Kahramanlar, mağdurlar ve sahtekarlar - Op. Dr. Gürçay CEM

Kahramanlar, mağdurlar ve sahtekarlar


 

 

 

 

 

93 harbi diye bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı ve özellikle 1912 Balkan harbinden sonra Osmanlının Başkanları terk etmesinden sonra oralarda kalan Soydaşlarımız inanılmaz baskı ve zulümlere maruz kalmışlardır.

Belli güç odakları oralardaki milletlerin rövanşist yaklaşımlarını kullanarak Balkanlardaki varlığımızı silmek için elinden geleni yapmışlardır.

Ancak bu sıkıntılı süreçte sayısız şehit verilmesine rağmen insanımız oralardaki mevzilerimizi asla terk etmemişlerdir.

Bundan dolayıdır ki, kendisi de bizlerden biri olan Mustafa Kemal Atatürk muhacirler hakkında o unutulmaz sözleri söylemiştir:

“Muhacir diye küçümsenenler, tarihin yazdığı savaşlarda en geriye kalanlar, yani düşmanla sonuna kadar dövüşenler  ve düşman karşısında kaçmak, çekilmek nedir bilmeyenlerdir”

Bu gün hala Balkanlarda güçlü şekilde varlığımızı devam ettiriyorsak, bu soydaşlarımızın cesur ve asla boyun eğemeyen duruşu sayesindedir.

Oralardaki varlığımızı asimile etmek için her türlü yol denenmesine rağmen bu güne kadar bu girişimlerin tamamı başarısız olmuştur.

En son bu tür  asimilasyon girişimi 1984-1985 yılında Bulgaristan’da yaşanmıştı.

Ama Jivkov rejiminin tüm acımasızlığına ve kararlılığına rağmen daha önceki girişimler gibi bu da başarısız olmuştu.

Bunların başarısız olmalarında  en önemli rol, varlığımızı korumak için, özgürlüklerini, sağlıklarını ve hayatlarını ortaya koyan kahramanlarımız oynamıştır.

Bu hak ve özgürlük savaşçılarımızın  birçoğu gözaltına alınmış, her çeşit baskı  ve işkencelere maruz kalmış , birçoğu da hapislere atılmıştı.

Ancak gözünü kırpmadan, dinimizi, dilimizi, varlığmızı korumak için hayatlarını ortaya koyan bu insanlarımız asla fazlasıyla hak ettikleri itibarı görmemişlerdir.

Bunların saygı görmemesi için birileri de yoğun şekilde bilgi kirliği yaratarak,kimin gerçek kahraman olduğunu, kimler rejime hizmet ettiklerini, kimler sahtekar oldukları konusunu birbirine karışmasına sebep omuşlardır.

Bu kasıtlı yaratılan karışıklık sayesinde bir de baktık ki  her hapiste yatan siyasi mahküm oluvermiş..

Oysa bunların arasında birçok kişi adi suçlardan dolayı hapiste yatmakla beraber, birçoğu da baskılara dayanamayarak rejime hizmet etmeyi kabul etmiştir.

Bazıları da başından beri rejime hizmet etmelerine rağmen ,rejim tarafından siyasi mahküm gibi gösterilerek yıllarca aramızda davamız için mücadele etmiş gibi gösterilmişlerdir.

Artık it izi ile at izini birbirinden ayırma vakti gelmiştir.

Her şeyden öte bunu gerçek kahramanlarımıza borçluyuz.

Bu konuda yaptığımız derin araştırmalar ile epey mesafe kat etmekle beraber  konuyla ilgili ileriki zamanda kapsamlı bilgiler paylaşılacaktır.

İnsanımız onlar için gerçek mücadele verenlerin kimler olduğunu bilme hakkına sahiptir.

Kimleri baştacı edeceğini, kimler yıllarca kendi çıkarları için onları istisamar ettiklerini öğrenmeleri en doğal haklarıdır.

Hayatlarını hak ve özgürlüklerimiz için adayan gerçek kahramanlar bir de bakmışız ki totaliter rejimin yıkılışından sonra arka plana itilivermişler.

O güne kadar ortalıkta görünmeyen, hak ve özgürlüklerimiz adına en ufak bir katkı yapmamış kişiler en ön saflarda yer almış.

İşte tam da bu karmaşaya son vermek ve bizim varlığmız  için gerektiğinde gözünü bile kırpmadan hayatlarını ortaya koyan gerçek kahramanlarımıza fazlasıyla hak ettikleri saygınlığı kazandırmak, çocuklarımıza ve torunlarımıza bu insanların yaptıklarını aktarmak için bundan böyle bu insanlarımızı anlatacağız.

Bu konuda bilgi sahibi herkesin desteğini bekliyoruz.

Bunu birileri yapmalıydı.

Zira gerçek kahraman asla çıkıp da;

“Ben bunu yaptım , şöyle mücadele ettim” demez.

Gerçekten cesur bir kişi asla böbürlenmez,sağda solda demeç vermez.

Bunu yapanlar hep sonradan ortaya çıkan çakma özgürlük savaşçılarıdır.

Zaten açıklamaya gerek de kalmadan herkes, kimlerin gerçekten hak ve özgürlük için savaş verdiklerini, kimler zor zamanda ortalıkta görünmeyip daha sonra her şey bitince ön saflarda yer alanlar olduğu kolayca anlayabilir.

Her kim ki sağda solda atıp tutuyorsa , yerli yersiz ileri geri demeç verip yorum yapıyorsa bilin ki bunlar bu mücadelenin içinde yer alan insanlar değildir.

Gerçek kahramanlardan herhangi birinin ileri geri konuştuğunu, her dakkika bir yerlere demeç verdiğini veya yorum yaptığını gören var mı?

Göremezsiniz.

Çünkü bunların karakterinde gurur ve kibir yoktur.

Mesela (önceki günlerde ölüm yıldönümünü kutladığımız için örnek veriyoruz) Keser’i ileri geri konuşurken, sağda solda, medyada veya sanal alemde övünürken gören duyan var mı?

İşte bu güne kadar sessiz kalmış bu gerçek kahramanlarımızı ortaya çıkarmak hepimizin boynunun borcudur.

İşte bu özgürlğük savaşçılarımıza fazlasıyla hak ettikleri itibarı kazandırmak hepimizin görevidir.

Bu kahramanlarımızı çocuklarımıza, torunlarımıza anlatmak gerekiyor ki, geçmişini bilmeyenin geleceğinin olamayacağını iyice öğrensinler.

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!