Herifler yıllardır vabank oynuyorlar - Mümin TOPÇU

Herifler yıllardır vabank oynuyorlar


Herhalde hatırlıyorsunuzdur, 1981 yılı yapımı şahane bir Polonya filmi vardı - Vabank...

1930'lu yılların olaylarını canlandırıyordu. Trompet çalan; fakat aynı zamanda usta bir hırsız olan Kvinto, ekibini toplayarak soyulamaz denen bir bankayı soymaya girişmesinin hikâyesi. Bu film çıktığı yıllarda, bol kanlı ve erotik sahneleri yüzünden sansürlenmişti...

Eğer sadece popüler vabank sözcüğüne odaklanmış olursak, kendisi geniş anlamlıdır; fakat ben "herhangi bir kanıya, yargıya varmak," "söylemek, söz söylemek" ve "yeltenmek" anlamlarını seçiyorum; çünkü bu sefer şahsi kanı ve yargımdan ziyade; söz söyleme hakkını kullanmayan bir seçmen kitlesinden ve derin Sofya'nın aynı bu kitleyi idare etme heveslerinin son bulmaması göstergesini işaret ediyorum.

Bakıyorum da her yerde toplu yemek davetiyeleri, otobüs biletleri, çeşitli ikramlar ve bilumum eşantiyonlar havada uçuşmasına rağmen, sadece 14 gün sonra yapılacak olan 2 Ekim seçimleri için herhangi bir sıcak ve yoğun atmosfer henüz oluşmadı. Bu gidişatla oluşmayacaktır; çünkü bizim insanımız daha fazla beleş otobüs biletinden veya toplu yemek sofrasından heyecanlanmakta.

Bütün trajedimiz de buradan kaynaklanmıyor mu?

Artık oylar ve seçmen, sanki bir nevi otomatiğe bağlanarak adeta robotlaştı.

Ruhsuz ve heyecansız, bu seçmen kitlesi, "karanlık odaya" girdiğinde, kendi şahsi görüşü ve inancı doğrultusunda oy vermekte fazla direnmiyor ve bütün içgüdülerini bertaraf ederek, sadece sokakta kulağına iletilen genel fısıltıya göre, sadece elini ve kolu otomatikman hareket ettirmekle yetiniyor; çünkü beyin kısmı çoktan ve tamamen uyuşturulmuş...

Kendi beynini ve şuurunu kullanmayan seçmen, oyunu kime vereceğini asla düşünmez.

Aslında ortalıkta bazı isimlerin dolaşmasına rağmen, gerçek manada bir parti lideri ve ideolojisini göremiyoruz, madem ki, perde arkasından gizlice ülkeyi yönetenler, kimlerin milletvekili olacağını, hangi siyasi partilerin meclise gireceğini tayin etmeye devam ediyor...

Şimdi bütün buna demokratik bir seçim süreci mi diyebiliriz?

Güya milletvekili seçimi gerçekleştireceğiz; fakat seçilecek olanları bizzat ülke bazında kök salmış, oligarkları ve mafyayı yönetenler belirliyorlar.

Kan emici oligarsiyi ve mafyayı avucunun içinde tutan bir otokratik siyasi rejimden ne gibi beklentilerimiz olabilir?

Güya biz bir numaraymışız! Güldürmeyin insanı!

Adamlar bizi resmen statüko sıralamasında bir numaraya oturtmuşlar ve kimse bizimle iktidar olmak istemiyor. Asıl acı gerçek budur, bu alnımıza sürülen siyah lekeden biz nasıl kurtuluruz?

Şimdi, bizler asıl bu durumun üzerine kafa yoralım ve bundan çıkış yolları arayalım.

Bu duruma neden ve nasıl düşürüldük?

Ülkedeki Türk toplumu, bunca yıldır resmen aldatıldı ve oyuna getirildi. Aldatılmaya ve kandırılmaya da devam ediliyoruz...

Bir yandan Bulgaristan'daki Türk varlığının yaşatılması için oy vermek için didinmekteyiz; ama diğer yandan karşımıza Delyan veya Danço Mentata çıkıyor. Ya da ilk seçimden sonra, karşımıza Bulgarlaştırılmış bir Türk asıllı kardeşimizi dikiyorlar ve kendisi bize teşekkür nutku çekmekten bile geri kalmıyor...

Bütün bu çirkin oyunları ve uzun vadeli stratejileri tecrübeli "senaristler" yazıyor. 

Herifler yıllardır vabank oynuyorlar.

Bize ise "karanlık odaya" girip otomatikman bir numaraya oyumuzu vermek kalıyor...

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
28Mar

Ah zalim Solingen, ah!

25Mar
09Mar
05Mar
01Mar