YTB- Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ülkemizin stratejik çıkarları açısından en önemli kurumlarından biridir.
Dünyanın dört köşesinde olduğu gibi Balkanlar'da da birçok faaliyete imza atmış bir kurumdur YTB.
Atmaya da devam ediyor.
Ancak bu faaliyetler çok daha etkili olmalı ki,bu da geniş soydaş kitlelere ulaşarak,örgütlü çalışma ile mümkün olabilecek bir gerçektir.
Bu da STK ve benzeri örgütlerle işbirliğinden geçmektedir.
Gerçek anlamda sonuç alınması isteniyorsa bu olmazsa olmazdır.
Burada, kimsenin adını sanını duymadığı, geniş kitleler tarafından bilinmeyen STK ve bazı odaklarlardan bahsetmiyoruz .
Temsil noktasında, Bal-Göç gibi geniş kitlelere hitap eden, soydaş sorunları noktasında kapsamlı veri tabanına sahip örgütlerden bahsediyoruz.
Böyle büyük kitlelere hitap eden ve üstelik üstlendiği misyon gereği bizzat devlet tarafından "Kamu yararı" statüsü verilen kuruluşlarla stratejik işbirliği yapılması olmazsa olmazdır.
Bu tür örgütlerin dışında yapılan her etkinlik ve faaliyet eksik ve yetersiz kalmaya mahkümdur.
Nitekim öyle olduğu da ortada.
Bir ülkenin gücüne güç katan en önemli unsurlardan biri, dış ülkelerde kendi soydaşlarından oluşturduğu diasporanın gücüdür.
YTB'nin asli misyonu ilgili ülkelerde bu soydaş nüfuslarımızı örgütleyip koordineli çalışmalar yürütmesidir.
Ama her şeyden önce bulundukları bölgelerde soydaş nüfuslarımızın varlığını sürdürmelerini sağlamaktır.
Evet,
YTB,TİKA ile işbirliği içinde camii,türbe, tarihi eserler onarımı veya benzeri bir çok faaliyette bulunduğu doğrudur.
Bunlar tartışmasız son derece önemlidir ancak bunlardan çok daha önemli mesele o bölgelerde soydaş nüfusumuzu muhafaza etmektir.
Siz o bölgelerde öncelikle soydaş nüfusumuzu muhafaza etmek için çalışmalar yürütmezseniz ve gerek ekonomik, gerek syasi, gerek sosyal veya asimilasyon gibi sebeplerden dolayı o nüfusumuz yok olup giderse oralarda ne türbemiz kalır ,ne camimiz ne de bizi hatırlatacak bir eserimiz.
Bundan dolayı soydaş nüfusumuzun kültürel, etnik ve dini kimliklerini korumanın yanı sıra en önemli görev öncelikle soydaşımızın o topraklarda kalmalarını sağlama konusunda faaliyetler yürütmek olmalı.
Şimdi birileri çıkıp karşı tez olarak:
Bu tür faaliyetler zaten yapılıyor diyecektir.
Biz ne yapıldığını ve ne kadar yapıldığını çok net biliyoruz.
Evet bir şeyler yapılıyor ancak sadece sınırlı olarak yıllarca aynı kişi ve çevrelerin himayesinde ki bunlar da öncelikle kendi menfaatlerini düşünen kişiler.
Bunun böyle olduğu ortaya çıkan tablodan fazlasıyla bellidir.
Çok dar kapsamlı, "dost alışverişte bulunsun" anlayışı ile bazı faaliyetlerin dışında tabana, geniş kitlelere ulaşan bir faaliyet yoktur.
Temennimiz YTB bundan sonra bu yönde hareket edip çok daha etkili ve netice getiren faaliyetlere imza atmasıdır.
Bundan dolayı YTB'de radikal reorganizasyona gidilmeli.
Orada hakim olan ve yılarca hep aynı seviyelerde faaliyetlerde bulununan statükocu zihniyet, günümüzün çağına uygun, dünyada cereyan eden gelişmelere göre anında reaksyon verebilecek kapasitede bilgili donanımlı kişilerle değiştirilmeli.
Ancak geçtiğimiz hafta başında YTB'ye yaptığımız ziyarette kurumun başına yeni atanan başkanda bu heyecanı ve iradeyi gördük.
Önümüzdeki süreçte bu reorganizasyonun yapılacağı mesajını da aldık ki, aslında çok daha önceden yapılması gereken bir durumdur.