Bal-Göç kongresi mazide kaldı ve herkes geniş bir nefes aldı - Mümin TOPÇU

Bal-Göç kongresi mazide kaldı ve herkes geniş bir nefes aldı


Nihayet Bal-Göç kongresi mazide kaldı ve herkes geniş bir nefes aldı.

Final, üç başkan adayın kürsüde el ele tutuşup, kollarını havaya birlikte kaldırmasıyla ve Prof. Dr. Emin Balkan sempatizanlarının topyekun Onuncu Marşı söylemesiyle noktalanmış oldu...

Kongre süreci bir hayli uzatmalı ve sancılıydı, upuzun birkaç yıl sürdü diyebiliriz. Üç ayrı başkan adayının yarışı, akabinde bir hayli anlamsız tartışmalar yarattı, hatta boşu boşuna mahkeme kapıları bile aşındırıldı...

Aynı bu süreçte, bazı satılmış ve rezil medya mensuplarını tanımış olduk.

Güzide derneğimize nice çamur atıldı, nice mesnetsiz yıpratmalara maruz kaldı.

Şimdi dernekle ilgili, bütün olup biten olumsuzlukları analiz etmek hiç de kolay değil. Kongreden sonra, en yakın tarihte, bunu asıl dernek üyeleri ve yeni seçilen yönetim yapmalı.

Bir tek bu şekilde derneğin önünde yeni ufuklar açılır...

Kongre önceki sancılı süreci, belki de, bizler en yakından takip edenlerdeniz. Her zaman birinci elden ve dernek mutfağından bütün gelişmeleri öğrendik ve okuyucularımıza aktardık.

Bursa medyaları, Bal-Göç'ü büyük zan altında bıraktılar, onurunu rencide ettiler, gururunu zedelediler...

Kimse gidip kaynağındaki gerçekleri öğrenmedi ve yazmayı zahmet etmedi. Burada güdülen tek maksat, mevcut geçici yönetimi tenkit edip zan altında bırakmaktık.

Üç adaydan ikisi medya aracılığı ile çok tutarsız algı operasyonlarına kalkıştı ve sonuçta doğal oalrak kaybeden taraf kendileri oldular.

Bizim insanımız yalana dolana hiç gelmez, kimse onu küçümsemeye kalkışmasın, saflığına da dem vurmasın.

Muhacir milleti uyanıktır ve sokak ağzı dolduruşlarına karnı toktur.

Geçenlerde bir Bursa medyasında okudum, çapsızın teki bizim Bal-Göç'ü kıytırık ve uyduruk bir yerel dernekten daha küçük görmeye kalkışmıştı.

Dayanamadım ve hemen telefona sarıldım, be mübarek, sen kim oluyorsun da göçmenlere dil uzatabiliyorsun?

Her neredeyse, Bursa'nın yarısı Bulgaristan'dan gelen vatandaşlardan ibaret. Bunu asla unutmamalısın...

Bizim aramızda birlik ve beraberlik olsa, değil Bursa'yı, Türkiye'yi bile yönetiriz.

Bundan hiç bir kimsenin bir kuşkusu olmasın!

Aslında, ben asıl bizim aramıza nifak tohumları sokanlardan kuşkulanıyorum.

Zaten bunların kimler olduğunu öğrenmekten ibarettir bütün cabam.

Sanmayın ki, Bal-Göç'ü yıpratma sürecinin arkasında bazı gizli güç odakları bulunmuyor.

Şimdilik ben onları çözemedim; ama artık soğuk havanın hangi taraftan estiğini tahmin edebiliyorum...

Birileri üzerimize sanki gerçek bir öcü saldı ve bizleri ezip korkutmaya kalkıştı.

Bizler hiç bir işe yaramayan bir toplumun temsilcileri değiliz ki! Gücümüzü ve yerimizi iyi biliriz.

Nüfuzlu yerlerde yer edinmemize karşın, lütfen, bizlerden hep kenarda kalmayı yeğlememizi beklemeyiniz...

İllaki, bu konulara da açıklık getireceğiz; ama şimdi yeniden kongremize dönelim.

Bal-Göç'te Yenilik ve Değişim Hareketi'nin büyük umutları ve vaatleri vardı; fakat kongrede anlaşıldı ki, arkalarında ortalama sadece 273 delege durmakta.

Sanırım, bu sonuç başkanlık sınavı için geçersiz sayılır...

Emin Balkan, tek başına 623 oy kazandı. Bu rakam da yüksek değil; ama başkanlık koltuğuna oturması için yeterli oldu. Diğer iki aday toplamda 546'da kaldılar...

Bal-Göç'te Yenilik ve Değişim Hareketi sorguluyordu:

"Derneğimizi güç odaklarının ve vesayetin elinde oyuncak haline getirmeyi kabul eden ve derneği uçuruma sürükleyen o malum zihniyete karşı birleşildi."

İlk başta ben de kendileriyle hemfikirim, güç odaklarından ben de kuşkulanıyorum; ama burada kimler vesayetin elinde oyuncağa dönüşmekte?

Derneğimizi, kimler uçuruma sürüklüyor, bir de o malum zihniyetliler kimler oluyor?

Bunlar, 3-4 yıl boyunca, eski yönetim kurulunda faaliyetlerini sizsiz devam eden üye arkadaşlarınız olabilir mi? Kendilerini bırakıp başka sahillerde keyif çattınız...

Hiç sanmam; çünkü başkanlık yarışında iki yeni platfomu ortaya koyanlar, yönetim kurulu üyeliğinden ilk istifa edenler değil midir?

Görevden kaçıp, yönetime muhalefet edeceksin, sonra da "hep birlikte yeniden" diyeceksin...

Diğer bir başkan adayı ve arkadaşları ise uzun zaman istifa etmeden yönetim kurulu toplantılarını boykot ettiler, bir nevi dernek işlevini yavaşlattılar ve zarar verdiler.

Yenilik ve değişim, herhalde bu şekilde olmaz!

Arkadaşlar, bir de adaletsizliğe ve hileye uğradıklarını belirtiyorlardı. Açıkça anlatınız bu konuları, varsa böyle durumlar, herkes öğrensin...

Bir çok mesnetsiz mağdur edebiyatı yapıldı; ama kongre delegesine, bu tür lakırdılar pek inandırıcı gelmedi ve seçim sonuçları ortada.

İki yeni hareketin girişimleri,

ayrıca dernek üzerinde nüfus kurmaya çalışan DPS faktörü,

bir de Kurucu Başkan Mümin Gençoğlu'nun dava arkadaşları,

bir şekilde Emin Balkan'nın önünü kesmeye çalıştılar...

Bir çok göçmen kardeşimiz, şimdilerde Emin Balkan'ın ikinci başkanlık adaylığını sorgulamakta. 

Yeni Bal-Göç Başkanına, bu adaylık teklifi, vaktinde bizzat dernek ileri gelenleri tarafından götürüldü ve tek aday üzerinde anlaşma sağlandı. Bir sözle, kendi inisiyatifi değildir. Gerçi, kendisinin de adaylığını koymasına bir neden olamazdı...

Kongre süreci esnasında, bütün  duyduklarımızı ve gördüklerimizi fazla kurcalamadık. Adaylarımıza zarar vermek istemedik.

Üç adayımız da çeşitli medya platformlarında defalarca söz hakkı kullandı.

Adaylardan birisi bir propaganda toplantısında şöyle bir gelişi güzel cümle sarf etmişti:

" Birisi hariç, yöre derneklerimiz de bizi destekliyor!"

Sürüdeki tek siyah koyun Cebel Derneği olduğuna göre, demek ki, gazetemizin köşe yazarı da olan Op. Dr. Gürçay Cem, bu süreçte tek başına bütün yöre derneklerini mağlup etti ve destek verdiği Emin Balkan'ı Bal-Göç Başkanı yaptı. Acayip ve çok düşündürücü bir durum.

Bir sözle, şimdi başkanın fendi efendileri mi yendi?

YAZIYI PAYLAŞ!