdıklarımdan dolayı 8 defa birincilik ve ikincilik ödülleri aldım, yazdığım kitapların sayısını bilmiyorum (20-30 arası), okuduğum kitapların sayısı da gökteki yıldızlar kadar diyesim geliyor ama diyemiyorum...

Türk olsun Bulgar olsun, yüzlerce kişiye raporlar hazırlayıp sundum, köyün doktoruna, veterinerine, bekçisine, taksicisine, muhasebecisine, bakkalcısına, postacısına, ve tamircisine ama en nihayetinde de iki defa insanın cahili oldum.

Hem de nasıl?

Sosyalizmden demokrasiye geçiş döneminde, beni lise öğretmenliğimden alıp bir köye “sürgün” ettiler. Ülkedeki ilk demokratik seçimlerin hazırlanmasında, burada üç ay süre ile çalışacakmışım. Sizin anlayacağınız muhtarlık görevi verildi, yani.

Üç ay derken işler en az bir yıl uzadı gitti. Bu esnada, kendisi de sülalesi de mahalle çobanlığından başka bir şey bilmeyen bir “babayiğidimiz” polisler tarafından suçüstü yakalanmış. Ağır cezadan veya hapislikten sıyrılması için benden bir “iyi hal” belgesi istiyor. Demeliymişim ki, bu adam suçsuz...

Halbuki, daha önceki yıllarda yapmış olduğu suçları saysak günümüzü harcarız. Neyse ki, kapıma bir geldi gitti, iki geldi gitti, üçüncüde yalakalık adına parasını mülkünü yedirdiği bir belediye “büyüğü” ile “işi koparmaya” geldiler.

“Büyük adam” başladı söze:

“Drugarü Kmet! (Muhtar yoldaş!), sen çok iyi adamsın, eğitimlisin, akıllısın, senin seviyende yetişkin başka bir insan tanımıyorum, sana güvenimiz tamdır…”

“Ee, ne istiyorsunuz?”

 “Şu adamın işini görelim. Suçsuz olduğuna dair bir belge…”

Gereken cevabımı verdim:

“Maalesef, bu adam suç işlemiştir, suçüstü yakalanmıştır, onun suçsuzluğunu kanıtlayacak halimiz yoktur!”

Yüz renkleri değişti, buruştu, oh'ladılar, ah'ladılar ve kapıdan çıkarken bizim çoban mırıldandı:

“Allah’ım, insanın böyle cahil insanlarla işi olmasın!”

Ne güzel, değil mi?

Şunu söylemek bana zor gelse de, şimdi söylemek zorundayım.

Ben, anamdan eğitimli doğmuşum. Kur’an, Elâm Kelâm bilmeden tanımadan önce yalanın, hırsızlığın, haksızlığın, yolsuzluğun ve cahilliğin insana yakışmayan bir sıfat olduğunu kanımda hissetmişim. O yüzden, 80 yıllık ömrümde hep bu çizgiden yürüdüm. Hiç ama hiç kimseyle ağız dalaşı, yumruk vuruşu yapmadım. Oldu, diyebilecek birisi varsa, çıksın iki adım öne görelim!

Sosyalist Bulgaristan’da 45-50 yılım geçti. Bizlere din dersleri verilmedi, din eğitimi görmedik. Hep "bilim" havasında yüzdük.

Türkiye’ye gelince yüzlerce din kitabı, bu sayıda Kur’an’ı, Tevrat’ı, İncil’i okudum. Peygamber’in Hayatı, Peygamber ve Kurmaylarının Hanımları, Kur’an’ın Kökeni, Türklerin Dini ve Son Üç Peygamber gibi kitaplarla yan yana daha en az 60 kadar kitaptan özetler çıkarak bir kitap hazırladım.

Osmanlı tarihini okudum, Atatürk’ü okudum.

Şu an dünyada yaklaşık 8 milyar (7,837,000,000) insan bulunduğunu, bunlardan %23’nün (1,570 000) Müslüman olduğunu öğrendim. %23’e karşı %77’nin neden Müslüman olmadıklarını düşündüm.

İslâm aleminde neden gericilik, açlık, sefalet, cahillik, kanlı savaşlar sürüyor diye kalp azabı çektim, çekiyorum. Okuyun, çalmayın, hak yemeyin ve yolsuzluk yapmayın diyen bir Kur’an’a tapan Müslüman görüşlü kulların neden bu kurallara uymadıklarını hala anlamış değilim.

Bir de insanlara yardım etme, saygı gösterme, bilgilendirme ve öğretme “hastalığım” var benim.

Her gün araştırmalar yapıp değerli bilgileri okuyucularımıza sunmaya çalışıyorum. Bazı gerçeklerin başkaları tarafından da öğrenilmesini istiyorum. Bunun karşılığı olarak okuyuculardan her gün övgüler, destekler, selamlar, kutlayıcı mesajlar alıyorum.

Şahsına saygı duyduğum bir Kur’an aşığı da (burada adını vermeye edebim müsaade etmiyor) kalkmış, beni din karşıtı diye yerden yere vurmuş...

Neymiş ki, ben, din konusunda sıfırda değil, sıfırında altında eksilerdeymişim...

İşte böylece, ben ikinci defa (özürle, kör cahillerden) vurgun yiyerek cahil oldum.

Yok, yok! Bu ifade bana ne tadı verdi biliyor musunuz?

Demek ki, ben, koordinatın sıfırını da delerek aşıp gitmişim.

Demek ki, bazı uydurmalara karşı cesaretim büyük!

Korkmuyorum. Yılmıyorum. Gerçekleri hayatım pahasına savunmakta kararlıyım!

Türküm, Doğruyum, Müslümanım, Atatürkçüyüm.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE! 

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
18Mar
04Şub

Sensiz iki yıl

01Şub

Küçük Yusuf Pehlivan

22Oca
20Oca

Ve kozmik ülke olduk