Şu günlerde bizim mahalle, bir polemikle çalkalanmakta.
Bir takım kümeler tarafından birileri uluorta hainlikle suçlanıyor.
Bugün mazuriyet edilenler, düne kadar siyasi arenanın göbeğinde, elinde tokmakla davul çalıyorlardı; başkent Sofya'daki orkestra şefleri, boğazına kadar bataklığın içine dalınca ve etrafı yeterince pisletince, bazı aklı selim arkadaşlar beyaz bayrak kaldırıp şefin teknesini terk etmiş oldular.
Şimdilerde şef ve şürekası Magnitski yeline takılıp yargılanabilir, bizlere de buradan sorma hakkı doğmakta:
Acaba, bu durum karşısında kimler gerçek vatan haini veya kimler yurtsever oluyor?
Kimse kusur bellemesin; ama yurdu ve milleti aleyhine iş görenler, dünyanın hiç bir yerinde vatanperver sayılmazlar. Bu ezelden beri her yerde böyledir...
Zaten birileri sürekli bizim mahallede kavga çıkarmakla yükümlü değil mi?
Seçim kapıya dayanır dayanmaz, işte bizler yine kayıkçı kavgasına tutuştuk.
Kim kime isterse versin oyunu; fakat bizler hiç bir yere varmayan kısır çekişmelerle boğuşmaya ve karşılıklı çekişmelerin içine çekilmekteyiz. Bunu neden anlamıyoruz?
Semerin yükü ağır olur, yuların ipi ise hafif. Bizim yularımızı neden başkalarının elinde?
Bir sözle kendi kendimizi alt etmeye pek de hevesli ve meraklıyız...
Göçmen sokağındaki durum da aynısı değil mi?
Yakında ana vatanda da seçim var.
Göçmen camiasının liderliğine oynayanlar bir araya gelip, bizim aramızdan seçilmiş beş on kişiyi TBMM'ye gönderemiyorlar, bir türlü siyahi güruhu, bu yönde ikna etmeye yanaşmıyorlar.
Böyle olunca, neden bizim toplumun fertleri çeşitli devlet ve kamu kademelerinde temsil edilmiyor diye afalayıp durmaktayız.
Bu kahredici manzara karşısında, meydanı boş bulanlar yine büyük iştahla avuç ovuşturmakta.
Geçmiş seçimlerde, yine Balkanlar göçmeni olan, bizlere nazaran çok küçük bir toplumu temsil edenler tam beş milletvekili çıkarırken, bizler her zamanki gibi sıfır çekmiştik.
İşte bu tür gelişmelerin ana sebeplerini idrak etme zamanı çattı geldi...
Aldığım bazı duyumlara göre, bizim camiadan kimseciklere milletvekili listelerinde yer verilmeyecekmiş...
Keşke birileri, bu benim duyumumu tez elden çürütmüş olsa. Hep beraber seviniriz.
Bir yandan Bulgaristan statükosunun ağır baskısı, diğer yandan Türkiye siyasetine apatik ve laçka bakışımız...
Yahu, bütün bunlardan çok sıkıldım ben...
