DPS'nin Stratejik Hatası - Op. Dr. Gürçay CEM

DPS'nin Stratejik Hatası


DPS, ülkemizde bir dizi iftar düzenledi. Bu iftarlardan biri geçtiğimiz hafta sonu Bursa'da yapıldı. Ancak organizasyon açısından tam bir fiyaskoya dönüştü.

Bu iftarların temel amacı güya birlik beraberlik ve dayanışmayı pekiştirmekti. Ancak burada organizasyonu yapan kişiler bu amacın tam tersine hareket ederek büyük skandallara imza attı.

Bölücülüğün ve ayrıştırmanın dibini yaptılar. Davet edilmeyen STK'lar, camiamızın en üst organı olan Konfederasyon Başkanı da dahil, kanaat önderleri, camiaya ve bundan öte DPS'ye önemli destekleri olmuş birçok kişi.

Davetiye gelmeyen STK'lardan birisi de bizim dernekti. Oysa gerek dernek yönetimimizde, gerek üyelerimizin arasında DPS 'ye ciddi destek veren arkadaşlarımız var. Bu durum her şeyden öte bu arkadaşlarımıza saygısızlıktır.

Şahsi olarak bizim fikrimiz farklı olabilir; ama burada söz konusu olan kurumsal bir yapıdır. Yine davet edilmeyenlerin arasında kurumsal kimliğe sahip birçok muhtarımız ve sahada aktif çalışan kişiler de var.

Bu fiyaskoya sebep olanlar da akla ziyan gerekçeler ileri sürmüş. Özürleri kabahatinden büyük. Neymiş? Davet edilmeyenler DOST' a yakınmış da, güya birileri partilerine küfür etmiş de gibi abuk sabuk bahaneler ve yalanlar...

Yani neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Yıllarca onursal liderlerine ana avrat düz gidenler oradayken, birileri partisine küfür etti yalanını ileri sürmek ancak akıl tutulması yaşayan birinin işi olabilir...

Tabii burada Bal-Göç kongre süreci de etkili olduğu ortada. Organizasyonu yapanlar akıllarınca destekledikleri adaylar lehine pozitif ayrımcılık yapacak.

Yav, parti temsilcisi olan biri nasıl bir akıl tutulması içindedir ki taraf tutarak adaylardan birinin adeta militanlığını yapıyor.

Bu nasıl bir salaklıktır? Desteklediği aday kongreyi kaybederse, ki kazanma şansı hiç yok, o zaman ne yapacak acaba?

Ama bundan öte asıl zararı kendisi değil, temsil ettiği partinin göreceğini nasıl hesap edemez. Hayret! 

Hadi bunda bu hakikati idrak edecek malzeme yok. Temsil ettiği parti bunu yapmasına nasıl izin veriyor o da ayrı konu. Bu skandala imza atanlardan parti üst yönetimi hesap sormadığı takdirde, ileriki süreçte kendileri çok ağır hesap ödeyeceklerinin farkına mutlaka varacaklardır.

Hele ki davet edilmeme bahanesi olarak DOST'a yakın gibi gerekçeler ileri sürmek tam bir gaftır.

Oysa DOST, DPS'den en az iki misli daha güçlüdür. DPS'nin gücü soydaşımızın arasında 1/3 ise DOST'un 2/3 dir. En başından beri, daha DOST kurulduğunda, onlarca defa yazdık, DOST sıradan bir parti olmadığını. DOST'u parti olarak değerlendirenler, DOST'u kişilere indirgeyenler yanıldıklarını söyledik ısrarla. DOST, bir harekettir. Bir isyandır. Bir semboldür. Bunları dedik üstüne basa basa.

Fiziki olarak DOST partisi yok olma seviyelerine gelmesi, gücünden bir şey kaybettiği anlamına gelmez. Nitekim kaybetmediği de geçen yıl yapılan seçimlerde açıkça belli oldu. Gücünü ve potansiyelini, pasif kalarak da olsa, çok net gösterdiler.

Evet, şu an DOST'un üzerinde ölü toprağı olabilir; ama o muazzam gücünü her an göstermeye, yeşermeye hazır vaziyette sessizce beklemekte.

Her geçen gün daha fazla kan kaybeden DPS, her zamankinden daha çok desteğe ihtiyacı olduğu bir ortamda ve bu iftarların ana teması birlik beraberlikken, böyle bir gerekçe ileri sürmek salaklığın dibidir.

Davet edilenler sadece kendi çevrelerinden kişiler. Bunların hiçbirinde DPS'yi tekrar ayağa kaldıracak, eski gücüne kavuşturacak bir potansiyel yok. Bunlar zaten DPS'nin yanında olan kişilerdir. Bazıları gerçekten partiye inandıkları için orada, ki bu arkadaşlara söyleyecek bir şeyimiz yok; ama bazıları sadece avanta için orada. Avanta olduğu sürece destek verecek, yoksa ilk kaçan bunlar olacak. DPS'nin yerinde olsak, denemek için seçim dönemlerinde bunlardan maddi destek yapmalarını isterdik. Vermemek için binbir türlü bahane uydurmazlarsa biz de bir şey bilmiyoruz...

Bu avantacıların derdi DPS MPS falan filan değil, aldıkları avantalardır. Avanta kesilsin, DPS'yi ilk terk eden bunlar olacağını söylemeye gerek yok. Avanta karşılığı destek aldığınız kişiler, gün gelir sizi ilk satanlar olur. Günün birinde daha fazla para veren biri çıkar ve hemen o ana kadar destek verdiklerini satıverirler.

Zaten bu zihniyette olanların ne kadar dönek oldukları Bal-Göç kongre sürecinde çok net görüldü. Kendi çıkarları için demediklerini bırakmadıkları, her türlü hakaret ettikleri kişilerin kucağına oturan yine bu aynı kişilerdir.

Bu tür kişiler için dava, ülkü falan filan avanta olduğu sürece var. Bu tür kişilerle DPS daha da küçüleceğine hiç söylemeye gerek yok.

Oysa her geçen gün küçülen DPS'nin ihtiyacı olan şey kaybettiği kitleleri tekrar geri kazanabilmektir. Bunun yolu da kırılan gönülleri onarmaktan, küskünleri kazanmaktan geçer. Tabii bunun asıl yolu kendi politikalarını gözden geçirmektir. Soydaşlarımızın çıkarları ve beklentileri yönünde icraatlar yapmalarından geçiyor.

Bunu yapacakları yerde, insanımızın partiden kopmalarına sebep olan anlayışı sergilemeye devam ediyorlar. Katılımcı ve çoğulcu yolu değil, yıllarca yaptıkları gibi, kendi dar çevresi ile kendin çal kendin oyna yaklaşımı devam ettiriyorlar.

Aslında yapılan iftar, bu anlayışın mükemmel örneği olmuştur. Bu kafayla devam ettikleri sürece, soydaşlarımzın nezdinde yok olmaya mahkum olacaklarını defalarca söyledik.

Nitekim geçen yıl yapılan seçimler, dediklerimizi milimi milimine teyit etmiştir. Yapılan üç seçimden de istikrarlı şekilde oy kaybederek çıktılar, üstelik giderek düşen bir trend ile. Diğer yandan, geçen yıl yapılan üçüncü ve son seçimlerden DPS göçmenlerden aldıkları yüksek oya hiç aldanmasınlar.

14 Kasım'da alınan yüksek oyun sebebi DPS'nin kendisi değildir. Bunun birkaç sebebi var. 14 Kasim'daki genel seçimler, cumhurbaşkanlığı seçimleri ile beraber yapıldı. DPS ilk defa kendi adayını çıkardı. Buna rağmen Bulgaristan'daki seçmenlerin teveccühü yine aynı şekilde giderek düşen bir eğilim ile devam etti; ancak DPS Türkiye'den ciddi bir oy aldı. Ama bu durum onları yanıltmasın...

Verilen oy, DPS'den ziyade Türk isminde birine verilen oyun göstergesidir. Yani verilen oy DPS'ye değil, Türk isminedir. DPS, Bulgar isminde birini aday gösterseydi, bu derece yüksek oy alma ihtimali yoktu.

Soydaşımızın sandığa gidip oy kullanma sebebi, partinin kendisi değildir. Türk ismidir.

Başka bir etken de, DPS karşıtı olan cephenin 14 Kasım seçimlerinde muhalefet etmemesidir. Ne olursa olsun, sonuçta aday gösterilen bir Türk isim söz konusuydu.

Bu konuda etkili olan bazı unsurlar vardı. Birlik beraberlik adına katkı yapan kişiler. Bunların başında gelen kişi Emin Balkan'dır. Böylece kendisinin gerek burada, gerek Bulgaristan'daki soydaşlarımızın arasında birleştirici unsur olduğunu da kanıtlamış oldu. Diğer iki adayın ne böyle bir gücü var, ne de böyle potansiyeli.

DPS'nin asıl ısrarla arkasında durması gereken tam da böyle birleştirici bir kişidir, ki şiddetle buna da ihtiyaçları var. Yani DPS samimi olarak eski gücüne kavuşmak istiyorsa, siyasi anlayışını sil baştan gözden geçirmek zorundadır. Soydaşlarımızın çıkarları endeksli politikalar geliştirmek zorundadır.

DPS, kendi özeleştirisini yapıp, hatalarını görmezden gelmeye devam ederek, birlik beraberlik peşinde koşmaya kalkışırsa, bunu kimse yemez. Yemiyor da zaten! Parti yönetimi bunu anlamak zorunda. Soydaşımızdan kopuk, elitist, oligararşik, kendi dar çerçevesindeki yönetim anlayışı ile yok olmaya mahkum olduklarını idrak etmeliler...

Yoksa buradan aldıkları hem iktidar hem muhalefet desteği ayağa kalkmaları için yeterli olmayacaktır. Bırakın bunların desteklerini, ABD, Rusya, Biden ve Putin bile destek verse, bu anlayışla tekrar ayağa kalkmaları mümkün değildir.

Mümkün olmadığını da geçen yıl yapılan seçimlerde açıkça gördük. İktidarı da, muhalefeti de var gücüyle destek vermelerine rağmen üç seçimden de oy kaybederek ayrıldılar.

Bu konuda bunları defalarca da uyarmıştık. Onlar gibi düşünmeyenleri dışlayarak ve yok sayarak, buradaki iktidar ve muhalefet desteğine güvenerek hiç bir yere varamayacaklarını defalarca uyarmıştık.

Nitekim varamadılar da. Ne demek istediğimiz, bu yıl içinde Bulgaristan'da kuvvetle muhtemel yapılacak yeni bir genel seçimde hep beraber göreceğiz.

Geçen yıl yapılan üç seçimden önce yaptığımız uyarıların hepsi milimi milimine tecelli ettiğini yazılarımızı okuyanlar çok net hatırlayacaktır.

Şimdi de önceden uyarıyoruz:

Bu anlayışta ısrar etmek daha da batmalarından başka bir işe yaramayacağını diyelim ve kapatalım.

Zira gereğinden fazla uzattık ve arkadaşlarımız yine şikayet edecek, yazı çok uzun olmuş diye.

Nasılsa, bu konuları bir sonraki seçimlerden sonra tekrar konuşacağız...

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

Yorumlar / 1

  • üzeyir | 24 Nisan 2022 12:59

    ellerinize sağlık gürçay bey