Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık
Mümin TOPÇU
Meclis başkanı seçimi tam bir evlere şenliğe dönüşürken, sonunda en yaşlı milletvekilini, bu önemli koltuğa zar zor oturttular.
Oturtmasına oturttular; fakat bu sefer sakallı ve yorgun başkanın kişiliği ve etnik aidiyeti polemik fırtınaları estirmeye başladı.
Bazı Bulgarlar bir Türkün meclis başkanı olmasını kabullenemezken, diğer taftan önemsenecek sayıda Türk de, bu seçime tamamen karşı çıkıyordu.
Bu suni yaratılan karmaşanın arkasında, her zamanki gibi, 89'yılından beri ülkeyi idare edenler duruyordu.
Bir nevi aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık atasözümüz devreye sokulmuştu.
Yeni meclis başkanına atfen bütün sosyal medyalarda söylenmedik kötü söz bırakılmadı. Bundan dolayı, bizi adamın kişiliği ve etnik aidatı değil, daha ziyade neden bu isim üzerinde durulduğu ilgilendiriyor.
Bir bakıyorsun meclis bir Türkün ellerine teslim ediliyor; ama ertesi gün en elit 300 kişilik ordu mensubu Kırcaali'ye doğru yol alıyor, güya "kurtuluş kutlamalarına" katılacaklar; ama ortada bir bayram yok seyran yok...
Bütün bu hengamelerin sonucunda yine Türkler suçlu bulunacaktır.
Ahmet Doğan suçlu, Kasım Dal suçlu, Lütvi Mestan suçlu, Vecdi Raşit de suçlu sayılacaktır...
Evet, demokrasilerde her etnosun bir mensubu cumhurbaşkanı veya meclis başkanı seçilebilir; fakat öncülükle ülkenin mevcut düzeni sadece demokrasi ilkelerine dayalı olarak oturtulmalı.
Tamamen statükonun, oligarşinin ve mafyanın otoritesindeki bir rejim, çeşitli etnik gruplara fazla bir mutluluk ve refah düzeyi sağlayamaz.
Aynı rejimin ön vitrine çıkardığı yöneticiler de başarılı olamazlar.
Türk asıllı olsalar bile!
Bir sözle, yeni meclis başkanından kimsenin hiç bir olumlu beklentisi olmasın!