Çakallar üzerimize çullanırken...
Mümin TOPÇU
***
Çeyrek asır boyunca;
- ne Türk kimliğimiz resmiyet kazandı,
- ne mağduriyetimiz giderildi,
- ne dayakçı takımı cezasını buldu,
- ne gızanlar ana dilini öğrendi,
- ne vakıf mallarımız iade edildi,
- ne 92’mağdurları emekli oldu,
- ne vizeler, harçlar kalktı,
- ne evraktaki gavurluğumuz silindi...
-
-
-
Nerede bir Türk boy gösterdiyse, kim özgürlük istediyse,
derhal çakallar üzerine çullandı...
***
Ana vatana yerleşeli artık otuz kusur yıl dolacak.
Allah'a şükürler olsun, halimiz vaktimiz yerinde.
Bazılarımız çifte vatandaşız, çifte emekli maaşları kaptık...
Hatta, hala çifte isimlerle boy göstermekteyiz.
Hem Türk, hem de Bulgarız...
İşte bu da tam bir rezillik ve fiyasko!
Bizler, Türkiye'ye neden gelmiştik?
Çoktan unuttuk, братчет !
***
Poposunun üzerine oturtularak, son tangosu hüsranla biten
Drındar tilkisinden ses var.
Belli ki, “Oktay sendromunu" nihayet üzerinden atabilmiş
ve fare deliğinden, başını dışarı çıkararak havayı koklamak niyeti...
Neon ışıkları altındaki o şaşalı eski zamanları özlemiş olabilir.
Herhalde yine gece bardaklarında,
genç bacılarımızı dayaktan yere sererek, onları şoförü eşliğinde,
çırılçıplak baba evlerine gönderebileceğini zannetmekte.
Güya, siyasete geri dönecekmiş!
Hangi siyasete diye adama sormazlar mı?
Bence, blöf yaparak, kaçacak yeni ve güvenilir bir delik aramakta.
Hatta, yeni jeopolitik gerçeklere dem vurmakta.
Sanki Andopov ve Jivkov’un, bu rezil hafiyesine kalmış
dünya düzeninin yeniden inşası...