Mümin TOPÇU

Karabulutlar, kum saati ve kısır döngü

Mümin TOPÇU

Zaman ilerledikçe, zalimlerin yok olmasını beklerken, onlar daha fazla güçlenip ağırlığı bizleri pestil gibi ezmekte.
 
Her ne kadar bildiğimiz kum saati, zamanı ve yaşamın kısalığını sembolize etmiş olsa da, artık bütün küm saatlerinden nefret eder oldum, önüme çıkanı kırıp dökmekteyim.
 
Her şey akıp gider, zaman ve su gibi; ama bizim toplumun üzerinde dolaşan karabulutlar nedense hiç dağılmıyor...
 
Sanki, kum saatini ters çeviren esararengiz eller, kuralı koyan ve bizlere dayatan aynı şahıslar ait.
 
Adeta iyilik yanım bütün inancını yitirirken, son çarek olarak kara bulutların mahsuru olan bizlerin imdadına iyilik meleklerinin koşmasını bekliyorum...
 
1972 yılında, bir uçak And Dağları’na düştü ve 16 kişi mahsur kaldı. Ancak, umutlarını kaybetmediler ve sonunda kurtarıldılar.
 
2018 yılında, Tayland’da bir mağarada 12 çocuk ve bir yetişkin mahsur kaldı. Bu kişiler, 18 gün boyunca mağarada mahsur kaldılar ve sonunda kurtarıldılar.
 
2033 yılında, bir grup astronot Mars’a gönderildi. Ancak,Mars’ta mahsur kaldılar. Bu astronotlar, zorlu koşullarda hayatta kalmak için mücadele etmek zorunda kaldılar.
 
Çöken komünizm iletinden sonra, bizler güzel bir gün görmedik, yüzümüz hiç gülmedi, bundan dolayı umutlarımız tükenmekte.
 
İşsiz ve güçsüz bırakıldık, bırakın ikinci sınıf vatandaş olmayı, şimdilerde Avrupa'nın çeşitli bölgelerinde üçüncü sınıf vatandaş olarak barınmaktayız.
 
Sadece gaddara yakışır bir biçimde memleketimizden bile kovulduk, zorbalar derhal evlerimize, bahçelerimize el koydu.
 
Yıllar sonra, baba ocağımıza bin bir zorlukla ulaştığımızda; köyümüze vardığımızda evimizin veya bahçemizin üzerinde artık hiç bir hükmümüzün kalmadığı söyleniyor yüzümüze.
 
Yeniden kısır döngülerle boğuşmaya mecbur bırakılırken, bıyık altından acı acı gülümseyerek, zaten bir ömrün onlarla savaşarak geçtiğini anımsıyoruz...
 
Karabulutlar üzerimize aralıksız çökerken, birkaç ayda bir bizleri kısır seçimlere götürüyorlar.
 
Kimse iki arada neden sıkışıp kaldığımızı, düştüğümüz derin kuyudan nasıl çıkacağımızı sorgulamamakta...
 
Sürekli birlik ve beraberlikten bahsediliyor; ama iki Türkün bir yere gelmesi engellenmekte.
 
Çocuklarımıza kreşlerde hala Rusça dersi bile veriliyor; ama onlara sadece Türkçe dersi mübah değil.
 
Gençlerimiz illaki İspanya'da, İngiltere'de veya Niderland'ta çalışacak, emeklilerimiz sosyalden gönderilen iki tas çorbaya talim edecek...

Yazarın Diğer Yazıları