Gözle görünür sıcak bir seçimi atmosferi oluşmadan bir seçimi daha arkamızda bıraktık.
Ne tadı ne de tuzu vardı.
Doğal olarak sonuçlar da çok yavan ve hiç heyecan yaratmadılar.
Cumhurbaşkanı Radev'in açık belirttiği Rusya yanlılığı ve ne idüğü belirsiz, hatta ne oldukları belli olmayan, soyu sopu, arkalarında kimlerin durduğu belli olmayan sıradan, uyduruk ve küçük partilerin bile meclise girebilmelerini zararlı bulunmaktayız.
Seçimlere katılım oranı git gide azalırken, kimsenin artık ileriye dönük bir umudu kalmadı diyebiliriz.
En yakın zamanda halk yeniden sokaklara dökülebilir, ya da terminal yolları tutulur.
Bir ülkenin vatandaşları tarafından terk edilmesi adeta kabul edilecek bir durum değil...
Ya bizim cenah ne alemde?
Her ne kadar bizleri bir sınır ayırmış olsa bile, sonuçta bir elmanın iki yarısıyız.
Aslında cenah kelimesi savaş düzenindeki ordunun iki yanından her birini andırır; fakat bizim ortak savaşımız, sadece ülke bazında derin kökler salan köhne ve kısır siyaset ortamdır.
Memleketteki kardeşlerimiz, kendi topluluğuna sahip çıkmak adına çabaladı durdu.
Bu sefer minare gölgelerinde, ezan sedaları ve iftar sofraları eşliğinde, Ramazan ayı münasebetiyle bir sürü yerleşim yerinde toplu halde buluştuk ve bunun sonunda gücümüzün yettiği kadar sayıda milletvekili çıkarmaya muvafakat olduk.
Şimdilik ne kazandık veya ne kaybettik belirsiz. Oy verdiklerimizden kimlerin yararlı veya yararsız olacağını artık zaman gösterecek...
Göçmen camiası, bu seçimlere tamamen kayıtsız kaldı diyemeyiz; fakat oy verme hakkına sahip olanların yarısından fazlası yeniden seçime katılmadı.
İşte ayrıca bunun sebeplerini tez elden analiz etmeliyiz.
Acımıza tuz basarak, seçimlerle ilgili tespit ve görüşlerimizi sizlerin dikkatine sunmaya devam edeceğiz.
