"Siz, biz" diye yıllarca ayırımcılık yapanlar tarafından, Şumnu'da bir Türk Kültür Konseri düzenlendi.
Bu, güzel adı taşıyan faaliyette, geniş çaplı bir şekilde Şumnu halkı davet edilmediğinden dolayı, sahneye çıkanlar, seyirci olarak gelenlerden sayıca bir hayli daha fazlaydı...
Bahsettiğim programı, genel anlamda Şumnu halkının çok az bir kısmı görebildi. Organizatörler, kendi faaliyetini kendileri izlediler diyebiliriz.
Salonda az seyirci vardı; fakat konser güzeldi, sanatçılarımız tam puanı ve büyük bir alkışı hak ediyorlar.
Şumnu'daki sanat ve kültür camiası, neden seyircilerin arasında yoktu, öğrencilerimiz ve gençlerimiz de yoktu. Çeşitli kurum ve kuruluşların temsilcilerini de göremedik. Siyasetçilerimiz yoktu, milletvekillerimizi hiç sormayın...
Sonuçta, konuk sanatçılarımız bu muameleyi hiç hak etmiyorlar...
Yakın geçmişte, Şumnu'da Türk kültürü ile ilgili çalışan 5-6 tane resmi kayıtlı kültür kurumu vardı. Onların çoğu kapandı.
Yok edilmeleri için, sahnelerde sadece poz verip gülücük dağıtanların katkıları da oldu.
Onların sayesinde Türk kültür alanında çalışanlar kalmadı gibi gözüküyor...
Böylece, Şumnu'nun kültür hayatında "siz" ve "biz" ayırımcılığı yine gündem oluşturdu.
Yıllarca sustuk, açıklanacak daha bir hayli gizli kalan gerçekler bulunuyor.
Bu yazımız, bunların sadece bir küflenmiş kırıntısı sayılır.
Bu konuyu neden sürekli işlemekteyim; çünkü ben sahnelere ve kürsülere çıkıp, sanatı yerine, kendisinin özel şıklığını ve meziyetlerini lanse edenleri değil, dürüstçe sanatını icra edenlerin ve üretenlerin destekçisiyim.
Bazı ön planda isimlerini duyurmak için yanıp tutuşanlar, sadece kendi gözünde kültürümüzün, tarihimizin, edebiyatımızın ve folklorumuzun "uzmanı" sayılırlar...
Halbuki, kültür cephesinde yıllar boyu efor sarf eden emektarların gözünde, bu tür şahsi gösteriş sevdalılarının yeri yoktur. Bunları engin tecrübeme dayanarak yazıyorum.
"Her işi bilenlere" bizim toplumun karnı toktur.
Şumnu'da tertiplenen son etkinliğe Dulovo ilçesinden çeşitli gruplar katıldı.
Konseri duyuran afişlerde hiç bir ekibin adı geçmiyordu.
Belli ki, organizatör rolünü üstlenmiş bir derneğin adı ön plana çıkarılması hedefleniyordu ve sadece onun hanesine artı puan yazılacaktı. Yıllarca her zaman olduğu gibi. Bundan kim kazanıyor, kim kaybediyor, anlayabiliyorsan anla, sevgili kardeşim...
Sahneye çıkan folklor gruplarının bazı üyeleri bana kırgın olduklarını ifade ettiler:
"Birileri bizi kullanıyor, çok kırgınız; ama küslüğümüzü hiç belirtmiyoruz; çünkü saygıdeğer Şumnu halkına konser vermekten mutlu ve gururluyuz..."
Türk Kültür Programı'nın arkasında tanıdık siyasi entrigalar dönmekte, bizim siyasi eğilimimiz ise bayağı farklı. Aramızda kan uyuşmazlığı apaçık ortada. Bundan kaybeden ise bizim çilekeş ve güzel insanlarımız.
Bizim gibi ters düşünceye sahip olanlar, bir ömür boyu Türk kültürüne hizmet etmiş olsalar bile, onlar "kenarda bırakılan artıklar", "kaba ve salaklar", "para peşinden koşan açlar" olarak yersiz yere adlandırılmakta ve kötülenmekte...
Doğruyu söyleyenleri 9 köyden kovarlar, derler ya, kovsunlar.
Birlik için çalışıyoruz diyenler, "biz, siz" ayırımcılığı yapmak için değil, gerçek birlik ve beraberlik için çalışmalıdırlar...
Editörün notu: Belli ki, Nurten Remzi'nin içinde yıllanmış büyük bir acısı ve uktesi var. Kendisini kültür cephesinin gerçek bir savaşçısı olarak tanıdık. Uzun yılların kültür emektarıdır, kültürümüze sağladığı katkıları asla inkar edilemez. Ama Şumnu'da neden birleşip beraber çalışamıyorlar? Bu neyin bölücülüğü ve ayrımcılığıdır? Bu bölücülükten kimlerin yararı ve zararı olduğu ise ortada.