***

Gördüklerimizin, düşüncelerimizin, duygularımızın, çevremizle ilişkilerimizin, bütün bilincimizle uyuşmaması, artık yabancı, apayrı ve bambaşka bir Türk topluluğu durumuna dönüştüğümüz anlaşılmakta.

Son Bulgaristan seçimlerinin acı gerçeği bunu gösterdi. Dağınıklık saati, zarara çalışıyor. Sahte gülücükler siyaseti ve laf salatalığı hiç işe yaramıyor.

Hayırlısı olsun desek de, toplumsal soysuzlaşma havasının bir muammaya dönüşmesi karşısında, sınırın iki yakasında çok geçmez, kan ve soybağı tamamen biter...

Komünist rejim, geçen asrın son çeyreğine kadar aktif manipülasyon donemi geçirdi, günümüze kadar ise Türkiye siyasetinin sabrı, işlerin bu noktaya gelmesine imkan sağlamıştır.

Kaplumbağalar gibi kabuğuna sığınma siyaseti işe yaramıyor...

***

Vurucu güçler, ülkedeki son Türkleri de zoraki gavurlaştırarak zayıflayan rejimi rahatlayacağını zannetmişti.

Türkler, artık vatan için çalışmıyordu, dükkanlar boşalmıştı, her yerde gıda kısıtlığı vardı, zamlar hızla yükseliyordu.

Rejim, "gram, kuruş ve santimetre" tasarrufu için ulusa sesleniş yaptı.

Azınlıklar, iki buçuk leva ile bir hafta geçinemez oldu. Bulgar etnosu da yeterince nasibini alıyordu...

İşte bu esnada, büyük sıkıntının giderilmesi için, komşu Türkiye Cumhuriyeti yardım elini uzattı.

Komünizm propagandacıları, gelen yardımlar için, Türkiye'den bir Ermeni firması gönderiyor diye sayıklayarak, yoğuruldukları Türkiye düşmanlığına gene toz kondurmamışlardı...