Mümin TOPÇU

Mümin Gençoğlu' nun askeri olabilmek...

Mümin TOPÇU

Bu sabah tarihi Emirsultan'ın buğulu atmosferine kapılıp gittim.

Koskoca çam ağaçlarının yeşil dalları gölgesinde yatan binlerce vatan evladı.

Hele, bu beyaz mermer sütunlerin altında uyuyanların çoğunun göçmen asıllı olduğunu anımsadıkça, derin bir acı ve keder, ister istemez insanın içini burkmakta.

Otuz bir yıldır, aynı bu tarihte, mezarlığın orta kısmında oluşan kalabalık, camiamızın unutulmaz büyüğü ve erişilmez lideri, rahmetli Mümin Gençoğlu'nun aziz hatırası ve yüce davası adına toplanmakta.

Emirsultan mezarlığı, bugün de dopdoluydu.

Devlet erkanı, siyasetçiler, STK temsilcileri, her kesimden tanıdık yüzler gördüm. Hepsinin yüz hatlarını ve davranışlarını inceledim, onların simalarını ilk göçmen kuruluşlarımızın bayraktarları ile karşılaştırdım ve kıyasladım durdum...

Biraz yüksek bir yerden kalabalığı seyrederken, beynimde zonklayan derin düşünceler, sanki beni rahmetli Mümin Gençoğlu'nun huzuruna götürdüler ve orada sorgulayıp durdular.

Zamanında, Mümin Gençoğlu'nun yaktığı dava meşalesi, günümüzde de önümüzü yeterince aydınlatıyor mu? Saklandığımız siyah gözlüklerin ardında ne gibi ince hesaplar peşindeyiz?

Burada bahsettiğim meşalenin gücü, şimdilerde toplumsal gönlümüzü ferah tutuyor mu?

Bizler neden gerçek anlamda birer Mümin Gençoğlu askeri olamıyoruz?

Keşke, Mümin Gençoğlu'nun kabri başını boy boy çelenklerle donatacağımıza ve büyük büyük laflar edeceğimize, merhum liderimizin bizlere emanet ettiği toplumun adına ne gibi kazanımlar sağladığımızı anlatabilsek.Hesap verebilsek, sorumluluk taşıyabilsek...

Göçmenlerin çözüm bekleyen sorunları mı bitti? Kesinlikle hayır!

Memleketteki kardeşlerimiz huzur ve refah içinde mi yaşıyor? Kesinlikle hayır!

Bugün, genç nesillerimize en azından güzelim ana dilimizi bile öğretmeyi beceremiyoruz.

 Ülkede, Türkçe öğrenimin sözde yasak olmadığı bir devirde, bizler en temel bir sorunumuzu bile çözmektez aciz duruma düşmekteyiz.

 Sevgili Mümin Gençoğlu, eğer yaşamış olsaydı, kendi aralarında bile sulh sağlayamayan bazı STK yöneticilerine yüz gösterir miydi? Hiç sanmam!

Merhum büyüğümüz, hak ve özgürlüklerimiz adına bir adım bile atmadığımızı görünce, bizlere nasıl bir not verirdi? Bunu hiç düşünen var mı?

Bunca arkaik ve karamsar düşüncenin ardından, kendimi nasıl rahatlatabilirim?

Evet, Emirsultan Mezarlığı, merhum Mümin Gençoğlu'nun kabri önü, bizim toplumsal liderlerimizin barışma ve kaynaşma yeri olmalı.

Madem ki, Mümin Gençoğlu ve dava arkadaşlarının çizdiği yol haritasını benimsiyor ve kabulleniyoruz, o zaman bu yoldan hiç sapmadan ilerlemeliyiz...

Türkçesiz olmuyor, kardeşim!

Yazarın Diğer Yazıları