Naim'i ebediyete uğurlayalı neredeyse iki yıl dolacak.

Vakitsiz ve üzgün gitti. Son yıllarında bir çok vefasızlık gördü, hatta, kendi kasabası olan Mestanlı'nın bazı yöneticileri tarafından hakarete uğradı, yüzüne karşı bariz küfürler edildi.  Belli ki, vefasız insan, gönlü fakir olandır...

Birkaç gün sonra, Naim'e karşı vefalı ve vefasız davrananlar Mestanlı'ya koşacak, çünkü şampiyonun bir anıtı açılacak. Son yıllarda Türkiye'nin dört bir köşesinde de onun anıtları ve heykelleri açıldı ama bu törenlere kalabalık yığınlar hiç uğramadı, ne de parti başkanları otobüs dolusu insanlar götürdü.

Kılıçdaroğlu ve Akşener bile Mestanlı'ya gideceklerine beyanatlar verdiler. Sözünü ettiğim belediye meclis başkanı da, herhalde, protokolün ön sırasında olacaktır.

Bir yandan seviniyorum, Naim, vefatından sonra bile gönülden gönüle köprüler kurmaya devam ediyor. Ben de vefasız insanları bile hoş görmek için bocalıyorum...

Diğer yandan ise üzülüyorum, çünkü Kılıçdaroğlu ve Akşener'in Mestanlı'da görünmeleri için ısrar edenler, bunu kendi şahsi siyasi istikballeri için yapıyorlar.

Geçen gün de yazdım, eğer, Naim yaşamış olsaydı, bugün ne o anıt açılırdı, ne de şampiyonumuz Mestanlı'ya davet edilirdi, çünkü Jivkov'izm zihniyeti hala bu küçük kasabada hakim ve bir şekilde yaşatılıyor. Naim ise, aynı bu hegemonya ile mücadelesine, ülkesinden kaçışıyla başladı ve son yıllarına kadar devam etti.

Naim, DOST partisinin kurucu üyesidir. İşte bundan Mestanlı'nın benmerkezcileri, kin tutanları ve kusur arayanları, iktidarlarını güçlendirmek için dün tükürdüklerini bugün yalayan fırıldak konumundadırlar...

Mümin TOPÇU