Edebiyatımız - keşfedilmemiş güç ve servet - Mümin TOPÇU

Edebiyatımız - keşfedilmemiş güç ve servet


Bir konu, iki eski yazı...

On yıl önceki düşüncelerim:

-----------------------------------------

 

EDEBİYATIMIZ - KEŞFEDİLMEMİŞ GÜÇ VE SERVET

Kaderde varmış, bazı şair ve yazarlarımız hala baba ocağı ateşini tüttürürken, büyük bir kısım ise Türkiye’ye sığındı, hatta başka yönlere gidenler bile oldu. Bugün, bir şair Mehmet Bahar Avusturalya’da, yazar Muhammet Kocabekir ise İsveç’te.

Hani devletler arasında sınırlar olur ve bazen onları aşamayız; ama edebiyat dediğin hudut çizgisi ve kapısı tanımaz, sınırları da, gönülleri de bir sivri ok gibi delip geçer işte.

Bugün, gönül rahatlığı ile, Anadolu ve Balkanlar arasında oluşan bir edebiyat sentezinden bahsedebiliriz.

Bundan dolayı, Bulgaristan kökenli her eli kalem tutan Türk, dünyanın neresine giderse gitsin, kalbini her daim memleketinde, doğup yetiştiği kasaba ve köyünde bırakır.

Bu tükenmek bilmeyen tutkulu sevda, onların kitaplarına da yansıtılmış olur.

Son yıllarda, bir çok üretken yaratıcımız yeni ve değerli eserlere imza attı.

Tanıdığımız, sevip saydığımız şair ve yazarlar listelerine genç kuşakların isimleri de dahil oldu.

Ortaya bunca kitap ve yazar çıktı. Ya eksik olan nedir?

Gözlere, hemen yazar ve okuyucunun arasında oluşan kopukluk çarpmakta. Bu onanmaz yara sayesinde, o, eski sıcak bağların yerinde şimdi soğuk yeller esmekte.

Bunca yazılmış kitap okuyucusuyla buluşamazken, zaman içinde bazı yazarların simaları, isimleri ve en önemlisi de yapıtları unutulmaya yüz tutuyor, bazıları ise hiç tanınmadan köşe ucakta kalıyor...

Beliren yeni isimler ve eserleri de iki arada kaynaşıp yok olmakta.

Tabii ki, bizim yaratıcımız kısıtlı bir şekilde okuyucusuna ulaşıyor; ama bu uğraşısı onu bayağı yormakta ve zorlamakta, daha geniş okuyucu kitlelerine ulaşmanın önü ise zaten tıkalı vaziyette...

Sonuçta yazarımızın işi kitap satıp, dağıtım yapmak olmamalı. Zaten bunu o beceremez.

Bu konuda iki devletin kültür bakanlıkları suskun kalmayı tercih ediyorlar.

Bulgaristan’ın Türk kökenli kültür bakanını, tek bir yazar ve şairimizi kucaklarken göremedik.

Türkiye’deki il kültür müdürleriyle de sohbetimiz hiç uyuşmadı...

Bulgaristan’da veya Türkiye’de yaşayan Türk asıllı şair ve yazarların arasında herhangi bir sıcak bağ ve iletişim bulunmuyor; ortak hedefler eksik; ileriye dönük projeler üretilmemekte; belirli amaçlar güdülmüyor...

Kanımca, tek sevineceğimiz husus, yazar ve şairlerimizin, kendi çapında ve kendi köşelerinde inzivaya çekilip, yıllar boyu ellerindeki kalemleri düşürmeyip, gecelerini gündüz edip, hiç usanmadan ve yorulmadan yazarak, okuyucularına yüzlerce eseri armağan edebilmeleridir.

Bugün, bizim birçok ünlü şair ve yazarımızın birer düzineden fazla basılmış kitabı bulunmakta.

Bu ise çok ciddi ve asla küçümsenecek bir yanı olmayan bir başarı öyküsüdür.

Bu alanda artık biz rahatlıkla bir keşfedilmemiş güç ve servet olarak yolumuza devam etmekteyiz.

Son yıllarda Bulgaristan’da yaşayan Naim Bakoğlu, Mehmet Alev, Saffet Eren, Sabri Alagöz, Aziz Taş, Emel Balıkçı, Nurten Remzi, İsmail Yakub, Durhan Ali, Habibe Ahmet, Mustafa Bayramali, Rüstem Aziz, Haşim Semerci, Nevin Sadık, Resmiye Mümün, Şefika Refik, Bayram Kuşku ve Hatice Durgut gibi isimlerin kitaplarını okuduk.

Burada bütün kalem erbabımızın isimlerini tek tek anmam mümkün değil, kusur belleyenler olmasın...

Doğal olarak, bulundukları ortamdan ve elverişli şartlardan dolayı, Türkiye’de yaşayan şairler ve yazarlarımız daha verimli ve azimli çalıştıklarını görmekteyiz.

"Eski tüfeklerden” Ahmed Türkay, Ahmet Emin Atasoy, Niyazi Bahtiyar, Galip Sertel, Nihat Altınok, Durhan Hatipoğlu, Şükrü Esen, Yusuf Ahmed Taşkın, Süleyman Adalı, Şaban Kalkan, İsa Cebeci, Firdevs Büyükateş, Hafize Gün, Zülkef Yeşilbahçe ve Süleyman Özgür gibi isimler hala dimdik ayakta ve bazıları hemen hemen her yıl yeni romanlar, şiir ve öykü kitapları yayımlamakta.

Bir de bunlara biraz daha genç kuşaklardan olan Hilmi Haşal, Mehmet Çavuşoğlu, Halime Yıldız, Yahya Akbulut, Hüseyin Mevsim, Mehmet Türker, Kadriye Cesur, Ramis Çınar, Hasan Ocaklı, Tuncay Güneş ve Mercan Civan’ın eserlerini eklemiş olursak, kütüphanelerimiz daha da bir zenginleşecektir.

Yaptığım sıralamalara daha bir çok isim dahil edilebilir. Ben sadece ulaşabildiğim ve okuduğum eser sahiplerinden bahsetmekteyim.

Geçenlerde Bursa’da umut dolu, gurur verici bir toplantımız oldu.

Bazı yazar ve şairlerimizi bir sohbette buluşturduk ve edebiyatımız, edebiyatçılarımız konu edildi.

Benimsenen ortak kanıya göre, ileri ki dönemlerde ortak bir sanat kuruluşu veya platform altında, edebiyatçı ve okur arasındaki kopukluk bertaraf edilerek, bütünleşme yolları aranacak ve bulunacak.

Belki de, bu bütünleşmenin sayesinde edebiyat dergilerimiz ve gazetelerimiz yayımlanmaya başlar.

Neden yeniden yıllık edebiyat seçkilerimizi çıkarmaya başlamayalım ki?

Bursa’daki toplantıya katılanlar arasında kimler vardı?

İstanbul’dan gelen üstatlarımız Ahmet Türkay ve Nihat Altınok göze çarptı. Düzce Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak çalışan ve Bulgaristan’daki Türk Çocuk Edebiyatı’nın gelişimini araştıran Atıf Agün’ün katılımı bir sürpriz oldu; çünkü kendisi edebiyatımızla ilgili bizlere bir çok doyurucu bilgi sundu. Ayrıca Uludağ Üniversitesi’nden sosyolog - yazar Vildane Özkan’ın görüşleri de önemliydi ve dikkat çekti.

Epey uzun süren ve sıcak bir atmosferde gerçekleşen, bu sohbetimize aktif bir şekilde katılanlar arasında Ahmet Emin Atasoy, Yusuf Ahmet Taşkın, Hafize Gün, Mehmet Çavuşoğlu, Adnan Aladağ, Süleyman Özgür, Nazım Tamsöz ve Tuncay Özkan gibi isimler de yer aldı.

***

Bu satırları, belki de, en az on yıl öncesi yazmıştım.
Konu, güncelliğini hala korumakta.
Artık bir gazetemiz ve dergimiz var.
Bir yazarlar derneği veya platform girişimine hiç gidilmedi.
Bu arada, zikrettiğim bazı  isimler rahmetli oldular.
Şimdilerde, bu Mayıs ayının 25'de, yine Bursa'da başka bir şair ve yazarlar gecesi için hazırlıklara başladık...

***

On beş yıl önceki düşüncelerim:

---------------------------------------------

 

BULGARİSTAN TÜRK YAZARLAR VE ŞAİRLER BİRLİĞİ

Evet, bildiniz, ortada henüz peydahlanmış böyle bir oluşum yok, fakat yakın zamanda yazar ve şairlerimizin olumlu bir girişimi toplum hayatımızdaki büyük eksikliği giderebilir.

Bulgaristan'daki Türklerin diğer Balkan ülkelerindeki ve Anadolu'daki soydaşlarından ayrıldığı herhangi bir nokta yok, ama günümüze dek Bulgaristan Türk Edebiyatı'nın tarihi gelişimi çok kapsamlı ve yeterli bir şekilde otoriteler tarafından kaleme alınmamıştır.

Ortak tarihimizin sayfalarını karıştırdığımızda görüyoruz ki, 15. yüzyıldan sonra Bulgaristan'daki bazı yaratıcı ruhlu ve kabiliyetli şahıslar ilk eserlerinle toplumumuzu etkilemeye başarmışlardır.

Bir yüz yıl sonra ise bu topraklar üzerinde yaşayanlara özgü ilk ciddi eserler beliriyor, artık bu topraklara Anadolu'dan gelen bir çok şair ve düşünür de yerleşmiştir.

19.yüzyılın sonlarına doğru, Osmanlı devletinin dağılma sürecine girildiğinde, edebiyatçılarımız da bundan etkilenir ve zarar görür.

Yeni asrın başlarında Bulgaristan'da yayımlanan dergi ve gazete sayısı yüzü aşar. Kitap sayısı henüz bilinmemektedir.

Ya bugün ne kadar gazete, dergi ve kitap çıkmaktadır?

Kaç yazar ve şairimiz vardır? Kimlerdir onlar? Nerelerde yaşamaktadırlar? Bunlar cevabı olmayan sorular...

20.yüzyılda edebiyatımız üç döneme ayrılıyor. Bir de 21. yüzyılı kapsayan dördüncü dönem vardır.

Yazarı, şairi ve edebiyat eseri bol olan bir toplumuz bizler.

Edebiyat ruhun gıdasıdır derler, bundan dolayı günümüzde yeniden edebiyatçılarımızla, onların yapıtlarıyla kucaklaşmalıyız ve yüz yüze gelmeliyiz.

Yazar ve şairlerimiz, bizim toplumun en duyarlı ve entelektüel kesimini oluşturmaktadır.

Artık onların da bir çatı altında toplanma zamanı geldi ve çattı.

Örgütlenme cabası ve öncülük doğal olarak memlekette yaşayanlara kalıyor.

Türkiye'de ve başka devletlerde barınan kalem erbabımız da, bu sürece dahil olacaklarından hiç şüphem yoktur.

Bu konuda dış örneklere baktığımızda, ABD'de "Yazarlar Derneği"(The Author's Guild) ciddi bir örgüt ve sekiz bin üyesi bulunmakta. Bir de "Amerikan Yazarlar Ligi var" ( The Authors League of Amerika).

Bu tür dernekler yaratıcıların toplumdaki yerini belirliyorlar, ifade özgürlüğü, vergi ve buna benzer yasal haklarını izliyor ve savunuyorlar.

Komşu ve soydaş Türkiye'ye gelince, görüyoruz ki, burada "Edebiyatçılar Derneği", "Yazarlar Sendikası" ve "Yazarlar Birliği" gibi kuruluşlar mevcut.

Bunlar ülkenin özgürlük, barış, kültürel gelişim ve dayanışma mücadelesinde üzerlerine düşen görevleri onurlarıyla yerine getiren birer aydınlar ocağına dönüşmüşlerdir.

Amaçları arasında, yaratıcıların emeğini, sermayeye karşı korumak; hukuki, sosyal, kültürel, ekonomik temel hak ve özgürlükleri savunmak ve geliştirmek; gerçek söz ve yazı özgürlüğünün sağlanması, korunması için her türlü mücadeleyi yürütmek, yer almaktadır.

Ajans BG medya grubu, kültürel hayatımızda yeni bir olgu ve gerçektir.

Bizler her zaman yazar ve şairlerimizi desteklemeye devam edeceğiz.

Yayınlarımızda onların eserlerine baş köşeleri ayıracağız.

Bağımsız ve özgür bir şekilde kurulacak olan bir Türk Yazarlar Birliği'ne de öncelikle destek veririz, yardımlarımızı hiç esirgemeyiz.

Umarım ki, kurulma aşamasında bulunan yeni yayın evimiz de kültürel hayatımıza yeni bir soluk getirecektir, onlarca yazar ve şairimizin eserlerini okuyucularıyla daha hızlı bir şekilde buluşturacaktır.

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI