Kırcaali Medresesi - Harika bir Tarihi Eser

* Sonunda Petersburg Güzel Sanatlar Akademisi Öğretim Üyesi Profesör Komaratsev tarafından çizilen projenin hayata geçirilmesine karar veriliyor.* Halk, fakir zengin bir olup Medrese yapımı için kolları sıvıyor. Bağışlar ve her yıl kesilen kurban derilerinin satışından elde edilen paralar Medrese binasının yapımı için kullanılıyor. * Medrese binasının yapımına 1923 yılında başlanıyor ve 1928 yılının sonunda da tamamlanıyor.*Kırcaali'yi ziyaret eden herkesin mutlaka gidip görmesi gereken harika bir tarihi eserdir.

PAYLAŞ

Kırcaali Medresesi olarak bilinen tarihi bina, geçen yüzyılın başlarında Rodoplar'da yaşayan Türkler tarafından inşa edilmiş çok görkemli bir yapıdır.

Çok ilginç bir öyküsü vardır.

Rodoplar, Balkan Savaşları'ndan sonra, Bulgarların eline geçmiş ve onu izleyen yıllar, Birinci Dünya Savaşı'nın getirdiği sıkıntılarla geçmişti.

Öne çıkan sıkıntıların başında eğitim sorunları gelmekteydi, çocuklar ve gençler için okullar yetersizdi.

O yıllarda okul denince, ilk akla gelen Medreseler idi. Yerel yöneticiler ve eğitmenlerin katılımıyla yapılan bir toplantıda Kırcaali'ye yeni bir Medrese binasının yapılması kararlaştırılmıştır.

1920 yılında, Medrese yapımı için önce birkaç dönümlük bir arsa satın alınıyor. Sonra da plan- proje arayışına geçildmiş. İnşaa edilecek Medrese binası Türk mimarı tarzında olmalıydı. İstek ve dilekler Bölge Müftülüğü ve milletvekileri vasıtasıyla duyuruluyor. Yurt içinden olduğu gibi, yurt dışında da projeye ilgi duyanlar çok olmuş.

Okul yaptırma heyetine sunulan planlar tek tek inceleniyor ve sonunda Petersburg Güzel Sanatlar Akademisi Öğretim Üyesi Profesör Komaratsev tarafından çizilen projenin hayata geçirilmesine karar veriliyor.

Medrese yaptırılacaktı ama nasıl? Neyle? Devlet, böyle bir inşaat için para vermiyor. Belediyelerin imkanları kısıtlıymış, parası yokmuş.

Halk, fakir zengin bir olup Medrese yapımı için kolları sıvıyor. Bağışlar ve her yıl kesilen kurban derilerinin satışından elde edilen paralar Medrese binasının yapımı için kullanılıyor.

 Bu proje müftülükler, gazete ilanları ve milletvekillerinin girişimleriyle başka bölgelerde yaşayan Türk ve Müslümanlara da duyurulur. Yurt çapında birçok hayırsever insan projeye büyük ilgi gösterir. Bağış yapanlar, inşaatta imece usulü çalışanlar, Kırcaali'ye gelip birkaç kilometre uzaklardan günlerce öküz arabalarıyla kaya taşıyıp taş kıranlar olur. Eşek, katır ve deve sırtlarında kireç, kereste, kiremit taşıyanların ardı arkası kesilmiyor.

Binanın yapımında Turan Gençlik Dernekleri ve Turan Spor Kulüpleri maddi ve manevi anlamda çok büyük katkıda bulunuyor.

Medrese binasının tamamlanmasında en çok emeği ve katkısı olanların bazılarının isimleri şöyle: Mehmedali Açık Ağa - Mestanlı Eski Belediye Başkanı ve Mestanlı Milletvekili, Hacı Aliosman - Mestanlı Belediye Başkanı, Mustafa Bey - Eski Kırcaali Belediye Başkanı, Hasan Bey - Cebiroğulları Nahiye Müdürü, Alaca Hüseyin - Kırcaali Milletvekili, Şevket Bey - Öğretmen, Müderris Hasan Pala - Kırcaali Türk Okulu Encümen Başkanı ve Turan Derneği Başkanı, Köprülülü Hüsnü Efendi - Medresenin ilk Hocası. Hacı Ahmet Bey - Talat Paşa'nın yeğeni...

Medrese binasının yapımına 1923 yılında başlanıyor ve 1928 yılının sonunda da tamamlanıyor.

İnşaatın başladığı ilk yıllarda bölgede Bulgar sayısı azdır, hükümetün gücü ise zayıf, bundan dolalayı Türklerin her istediği yerine getiriliyormuş.

1923 yıllarından sonra, Kırcaali bölgesine, Doğu ve Batı Trakya'dan göç eden çok sayıda Bulgar geldi. Mestanlı, Kırcaali, Koşukavak, Ortaköy, Cebel ve Eğridere, kazalarının nüfus yapısı değişti. Bölgede yeni huzursuzluklar baş gösterdi.

1925 yılından sonra, buradaki Türk gençlerinin dikkati Türkiye'de gerçekleşen Atatürk devrimlerine kilitlenmişti. Turan dernekleri, Bulgaristan'da yenilikçi fikirleri ile gençlere her yönüyle rehberlik edip onlara örnek oldular. Türklük bilincinin yaygınlaşmasını sağladılar.

Medresenin inşaat aşamasında faal rol alan aydın Türk gençleri, yapılan binanın bitiminde eğitim binasının Medrese yerine çağdaş eğitim veren bir Rüştiye Okulu olması için direttiler.

Aydın Türk gençlerinin bilinçlenmesinden ve yükselişinden korkan yerel Bulgar idarecileri, tutucu kesime destek oldular.

Kırcaali'de, bu yenilikçi hareketin başında Öğretmen Şevket Bey bulunuyordu. Gerici Müftülük makamından destek alan Hacı Vılço ve Macar çetecileri çok etkindi. Bu caniler bir akşam üstü kapısının önünde yerel Turan Dernekleri Başkanı ve Türk Okulu Encümen Başkanı olan Şevket Bey'e pusu kurup, şehit ettiler.

Daha önce de okul binasının yapımına katkı sunan Cebiroğulları' nın Turancı ve milliyetçi Nahiye Müdürü Hasan Bey ve Milletvekili Alaca Hüseyin de bu çeteler tarafından şehit edilmişti.

1932 yılında, Kırcaali'de yapılması düşünülen Turan Gençlik Kongresi son anda yasaklanmıştı. İki yıl sonra da bu dernekler kapatıldı.

Kırcaali Medresesi'nde dini eğitim yasaklandı, okul tabelası indirildi. Yerine  Kırcaali Rodop Türk Rüştiyesi tabelası asıldı. Türk Rüştiyesi'nin de ömrü çok uzun olmadı ve 1938 yılının  sonunda o da kapatıldı. Bina, Savunma Bakanlığının hizmetine sunuldu.

1950 yılında, binanın tapusu Bölge Müftülüğünün elinden alındı ve devletleştirildi. Eylül 1951 yılında, kapılarını yine Türk öğrencilerine açtı, bu sefer  Türk Pedagoji Okulu olarak.

Bu süre zarfında, okul çok değerli öğretmenler yetiştirdi, bazıları eğitimlerini üniversitelerde sürdürerek doçent ve ropfesörlük ünvanları kazandılar. Bazıları ünlü gazeteci, yazar ve şair oldular. Bazılarının isimlerini saymakta yarar olacaktır: Gazi Ömer Osman Erendoruk, Behçet Dramer, Recep Küpçü, Doçent Kasım Yunus, Sabri Alagöz, Süleyman Yusuf, Halim Salim, Mehmet Alev, Ahmet Mehmet, Cemil Rasim, Hüseyin Şevki...

Medrese binası, bir dönem Bulgar Lisesi olarak kullanıldı. Binanın tarzı Türklüğü çağrıştırdığı için olmalı ki bundan daha sonra vazgeçildi ve 1985 yılından sonra Bölge Müzesi olarak hizmet vermeye başladı.

Müze, Rodoplar'ın asırlardan beri Bulgar toprağı olduğunu, Hıristiyan dininin asırlar boyu bu topraklarda yaygın olduğunu anlatmak için açılmıştı. Rodoplar'da 6 asırlık Türk varlığını ve kültürünü görmezlikten gelinmektedir. Türk kültürünü çağrıştıran her obje Hıristiyanlara ve Bulgarların eseriymiş gibi takdim edilmekte.

Kırcaali Medrese binasının durumu, en son 1992 yıllında mahkeme salonlarında görüşüldü ve tartışıldı. Başmüftülüğün binayı geri almak için açtığı davalar, sonuçsuz kaldı.

Onbinlerce Müslümanın alın teriyle yoğrulmuş, buram buram Türklük kokan Medrese binası, Rodoplar'ın kalbine çakılmış bir Türklük abidesidir.

Kırcaali'yi ziyaret eden herkesin mutlaka gidip görmesi gereken harika bir tarihi eserdir. Bu binanın bir benzeri de Kırgızistan'da bulunmaktadır.

Mecit BAYRAKTAR

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN