
Eğer karşıt görüşteysen, yandın anam
Mümin TOPÇU
Şimdilerde bizim dağda mor zambaklar açmıştır, her tarafı çitlembik kokusu sarmıştır.
Tam 36 yıldır, her Mayıs ayının gelişiyle türkülerle coşar gönüllerimiz, içimizde tarifi zor, dalga dalga bir sımsıcak özgürlük hissi yayılır…
1989 yılında, topyekun birlik ve beraberlik içinde hareket etmiştik.
Hala hafızamdan silinmedi, ertesi yıl bizim dağın insanı, Killi'ye toplanmıştı.
Kimse tıka basa otobüslere doldurulmamıştı, bu asla bir siyasi rant organizasyonu değildi.
Henüz beyaz şapkalarla damgalama modası çıkmamıştı...
Yüzbinler, demokrasiye inanıp akın akın koşup gelmişlerdi.
( Merak edenler, Nahit Doğu'nun internette dolaşan videosunu izleyebilirler…)
Anlaşılan, 1990 yılındaki Killi kenetlenmesi, bir takım şer odaklarını tedirgin edip fena korkutmuştu.
Akabindeki bütün siyasal ve toplumsal gelişmeler, yeniden sıkı bir kontrol altına alındı.
Bizler, yasal hakları kısıtlanmış olan kısıtlılar, daha uzun yıllar, Rusların ve Bulgarların vesayet kurumları altında eziyet çekmeye devam edecektik.
Olayın ciddiyetini ve vehametini anlamak istemeyenler ise günümüze dek sözde “Türk siyasetçilerden” bahsetmeye devam etmekte.
Gelinen nokta apaçık ortada sırıtmakta.
Bir bakıyorsun, güya aidiyeti Türklere ait siyasi oluşumların arkasında Türkler durmuyor.
Hiç bir işe yaramayan minik minik “Türk particikleri” kuruluyor, sivil toplum kuruluşlarına “rağbet edilmiyor…”
Devlet içinde bocalamalar devam etmekte. Ülke, NATO ve Avrupa Birliği'ne tam üye olmasına rağmen, birçok resmi kurumda Rusların hegemonisi ve baskısı devam ettiğini görebilmekteyiz.
Bulgaristan, perde arkasından, yasa dışı ve basiretsiz bir şekilde yönetilmeye devam edilmekte.
Eskiden, komünist rejim, birkaç Türkün bir araya gelmesini hazmedemiyordu, şimdilerde, güya yasakçı zihniyet “ortadan kalktı” ama bir “Türk partisine” bile tahammül edemeyenler, bu göstermelik oluşumu içinden dinamitleyerek parçacıklara bölmeye devam ediyorlar.
Bugünlerde birileri Türk toplumunun aklı ve hafızası ile adeta dalga geçmekte.
Bir kez daha hepimiz küçük düşürülerek, gönüllerimiz incitilmekte.
Güya bazı belediye başkanları, bir gecede siyasi saf değiştirmişler ve akabinde bütün ilçe sakinleri de kendilerine destek vermiş.
Bu parçalanma ve bölünme ile hiç bir yere varılmayacağı ilk baştan belli oldu.
Yeniden Mayıs kutlamalarına dönersek, dünkü gün, Maşkılı'da sadece Delyan'cılar eğlendiler, Doğan'cılara aralarında yer yoktu; Mestanlı, Delyan'cılara yasak bölge; 19 Mayıs'ta, Cebel'de Delyan'cılar hakim olacak; Eğridere festivali, zaten Doğan'cılara ait.
Bu gidişata bakılırsa, herhalde Seyit Baba Panayırı'nda artık kıspetler giyilecek ve güreş tutulacaktır…
Bir sözle, eğer karşıt görüş sahibiysen, bir şehit mezarına iki karanfil koymana bile izin verilmemekte.
Gelinen son nokta, işte bundan ibarettir.
İç acıtıcı ve ibretlik bir durum!
1990 yılında, Kara Tarla eteklerinde yüzbinler toplanmıştı, bugün ise karanlık ve sahipsiz sokaklarda, birileri diğerlerini sopayla kovalamakta…