MAHKEME KARARI, GERÇEKLER VE SALLAMALAR... - Op. Dr. Gürçay CEM

MAHKEME KARARI, GERÇEKLER VE SALLAMALAR...


 

Ertelenen Bal-Göç kongresi sonrasında birileri doğru yanlış sağda solda sallayıp durmasına istinaden, 06.04.2022 tarihli: "Bal-Göç kongre süreci - gerçekler ve sallamalar" başlıklı yazımızda bazı hakikatleri paylaşmıştık.

28.04.2022 tarihinde mahkemenin kongre süreci ile ilgili verdiği karar kimin gerçekleri söylediğini, kimin salladığını ortaya çıkardı.

Kongrede, bizim önerdiğimiz divanı kayyum olarak ataması da tezlerimizin haklılığını ortaya çıkarmıştır: ama bakıyoruz da aldıkları kararlarlar ile kayyuma sebep olanlar kayyumdan şikayet etmeye kalkışmış. Yok kayyum atanması hukuka aykırıymış da, yok atanan kayyum taraflıymış da...

Neyin tarafı? Kanunları ve tüzüğü savunmak, yapılan üyeliklerin ve işlemlerin en küçük bir kanuni aykırılığı olmadığını ( ki mahkeme verdiği karar ile sorun olmadığını teyit de etmiş) söylemek mi taraflı olmak?

Hani ilk duruşmadan sonra hukuk her şeyin üstündeydi?

Biz de buna uygun olarak ilk duruşmadan sonra bir şey demedik. İstediklerini yaptılar, istedikleri gibi hareket ettiler.

O halde şimdi kimse ağlayıp, sızlamayacak.

Hukuk aynı hukuk, ki kararı veren hakim de aynı hakim.  Aynı hakimin davayı görmesi son derece isabetli olmuştur.

O bile neyin ne olduğunu, kimler bozgunculuk ve çirkeflik yaptığını, kimler işi yokuşa sürdüğünü çok net görmüş olacak ki böyle bir karar vermiştir.

Karar vermekle kalmamış, aynen de bunların yaptıklarını yüzlerine karşı söylemiş, hatta azarlamış...

Ayrıntıya gerek yok. Derneğin iç meselesidir. Gerek görülürse ileride ayrıca paylaşılır. Hangi konuda olduğunu kendileri iyi bilir.

Bundan dolayı, bu arkadaşlara tavsiyemiz: daha fazla kıpraşmamaları ve yargı kararlarına uymaları. Bu saatten sonra kimse de artistlik yapmaya kalkışmasın...

Yoksa camianın nezdinde görecekleri zarar geri dönüşü olmayacak şekilde büyük olacaktır. Sonra kimse demedi demesin.

Sonuç olarak yetki kayyuma geçmiş ve dernek yönetiminin fonksiyonu ve görevi sona ermiştir.

Derneği kongreye götürme ve hazırlık yapma süreci tamamen atanan kayyumun kontrolündedir. Yürütmeyi durdurma kararı olmadığı sürece, aksi bir durum söz konusu bile olamaz.

Şu an geçerli olan yargının verdiği karardır. Zaten dernek şifreleri, karar defterleri ve bütün evraklar bizzat en yetkili kurum olan dernekler masası tarafından kayyum başkanına teslim edilmiştir.

Birilerinin hala üst mahkemeye başvurulduğu ve oradan sonuç çıkana kadar yetkili olduklarını ima eden paylaşımları tamamen algı oluşturma amaçlı, en küçük bir dayanağı olmayan hezeyan ürünü paylaşımlardır.

Genel merkezde kayyumun dışında kimsenin yetkisi olmadığı gibi artık onların onayı dışında kimsenin genel merkezde işi de yoktur. Yani birilerinin, üst mahkemenin kararı beklenecekmiş türünden paylaşımları tamamen dayanaktan yoksun demeçlerdir.

Bu tür bilgiler paylaşarak artistlik peşinde koşan arkadaşları uyaralım:

Bu ayakları bıraksınlar! Yemezler! 

Bunlara 5 ay önce, ilk davadan sonra kimse bir şey demedi ve yönetmek için izin verildi: ama artık bu yağma bitti.

Kaldı ki yargının önünde hepimizin boynu kıldan incedir, dimi?

Yönetim ve denetim tamamen ve fiilen kayyuma geçmiştir. Yönetimin hiçbir şekilde yetkisi ve etkisi kalmamıştır. Ama biz bunları daha 5 ay önce, yönetimde kontrolü ele geçirdiklerinde uyarmıştık, dimi? Nasıl tuzağa düştüklerinin farkında değil bunlar diye...

Tuzaktan neyi kastettiğimizi hala anlamadılarsa bizim yapacağımız bir şey yok.

Sadece bir kısmını söyleyelim, ki bu kısım bile fazlasıyla yeter de artar.

Camianın kimin ne olduğunu, kimin çapı ne olduğu, kimin gerçekten birlik beraberlik ve camianın istikbali için gayret sarf ettiği, kimler çirkeflik ve kendi hırslarının peşinde koştuğunu, insanımıza her şeyi net olarak görme fırsatı verdiler, ki fazlası da var da ileriki zamanlarda uğradıkları asıl zararların neler olduğunu hep beraber göreceğiz...

Ne oldu şimdi?

Her şeyi yüzüne gözüne bulaştırmakla kalmadılar, yargıdan bunun teyidini de aldılar. Öte yandan yargı bir kez daha Genel Başkan Veli Öztürk'ün ne kadar haklı olduğunu ortaya koymuştur. Onun hakkında söylenenler iftiradan başka bir şey olmadığını kanıtlamıştır bu mahkeme kararı.

Ama neydi? Dürüst olana Cenabıhak asla mağdur olmasına izin vermez. Vermiyor da zaten.

Allah aşkına, kongre sürecini yönetemeyerek bu işin altından kalkamayacakları açıkça belli olanlar mı camiamızı yönetecek? Üstelik yargı da bunu açık ve tartışmaya yer bırakmayacak şekilde teyit etmişken.

Şimdi kalkışmışlar ve algı oluşturma gayreti içindeler:  

Yok karar hukuka aykırıymış gibi akla ziyan demeçler vermeye kalkışıyorlar. Yok üst mahkemeye başvurulmuş da, yok bilmem neymiş de, akıllarınca üst mahkeme karar verene kadar şu anki fiili durum devam eder demeye getiriyorlar. Yemezler!

 Kaldı ki karara itiraz ettikleri üst mahkemeden de ret kararı almışlardır. Üst mahkemenin kararından neden bahsetmez bu arkadaşlar?

Bir de yönetimde hukuk komisyonu olduğu halde, üstelik gereğinden fazla para verilerek dışarıdan avukat görevlendirmek apayrı bir garabettir. Bu neyin kafasıdır?

Hepsi bu gerçekler ortadayken hala yargı kararını tartışmaya kalkışmak, camiamızın teveccühü açık ara adaylardan birinin lehine olduğu ortadayken, hala üç-beş yüz destekçi ile sıradan bir yöre derneğinde bile seçim kazanma şansı olamayacakken, Bal-Göç gibi on binlerce üyesi ve yüzbinlerce kişiye hitap eden bir kuruluşa hala adaylıkta diretmeye kalkışmak apaçık bir bozgunculuktur.

Bu tür yaklaşımlar camianın birlik beraberliği değil, kendi koltuk hırsının peşinde koşmak anlamına geldiğini ve bundan dolayı insanımızın nezdinde her geçen gün daha da saygınlıklarını yitirdiklerini nasıl farkına varamıyor bu arkadaşlar? Hayret!

 Bundan öte onları daha önce uyarmıştık, her geçen gün etrafları boşalacak diye, ki aynen de bu oluyor.

Ama demek ki hırsın gözü gerçekten kör ki, bu hakikatleri göremiyorlar.

Birileri camiamızı sadece yerelde değil, ülkeyi yönetmesi için gayret sarf eder, birileri üyelik kayıtları, yargının verdiği kararları tartışmaya kalkışır, kendilerinin yaptıkları çirkinlikleri başkasına yükleme gayretleri gibi işlerin peşinde koşar...

Vizyon farkına bakar mısınız?

Camia olarak yapmamız gereken bu tür polemiklerden uzak durmak, birbirimize karşı saygılı olmaktır. Bu tür polemikler kimseye bir fayda getirmediği gibi camiamıza zarardan başka bir katkısı da yok.

Bu tür çıkışlara aslında cevap bile verilmemeli: ancak diğer yandan da cevap verilmediğinde kendini Abdurrahman Çelebi zannediyor bunlar...

Kullandığımız üslup da farklı olabilir: ama herkes ektiğini biçer, dimi?

Kim hangi dili kullanıyorsa cevabını da aynı dilde alır.

Kaldı ki kimse kimseye düşman da değildir. Karşılıklı kırıcı olmaya gerek yok. Camiamızın birlik beraberliğini istemeyenlerin kışkırtmalarına taviz verilmemeli.

Samimi olarak aramızdaki birliğin tesisi isteniyorsa, yapılması gerekenler son derece basit:

İnsanımızın en fazla teveccüh gösterdiği kişinin arkasında birleşmek.

Hepimize düşen görev, camiamızın tercihine saygı göstermektir.

Çoğunluğun tercihine uymamak camiamızın çıkarlarını değil, kendi hırsının peşinde koşmak anlamına gelecektir...

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!