DÜNYACA ÜNLÜ GÖÇMEN KARDEŞLER

Obama'nın kütüphanesi, Wibledon Gerçeği, Napoleon'un Cephaneliği, Neva'da çölüne kumdan havaalanı projesi ve buna benzer bir çok dünyaca popüler mimari projenin sahipleri Sunay ve Günay Erdem kardeşler,  Şumnu kökenli birer göçmen evladıdır. En son Meksika sınırına örülecek duvar projesiyle ses getirdiler.

PAYLAŞ
Misyon Gazetesi -

DÜNYACA ÜNLÜ GÖÇMEN KARDEŞLER

Obama'nın kütüphanesi, Wibledon Gerçeği, Napoleon'un Cephaneliği, Neva'da çölüne kumdan havaalanı projesi ve buna benzer bir çok dünyaca popüler mimari projenin sahipleri Sunay ve Günay Erdem kardeşler,  Şumnu kökenli birer göçmen evladıdır. En son Meksika sınırına örülecek duvar projesiyle ses getirdiler. Tartışmalı Meksika Duvarı'nın ikiye bölündüğü Arizona eyaletinde yer alan Nogales kenti için ABD'de açılan yarışmada Peyzaj Mimarı Sunay Erdem öncülüğündeki ekip, "Özgürlük Parkı" projesiyle finale kaldı. Projede amaç duvar etkisini ortadan kaldırıp, iki şehir yakasını birleştirmek. Bunun için duvarın böldüğü Nogales şehrini bağlayan bir 'Özgürlük Parkı' yaratılacak.

Sunay Erdem, 1971'de Bulgaristan'ın Şumnu şehrinde doğdu. 1989'da Türkiye'ye yerleşti. 1995 yılında Ankara Üniversitesi'nden Peyzaj Mimarı olarak mezun oldu. 1998 yılında kardeşi mimar Günay Erdem ile ortaklaşa Erdem Mimarlar'ı kurdular. Yurtiçi ve yurtdışında, bir çok kentsel tasarım projeleri gerçekleştirdi. Reykjavik, Vancouver, Riverton, New York ve San Francisco'da açılan uluslararası mimarlık yarışmalarında birincilik ödülleri aldı. Türkiye ve dünya genelinde 40'tan fazla ülkede proje üretip, 50'ye yakın ödülü bulunmaktadır. Günümüzün mimarlık alanında nadir serbest el çizerlerinden olan Sunay Erdem'in 1992-2013 yılları arasında 700'e yakın çizdiği serbest el perspektifleri bulunmaktadır. Sunay Erdem Türkçe, İngilizce, Bulgarca, Rusça, Makedonca ve diğer Slav dillerini bilmektedir.

Günay Erdem, 1978'de Şumnu'de doğdu. 1989'da Türkiye'ye yerleşti. 2001 yılında Gazi üniversitesi Mimarlık Bölümü'nden mezun oldu, 2006 yılında ODTÜ Mimarlık Bölümü'nde yüksek lisansını tamamladı. 2006 yılında AÜ Peyzaj Mimarlığı Anabilim Dalı'nda başladığı doktora çalışmaları hala devam etmektedir. 1998 senesinde, kardeşi peyzaj mimarı Sunay Erdem ile ortaklaşa çalışmaya başladı. Hem yurtiçi, hem yurtdışında, bir çok mimari ve kentsel tasarım projeleri gerçekleştirdi. Birçok projesi ulusal ve uluslararası mimari dergilerde yayınlandı. Birincilik ödülü alan projeleri, Damlataş Mağarası ve 100. Yıl Parkı Peyzaj Tasarım Projesi, İzmit Başiskele Köprülü Kavşağı Ulaşım Sistemi ve çevre Düzenlemesi Ulusal Fikir Yarışması'dır. Günay Erdem, Türkçe, İngilizce, Bulgarca, Rusça, Makedonca ve diğer Slav dillerini bilmektedir.


 

Sunay Erdem;" Bulgaristan’da lise yıllarımda mimar olmak istiyordum. Hayalim Sofya’da mimarlık okumaktı. Tabi o yıllarda peyzaj mimarlığı disiplininden habersizdim. 1989 yılındaki büyük göç esnada Türkiye’ye geldiğimde Ankara’daki mimarlık kelimesini içeren bölümleri işaretledim. Yeni göç etmiş bir ailenin oğlu olarak Ankara dışındaki okulları tercih etme şansım yoktu. İlk tercihim ODTU Mimarlık, ikinci tercihim Ankara Peyzaj Mimarlığı, bir sonraki tercihim ODTU Şehir Planlamaydı. İkinci tercihim peyzaj mimarlığını kazandım. Lisedeki sınıf arkadaşım üniversite sınavında benden düşük puan ile Mimar Sinan Üniversitesinde Mimarlık kazandı. Peyzaj mimarı olmaktan mutluyum. Ben iki disiplin arasında pek ayrım yapmıyorum. Aslında diplomaya bağlı kalmamak lazım. Dünyada yaşayan ünlü diplomasız mimarlar var, ve yapıtlarıyla doğal olarak mimar unvanını almışlar. Dünyaca ünlü mimar Nail Çakırhan Ağa Han Mimarlık ödülünü dahi kazanmıştır. Turgay Ateş diplomalı peyzaj mimarı değil, ama bana göre dünyanın en iyi peyzaj mimarlarından biridir. Dolayısıyla ben meslekler arasında yapılan katı ayrımlara karşıyım. Yok sen bunu yapamazsın, bunu ben yaparım çünkü bu diplomaya ben sahibiyim, esas olan bilgi ve birikim, sınırsız çalışma ve üretmek, işini sevmek.

Hayatın kendisi bir yarıştır. Yarışmalar benim hayatımın parçası. Son yıllarda sadece uluslararası yarışmalara yöneldim. Kendi ülkemdeki yarışmaların jüri oluşumundan değerlendirme aşamalarına kadar yaşadığım tecrübeler bana soru işaretleri oluşturdu. Yurtdışında önyargı yok, jürilerde kimse hangi proje kimin diye merak etmiyor, kısır döngü yok, kimse kimseyi kıskanmıyor. Kısaca daha adaletli bir yarış söz konusu. Özellikle uluslararası yarışmalar vasıtasıyla dünyadaki tasarım kültürünü daha iyi tanıyabiliyorsun, etkileniyorsun, zenginleşiyorsun. Yarışmalar dünyaca ünlü mimarların da vazgeçilmezidir. 70ini deviren, lord unvanına sahip mimarlar hala anonim yarışmalara katılır. Dünyaca ünlü ofislerin her sene düzenli uluslararası yarışma yaptığını görürsünüz. Oysa ülkemizde bu kadar yaygın değil. Son yıllarda gayrimenkul sektörünün ürettiği ödül platformları var. Bir yılda yüzden çok ödül dağıtırlar. Hazır bir projeni yüklü bir katılım ücreti karşılığında gönderiyorsun, kazanınca da gece düzenleyip yüklü bir hesap karşılığında yemek yedirip ödülünü veriyorlar. Biz hiçbir zaman böyle bir ödüllendirme kuruluşuna başvurmadık. Katıldığımız hep anonim saf gerçek yarışmalar, dünyaca ünlü mimarların katıldığı yarışmalar. Yarışma yapmak bağımlılık gibidir, yarışma yapmadan yaşayamıyorsun.

Projenin öncelikle bir ruhu olmalı, ruhu demek fikri demektir. Projeyi tasarlamaya kafamda başlıyorum. Asla elime hemen kalem alıp eskiz yapmıyorum. Eskizi önce kafamda yoğuruyorum. Kafamda ne yapacağım netleşince tek eskiz çiziyorum. En fazla üzerinde ufak tefek değişiklikler oluyor. Bol eskiz yapmak grafik arayışlarını doğurur, ben de bunun peşinde olmadığım için kafamdaki eskizi kâğıda aktarıyorum ve proje ortaya çıkıyor. Çok eskiz yapmak kararsızlık gibi geliyor bana. Belki size tembellik gibi gelir ama gerçekten çok eskiz yapmayı bir benzetme yaparak anlatmak istiyorum. Doktorun önünde bir hasta var, ameliyat edecek. Doktor teşhisi koyup tek bir ameliyat yapıyor ve hastayı iyileştiriyor. Tereddüt yok kesinlikle, hastayı eskiz gibi kesmek biçmek de yok. Bizim iş de az çok benzer. Genellikle tasarlanacak kentsel alanlar sorunlu, bir nevi “hastalıklıdır”. Senin de bunları tedavi etmen lazım. Kesin ve kararlı bir çözüm gerekir. Ben de bunu yapmaya çalışıyorum…

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN