Mümin TOPÇU

Birileri temiz parti arayışında, diğerleri yersiz kavga peşinde...

Mümin TOPÇU

Hafta sonu, iki olay dikkatimi çekti.

Birisi, tamamen demokrat düşünce ve kaygıya sahip bir grup Kırcaalili Türk asıllı kardeşimizin hazırlayıp halka sundukları açık mektup.

Bir de dünkü gün gerçekleşen BGF kongresi.

Bu etkinliklerin ortak noktası, ikisinin de camiamızı yakından ilgilendirmesidir; çünkü bunların sonucunda etkilenmememiz mümkün olmayacaktır ve yakın zamanda bazı acı gerçekler mutlaka  su yüzüne çıkacaktır.

Kırcaali kökenli platform, "Demokrasiyi koruyalım" ( Да защитим демокрацията) adı altında hareket ediyor ve sıradan vatandaş grubunu temsil ediyor, kendileri toplumun bütün etnoslarına seslenirken, herkesi ülkede derin bir şekilde yuvalanmış olan statüko ve oligarsiye karşı topyekun ve barışçıl bir mücadeleye davet ediyorlar.

Şimdilik, bu demokrasi havarileri sekiz kişiler; ama gerektiğinde yüzbinleri aşabiliriz diyorlar.

Hepsini tanıyorum ve kendileri uzun yıllardır yerel siyasetin içindeydiler. En son DOST partisinin bünyesinde faaliyet gösteriyorlardı; fakat şimdilerde parti merkezi suskunluğunu korurken, bu arkadaşlar bazı endişelerini ve kaygılarını dile getirmekten hiç çekinmiyorlar.

Bilindiği gibi, Bulgaristan'daki Türkler, siyasi alanda birleşemiyorlar. Bunun bir çok sebebi var ve her vatandaşın sesi mutlaka duyulması gerek.

Şimdilik, bazı çevreler sadece başkent Sofya'daki parti merkezine ve milletvekili grubuna kulak veriliyor ve onlar kaale alınıyor; fakat aynı zamanda neredeyse toplumun yarısı göz ardı edilmekte ve yok sayılmakta...

Yıllar boyu, bütün Bulgaristan toplumunda öyle bir önyargı oluşmuş ki, sanki bütün Türkler aynı partiye oy veriyorlar. Bu gerçek dışı durumdan ötürü, şimdilerde her neredeyse diğer siyasi partiler "Türk reyonlarından" uzak durmayı tercih ediyorlar.

Bir anlık, bundan daha iyisi ne olsun düşüncesine kapılabiliriz; ama söz konusu Türk partisi, diğerleri tarafından çoktan statüko partisi olarak ilan edildi ve kimse bizlerle koalisyona girmeye yanaşmıyor.

Şimdilik kısır bir siyaset döngüsü devam etmekte ve peş peşe gelen seçimler hiç de hayra alamet değiller...

Bizim Kırcaalili demokratlar, önümüzdeki seçimlerde kime oy vereceklerine henüz karar vermiş değiller. En son alacakları kararı bir basın açıklamasıyla duyuracaklarmış.

Aynısı on binlerce başka Türk asıllı seçmen için de geçerli. Türkiye'deki göçmenler de henüz 13 bin dilekçe vermişler. Umarız bu sayı biraz daha yükselir...

Bütün Türk seçmenlerin oylarını mevcut bir Türk partisinin kazanamaması bir hayli düşündürücü...

***

Bal-Göç Derneği'nin sıkıntılı kongresinden sonra biraz rahatlamıştık, şimdi de BGF'de sular durulmayacak gibi gözüküyor.

Dünkü kongreden sonra Bal-Göç, federasyon yönetimine sunduğu üye aday listesini geri çekti; çünkü bizim Dr. Gürçay Cem'in, gece yarısı yaptığı ilk yoruma göre, federasyon Bal-Göç'ün önerdiği listeyi dizayn etmeye kalkışıyor...

Bir sözle Bursa dışından gelenler, Bal-Göç'ü direkt "bypass" etmeye kalkıştılar. Bu operasyonun ne kadar başarılı veya başarısız olacağını ileride hep beraber göreceğiz.

Bizzat Bal-Göç'un kurduğu bir federasyon bir nevi abesle iştigal edilmiş durumda.

Bu durumu herkes, bağa girmiş birinin bağcıyı dövmesi ve ben buraya üzüm yemek için gelmiştim diyerek yalan söylemesi olarak algılamakta.

Şimdi bu duruma karşı, Bal-Göç'ün yapacağı karşı hamle gerçekten merak konusu oluyor...

Bu nahoş duruma hangi sebepten dolayı gelindi?

BGF yönetiminde yer alanlar, yıllardır birer CHP sempatizanı olarak görüntü vermekteydiler. Bu partimizin bütün etkinliklerinde kendilerini ön saflarda görmekteyiz.

Aynısı ise Bal-Göç yönetimi için şimdilik söz konusu olamaz, kendileri şimdilik daha ılımlı ve siyaset üstü bir duruş sergilemekteler. Temennimiz, kesin böyle de devam etmeli...

BGF kongresinde küçük bir ayrıntı gözlerden kaçmadı. Yabancı bir devletin Bursa'daki temsilcisi, protokolün ilk sırasına kadar gidip, bir federasyon yetkilisinin kulağına bir şeyler fısıldamasını, şahsen ben çok yadırgadım ve manidar buldum.

Yoksa, bunu Bal-Göç'e karşı kazanılan bir zaferin nümayişi ve güç gösterisi olarak mı kabul edelim.

Son yıllarda bazı göçmen derneklerinin siyasete bulaşması neticesinde, ne gibi olumsuzluklar cereyan ettiğini hepimiz görmekteyiz.

Bundan dolayı artık bir karar almalıyız. Derneklerimiz, ya siyasi partilerin birer kolu gibi çalışsınlar, ya da tüzüklerine tamamen uyarak gerçek birer göçmen derneği olarak kalsınlar...

Yazarın Diğer Yazıları