GALİP SERTEL'DEN ŞİİRLER

Bir tutam pelin otu Dobruca bozkırından/ bir yudum su Kıdırşık çeşmesinden öğle vakti/ içer durur Bosna köylü Hüsnü Efendi/ içer içer de kendinden geçer ecdadın efkar burcunda/ acı acı gülümser Baltacı Yeniköylü Ali Rıza Hoca/ gülümsemeleri kamenin turuncu/ oynaşıp durur kırçıl pala bıyığının ucunda.../

PAYLAŞ
Misyon Gazetesi -

GALİP SERTEL'DEN ŞİİRLER

***

 VE ANADOLU '89

Tuna boylarında seyran olur

Bahar gelir de sabah sabah salına dolana

Gelir konaklanır yeşil yeşil kızılcık dalına

Çayır çimen ümit döşer başağa

Güneyden yeni dönmüş kırlangıç

Fırıl fırıl yuvalanır saçağa

Düğünlerde bir avuç buğday saçılır da

Al duvaklı, al yanaklı gelinlerin başından

Fıkır fıkır afacanlarla dolup taşar avlu içleri

Ganidir

Ganidir pek Tuna boylarında Rabb'in rahmeti...

Gün olur

Tufan olur

Bir soykırımında gonca gülü heba olur

Eşikte akıtılır da kurbanın kanı

Gel gör

Gör bir kere

Nice yas tutup yollara yaslanmaları...

Yürürler ihsan ile, isyan ile

Yürürler beşiklerde bebekleri ağlaya ağlaya

Yürürler Anadolu'ya

Ve hep Anadolu'ya...

***

GELGİTLER

1.

Karakuz fıkır fıkır komitacı dolu

gece demez, gündüz demez

ayın ayazı, öğleyin karanlığı demez

dere tepe, çalı çırpı kaltaban kesilir

kesilir, kesilir,

Karakuz ormanında kesilir Silistre'nin kervan yolu...

Doru atlar yorulur

buğday yüklü arabalar soyulur

isyanı çağrıştırır çanları buhur tütsülü kiliselerin

şu Dobruca ki bir diyar-ı yediemin

han odalarında Bulgaristan'a ilhakı konuşulur

şu Dobruca ki Oğuz'dan kalma bir ezeli yurt

salâ sesleriyle ağlayan yorgun sükût

muhacirliğe zorlanır Türk boyları

Köstence'lerden,Varna'lardan kalkar

kalkar durur umudun göç vapurları...

2.

Bir tutam pelin otu Dobruca bozkırından

bir yudum su Kıdırşık çeşmesinden öğle vakti

içer durur Bosna köylü Hüsnü Efendi

içer içer de kendinden geçer ecdadın efkar burcunda

acı acı gülümser Baltacı Yeniköylü Ali Rıza Hoca

gülümsemeleri kamenin turuncu

oynaşıp durur kırçıl pala bıyığının ucunda...

Eyyy gidi o eski günler!

Hamdullah Suphi Tanrıöver Beyler

teşrif eder Silistre'yi Bükreş'e gider

hoş gelir,hoş gider

can feda

can kurban

eli kınalı,gözü sürmeli, güzelim Anadolu'dan

Bucak'da açılan Gagoğuz mekteplerine

kucak kucak alfabe gider...

Ey gidi Ali Rıza Hoca!

Ey gidi Hüsnü Efendi!

Bin dokuz yüz kırkta

Ruslar bastı da sizi o Gagavuz bucağında

bir köy okulunda anadilli

anılarınız gözü yaşlı ağarmakta orada

anılarınız hep daha

hep daha gözü yolda o Türk ocağında...

3.

Bir tutam pelin otu Dobruca bozkırından

bir yudum su Otluca pınarlarından

bir cuma akşamı Nasuf Usta

iki eli Mushaf'ta

yemin eder

param yok,altınım yok, yoktur der

komitacılar basmış evini

ak sakalından iner bir ince kan seli

kızıl kor koymuşlar kuşağına

yakarlar, yakarlar, yakalanırlar

davaları görülür Hacıoğlu Pazarcık'da

Hacıoğlu Pazarcık şehrinde can pazarda

davacı değilim der Nasuf Usta

gözyaşlar sel olur ak sakalında...

Eyyy gidi Nasuf Usta!

Eyyy gidi o eski günler!

Ecdat diyarı Dobruca haram mı oldu sana

ve kalkar durur göç kervanları Otluca'dan

buruk buruk bakar Köstence limanı

buruk buruk bakar

umuda yüzen göç vapurları ardından...

4.

Bir tutam pelin otu Dobruca bozkırından

Bir yudum su Kıdırşık çeşmesinden velvele vakti

yoldan gelmiş

yorgun gelmiş Nazım Hikmet içer

içer de ecdat yurdunda

yudum yudum kendinden geçer

'İslâyım ba, islâyım aranızda

diliniz dilim

soydaşlarım benim

ama adlarınızda ki bu oflar, bu efler

Anadolu'ya bu göç de neyin nesidir?"der...

Koca Nazım bilemez

Dobruca köylerinde geceleri

komitacılar gezer sinsi

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN