Mümin TOPÇU

Kaf Dağı'nın rüzgarı pazar günü olumlu müjdeler getirecek mi?

Mümin TOPÇU

 

Geçen yıl, Bulgaristan'da iki seçim sonuçsuz bitince, ancak üçüncü seçimden sonra kıl payı olarak hükümet kurulabilmişti.

"Bizim" parti üçüncü olmasına oldu da, kendilerini yenilikçiler olarak tanımlayanlar tarafından statükocu ilan edildildiler ve kurulan dört partili koalisyon hükümetine dahil edilmediler.

Güya komünistler de jivkovistti (pardon, sosyalistler yani); ama yeni koalisyon hükümetine girdiler.

Bu şekilde bizlere bir daha ikinci sınıf vatandaş olduğumuz hatırlatıldı.

Gerçi "yeni demokrasi döneminde" sosyalistlerden daha fazla iktidar ortaklığı yaptık ve ön sıralarımızda bir sürü rezil rüsva olmuş Bulgar asıllı oligark barındırdık ve besledik. İllaki, en sonunda bunun hesabı bizden sorulacaktır. Zaten eski KGB'nin uzun vadeli stratejisine göre, her zaman ülkedeki Türklerin suçlu ilan edilmesi için kırmızı bahane dostyaları hazır tutulmakta...

Karadayı, iddialı "Devletçiliği yeniden başlatacağız" (Restart na dırjavnosta) şiarı yazılmış otobüsüyle ülkeyi 2 ay boyunca paldur küldür dolaşmıştı; fakat şimdi görüyoruz ki devlet ve hükümet katında esamesi bile hiç okunmuyor.

Yeni mecliste 35 koltuk kazanılmasına rağmen, her gün kürsüye çıkıp söz almamıza rağmen, fazla bizi takan olmuyor.

Hatta, İçişleri Bakanlığı'na yönlendirdiğimiz bir soruyu beş on keredir hatırlatmamıza rağmen, kimse dönüp kara kaşlarımıza bile bakmıyor.

Bu arada Kırcaali Valiliği'nde 20 yıla yakındır 2 vali yardımcısı kadrosu bulunuyordu. Vali olarak her zaman Bulgar asıllı birisi tayin edilirken ( Sanki ülkede böyle bir yazılı anayasal kural var?), yardımcıları da genelde bir Türk ve Pomak olurdu; fakat nedense son seçimlerden sonra vali yardımcılarının sayısı bire düşürüldü...

Slavi'nin partisinden bir dazlak kafanın bozuk sesi ise bizlere kadar ulaştı:

" Stiga s tezi Tursi, be!" ( " Yeter buTürklerle, be!" )

Şimdilik bir belirsizliğe itildik ve tıkanmış durumdayız.

Delyan, en ön koltukta oturmaya devam ediyor.

Karadayı konuşuyor; fakat bir türlü fındık kabuğunu doldurduğu yok.

Drındarlı ise kayboldu gitti, adeta ismi var, cismi yok...

Dernekçilik safsatalarından sonra, göçmen camiası da kendini bayağı öksüz ve yalnız hissetmekte.

Kadınlar günü vesilesiyle bacılarımız, kendilerini eğlence salonlarında buldu ve doya doya göbek attıp "ramo ramoyı" kıvırdılar...

Erkek tayfası ise bugünlerde kara kara düşünmekte ve sabırsızlıkla pazar günü Bursa'daki dernek kurultayının sonucunu beklemekte.

Ben de Kaf Dağı'nın arkasında gizlenen rüzgarlardan olumlu ve müjdeli haberler beklemekteyim.

Kafam karışık ve bilinmezlerle dopdolu...

Yazarın Diğer Yazıları