KOCA ÇINAR DALLARI

Günün birinde bir deli, öteki deliye sormuş - Deli, bir fil ağaca çıksa nasıl iner? Öteki zır deli hemen cevabı yapıştırmış - Bir yaprağın üstüne oturur ve son baharı bekler... Yani, Cami cemaati son baharı bekliyor. Bir heyecan, bir hayat ışığı ve gür bir ses duyulmuyor. Herkes pusmuş, kendi kabuğuna çekilmiş.

Istrancalı Çobanın tablet notlarından...

KOCA ÇINAR DALLARI

Koca Çınarın Balkanlar'a uzanan dalında çürüme başlamış.

Bir önlem alınmaz ise çürüyüp gidecek ve yok olacaktır.

Gördüğüm kadarıyla bir tedbir alan da görülmüyor.

Genç dallar, koparılmış veya kuruyup gitmiş.

Bir kısmını ölümcül mantar sarmış.

Kurumuş dallardan bir iki filiz  belirmiş gibi

ama artık çınar sayılmaz.

***

Dün Cumayı Mestanlı Yeni Camii'nde eda ettik.

Yüzün üzerinde cemaat vardı.

Ama hepsinin yaşı 50 ile 70 arasında.

Dedim ya, genç dallar, ya kopmuşlar, ya kurumuşlar.

Günün birinde bir deli, öteki deliye sormuş;

- Deli, bir fil ağaca çıksa nasıl iner?

Öteki zır deli hemen cevabı yapıştırmış;

- Bir yaprağın üstüne oturur ve son baharı bekler...

Yani, Cami cemaati son baharı bekliyor.

Bir heyecan, bir hayat ışığı ve gür bir ses duyulmuyor.

Herkes pusmuş, kendi kabuğuna çekilmiş.

Bu bıkkınlık, Müslümana yakışmaz.

Hani bir söz vardır; "Kıyamet koparken dahi olsa,

elindeki fidanı dik."

Bizimkiler ise dikilmiş fidanın dibini eşip,

bir kaşık su vermekten aciz.

Yol boylarında eskiden yapılmış çeşmeler görülür.

Adettendir bizim buralarda, hayrat olarak yapılmışlar.

Bir çoğu kurumuş, akmıyor.

Sebebi, çeşme başındaki tarlalar artık çapa yüzü

görmüyor ve toprak, yağan yağmurları tutmuyor.

Cami hocası da cemaate uymuş. Bir teşvik ve gayret

getirerek, bir yeni heyecan yaratma peşinde değil.

Namazdan önce Mevlid-i Şerif okundu.

Sona doğru, okutanın verdi para üleşildi

ve duasına geçildi.

Her halde, hoca aldığı ücrete göre duasını yapıyor.

Açtık ellerimizi. Başta, Mevlid'e sebep olan zatın ruhuna

hediye olsun diye "Amin!" dedik.

Sonra dinleyenlerin, "Amin!" diyenlerin ahrete intikal

etmiş yakınlarının ruhlarına bağışladık.

Vasıl eyle, ya Rab'i!

Sonra, hazır bulunanların imanla ve kelime-i şehadetle

göz kapaması için "Amin!" dedik.

Hasılı öbür dünyamızı kurtardık, inşallah!

Dedik ya, İmam efendi de cemaatin durumuna uymuş.

Ölümü bekleyenlere, uygun dua ve temennilere

"Amin!" dedik. Sonra, namazımızı kıldık.

Allah, kabul etsin! Borcumuzu ödemiş olarak,

mutluca dağıldık.

Müslümanlık ilk tebliğ edilirken, en çok gençler

itibar etmiş yeni indirilen dinimize.

Şimdilerde de, işte aynı heyecanı verebilecek

önder insanlar gerek.

Gençlerimizin bir heves ve macera peşinde,

Avrupa ülkelerine akın etmesine mani olacak

tedbirler düşünülmeli...

Siz hiç düşünmez misiniz?

Şaban Ali AYDIN

Bakmadan Geçme