Op. Dr. Gürçay CEM

En çok kabul gören biri camianın başına getirilmeli -2.

Op. Dr. Gürçay CEM

Çok adaylı kongreden camiamız adına hayır gelmeyeceği, böyle bir ortamda kongreye gidilmesi faydadan çok zarar getireceği kanaati oluştuğundan, bizleri toparlayacak aday üzerinde mutabık kalınıncaya kadar kongre yapılmaması kararı alınmıştı.

Bir önceki yazımızda belirttiğimiz gibi, bu karara imza atanlar ne kadar isabetli karar aldıkları bu günkü çekişmeli tabloya bakınca çok daha net anlayabiliyoruz.

O sıkıntılı süreçte camiamızın nezdinde en çok kabul gören biri camianın başına getirilmeliydi.

Bu konuda açık ara bir isim ön plana çıkmıştı -  Prof. Dr. Emin Balkan.

Ama asıl sorun onun bu görevi kabul edip etmemesindeydi, nitekim etmedi de...

Gerek camiamızın kanaat önderleri, gerek yöneticilerimiz, gerek STK temsilcilerimiz, kendisiyle defalarca görüşmelerine rağmen, bu tekilife çok sıcak bakmamıştı. Neyse ki, nihayet, ailesinin karşı çıkmasına rağmen, derneğin yeniden düzlüğe çıkmasına katkıda bulunmak adına elini taşın altına koymaya kabul etti.

Şimdi birçok kişi çıkıp, bu konuda karşı fikir beyan edebilir. Nitekim bu süreçte, açık ara teveccüh Emin Balkan'dan yana olsa da, karşı fikirde olanlar çıkmadı değil; fakat bu süreçte karşı çıkanlara sorduğumuz soruya şimdiye kadar cevap verebilen de çıkmadı.

 "Tamam, Emin Balkan olmayacaksa, bu süreçte camiamızı toparlayabilecek kim olsun o zaman?"

diye sorduğumuzda, bu güne kadar bu soruya cevap verebilen bir kimse çıkmadı...

Tabii münferit olarak bazı isimler telaffuz edenler oldu; ancak bunlar laf olsun torba dolsun cinsinden cevaplardı.

Bizim sorduğumuz soru, camiamızı en toparlayıcı isim kim olabileceği sorusuydu. Kimse bir isim veremedi.

Yoksa aday olma konusunda isimler verilmedi değil. Zaten ismi geçen iki aday da var. Ama işin enteresan tarafı bu iki adaydan çok daha fazla telaffuz edilen başka isimlerin olmasıydı. Bu arkadaşlarımız camiada karşılık olarak ancak orta ölçekli bir yöresel dernek başkanlığına aday olabilecek kadar destek gördükleri halde neyin peşinde koştuklarını anlamak mümkün değil.

Aday olabilecekler konusunda isimler ortaya atıldı; ancak camiada en fazla kabul görebilecek, bu ortamda camiayı birleştirmeyi başarabilecek isim konusunda Emin Balkan'a alternatif isim söyleyebilen çıkmadı. Sonuçta en kabul gören isim kendisiydi.

Böyle bir ortamda her zamandan çok toparlayıcı bir isme ihtiyaç duyuldu ki insanımızın temayülüne bakıldığında ortaya çıkan isim Emin Balkan oldu. Bundan dolayı camiamız Emin Balkan'a teşekkür etmeli, bu zorlu süreçte bu göreve gelmeyi kabul ettiği için. Yoksa kendisinin ne böyle bir göreve ihtiyacı var, ne de böyle bir makama. Zaten siyasi çevrelerde de, bürokraside de, iş dünyasında da, akademik çevrelerde de fazlasıyla tanınan ve bilinen bir kişidir. Bundan dolayıdır ki son yerel seçimlerde ülkemizin en önemli partilerden biri kendisine Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığını teklif etmiştir. CHP ile ittifaktan dolayı, oraya CHP kendi adayını çıkarınca Osmangazi Belediye Başkanlığı teklif edilmiş; ancak oraya da CHP inanılmaz hata yaparak kendi adayını çıkarmakta diretince aday olmamıştı. Oysa Osmangazi'de kendisi aday gösterilseydi çok rahat kazanabilecek potansiyele sahipti. Bir sözle, Mustafa Dündar belediye başkanlığını CHP'ye borçlu.

Şunu anlatmak istiyoruz. İddialı bir siyasi parti kolay kolay birini aday göstermez. Araştırmasını da sondajını da yaparak ona göre birinde karar kılar.

Emin Balkan'nın camiamızda karşılığını tespit etmiş olacaklar ki böyle bir teklifle geliyorlar. Bir şeyi eleştirmek veya karşı koymak en kolaydır; ama bir şeyi eleştirdiğinizde yerine bir şey öneremiyorsanız, bu eleştiri değil bozgunculuk olur ancak. Şu an ortama baktığımızda konuşmalar hep işin eleştiri boyutunda. İşlerin nasıl çözülmesi gerektiği yönünde somut bir şeyler söyleyen yok. "Bu olmaz!" "Şu, neye böyle?" "Bu iş böyle yapılmaz!" gibi sayısız eleştiri; ama kimse nasıl yapılması gerektiği veya nasıl daha iyi olması hakkında bahseden yok.

Bir kaç bozguncu ve camiamızda birlik beraberlik istemeyenlerin maşalığını yapanların dışında herkes iyi niyetle eleştirdiğinden şüphemiz yok; ama biraz da yapıcı olalım, kardeşim. Yoksa mesele eleştirmek ve laf söylemekse herkesin söyleyeceği söz vardır; fakay bu ortamda ihtiyacımız olan pozitif yaklaşım ve hoşgörüdür. Sonuçta herkes aynı hedef uğruna bir şeyler yapma gayreti içinde olduğundan kimsenin şüphesi yok...

Yazarın Diğer Yazıları