Sabri CON

Sancılı Doğuş

Sabri CON

Aylardır beklediğimiz kitap nihayet basımdan çıktı. Çıktı ama… Bir kitap genelde bir ayda baskıdan çıkar, bir çocuk ise dokuz ayda doğar. Bizim kitap kendini çocuk mu sandı ne oldu, o da dokuz ayda doğdu. Hem de kıvrım kıvrım acılar ve sancılarla. Neden böyle olduğunu açıklamak etik olmaz ama yine de sizlere kısaca bilgi vermek istiyoruz.

Bu kitap yılların ürünü. 1970-2020 yılları arasında 50 yıl süreyle her iki bölge insanları ve olayları takibimdeydi. Çok araştırmalar çok incelemeler yaptım. Son üç yılda, genç kardeşimiz Dinçer Üzeyiroğlu ile yeniden tüm köyleri adım adım gezip dolaştık ve yeni bilgiler edindik. 50 yıl önceki ile şimdiki durumların büyük değişime uğramış olduğuna şahit olduk.

Sadece evler sokaklar değil, insanların yaşam şartları, eğitimleri, kültürleri, dilleri, huyları da değişmiş. Geçmiş yıllarda belki okul bile görmemiş yaşlılardan köyler hakkında tarihi bilgiler almak benim için bir şansmış diyorum. Maalesef günümüzün gençlerinden köylerinin tarihi, onomastiği, etnografyası, etimolojisi ve ananeleri filân hakkında bilgi edinmemiz neredeyse imkânsızdı. Aralarında bu konularla ilgilenenler yoktu demiyoruz ama genelde günümüz gençlerinin derdi bu konular dışındadır.

Şöyle veya böyle doğruları ve yanlışlarıyla, geceli gündüzlü çalışarak notlarımızı kitaplaştırmaya kadar getirdik. Ama esas zorluklar bundan sonra başlamış oldu. Basım işi aslan ağzından kemik almak kadar zor. Bir yandan eşek yükü para bulacaksın öte yandan basımevi ile aralıksız gelgit işleri yapacaksın. İstemez misin “şansımıza” bir de pandemi (salgın) yetişti. Basımevi çalışanlarından bazıları uzun süreli karantinaya tabi tutuldular. En kötüsü de baş patronu aldı gitti bu pandemi. Dolayısıyla basımevi yeniden düzene girince işlerimiz uzun süre karanlıkta kaldı. İleriye geriye adım atma şansımız da yoktu. Bekledik çaresizce.

Belirlediğimiz süre şaştı gitti. İşlemler başladığında sorunlar daha da arttı. Rotatif (basım makinesi) sanki pandemi etkisinde kalmış gibi beş defa yazılarımızı altüst etti. Bu ne demek? Kitabı yeniden beş defa düzene koy demek! Ağlar mısın güler misin, yoksa deliye mi dönersin? (Kitap yazmak kolay iş diyenlere selâm olsun!)

 Biz, kitabı yazanlar olarak Türkçe imlâ (yazım) kurallarına en hassas yönümüzle riayet etmiş olsak da rotatif makineleri “akıllı” telefonlarımız gibi bildiklerinden şaşmıyor. Neyse ki, olanlar bize oldu. İşin başka bir tuhaf tarafı da basımevi ile ilk anlaştığımız gibi olmaması. Adamlar anlaştığımız nüshayı (adedi) %60 ile kısıtladıkları gibi maliyetini de ikiye katladılar. Şunu itiraf edeyim ki, şimdiye kadar yazmış olduğum 20’den fazla kitaplarımın tümünde bu zorluğu hissetmemiştim.

Sonunda şunu söyleyebiliriz: Kitap seven veya sevmeyen, okuyan veya okumayan bir kişi olabilirsiniz. Kitap neyime diyebilirsiniz. Ne var ki, bu kitap bir öykü, bir masal veya bir magazin kitabı değil. Oturup masada 2-3 ayda yazılmış kitap da değil.

Tarihin en uzağından günümüze kadar Türklüğün kaderine karınca kaderince açıklık getiren bir kitaptır. Gerlova ve Tozluk bölgesinde canlı 140 ve “cansız” 19 köy hakkında az çok bilgiler ve fotoğraflar verilmiştir. Her iki bölgede, Türklüğün varlığı belirsizliğe doğru gidiyor. Adet ve geleneklerimiz, dilimiz, anılarımız, onomastiğimiz, demografimiz vb. genç nesil tarafından unutulup gidiyor.

Türklüğümüzün unutulmamasını istersek, gelecek neslimize (çocuklarımıza, torunlarımıza) bir dirhem bilgi bırakmak istersek, bu işi bu kitaptan bir nüsha evimizin bir köşesinde bulundurmakla çözmüş olabiliriz. Finansal nedenlerle kitabın az sayıda basılmış olması, tabi ki, bizi üzüyor.

O yüzden diyoruz:

Sınırlı basılmış olan bu kitabımıza ulaşmak isteyenler Facebook, MSN, WhatsAap sayesinde Sabri Con veya Dinçer Üzeyiroğlu adreslerine özel olarak yazılı baş vurabilirler. İlgilenenlerin sorularına cevap verilecektir.

NOT: Kitap 266 sayfa olup A4 - 20/30 ebadında basılmıştır. (A5’te 450 sayfa üzeri olacaktı).

Okuyucularımıza ve eleştirmenlerimize sağlıklı yaşam dileyerek saygılarımızı sunuyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları