NAL DEYİP MIH DEMEMEK

Ah, şu 'bölücü' Türkler yok mu! Hani azınlık statüsü istiyorlar ya. Yarın ki gün, bunlar cidden DPS'nin kapanmasını da talep edebilirler. O şatafatlı sarayların kapısına da dayanabilir bunlar. Vakıf mallarımızı kimlerin çarçur ettiğinin hesabını da sorabilirler. Kırcaali'deki Medrese'yi Türk lisesi yapabilirler. Hiç olacak iş mi bütün bunlar?

PAYLAŞ
Misyon Gazetesi -

20 satır ölçüt...

NAL DEYİP MIH DEMEMEK

Baharın patlamasıyla, memleketin çeşitli yörelerinde toplu mevlitler, kurbanlar, mayeler ve ayinler başladı.

Çok ilginçtir ki, bunların çoğu, Türklerin bu topraklara ilk ayak bastığı yıllardan beri hiç kesintisiz, sezonların belirli tarihlerinde her yıl aynı mevkilerde tertiplenmekte.

Genelde, çevre kasaba ve köylerden gelen konuklarla, bu dini merasimler bir hayli kalabalık topluyor.

Eski dikta rejimi, bu tür kemikleşmiş geleneklerimizi engellemek için elinden geleni arkasına bırakmıyordu, şimdilerde ise hele, komünist rejimin uzantıları olan DPS militanları, çok patavatsız ve süratli  bir şekilde bu törenlere siyaseti sokuyorlar. Vatandaşımız rahatlık ve huşu içinde ne duasını eda edebiliyor, ne de huzur buluyor.

Başmüftülük ve diğer resmi merciler, dini kutlama ve ibadetlerde görünen bu siyaset rezilliğine acilen ve derhal son vermeli.

Bugün de aynı çirkin manzaralara tanıklık ettik. Kırcaali bölgesindeki Alevi kardeşlerimizin bir mayesi yarıda kesildi ve alanı ulusal ve yerel çaptaki DPS liderleri doldurdu.

Neymiş efendim, Hasan Aziz muhtar siyasi nutuk çekecekmiş. Belli ki, artık başka türlü kalabalık insan yığınlarına hitap etme fırsatı yakalayamıyor. Ama bir dini ve töresel merasim, siyasi şova ve mitinge asla dönüştürülmemeli...

"Müslüman kardeşlerim!" diye söze giren muhtar, nedense bir takım ayrılmalardan ve bölücülerden bahsetmeyi de ihmal etmiyor. Sanki birileri tank ve tüfekle dağ başına çıkmış...

Şimdi birazcık sadede gelelim. Müslümanlıktan ve Türklükten bahsetmektesiniz. Ama açılan Ulusal Azınlık Statüsü için açılan imza kampanyasının daha ilk gününde, buna karşı çıktığınızı beyan ettiniz. Bu nasıl bir tezat ve kepazeliktir?

Varsayalım ki, Meclise kadar dayandı, bu toplanan imzaların görüşülmesi, demek ki, sizin milletvekilleriniz o zaman da toplu halde salon dışına çıkıp, patronunuz Peevski'nin lafkasına kahve ve sigara içmeye gidecekler...

Bir de bu işin Brüksel ve Strasbourg ayağı var. Başkent Sofya'daki godomanların atılmış imzaları bulunmakta...

Bakıyorum da, şimdiden egolarınız ve enseleriniz bayağı kabarmış. Günün birinde, bizim haklı davamızı, bütün Avrupa Birliği görebilir ve tanıyabilir ama sizler "nal deyip mıh dememeye" devam edeceksinizdir.

Ama işte o zaman sizin için çok geç olacaktır. Zaten Peevski'nin lafkaları da çoktan iflas durumuna düşmüş olacaklardır.

Ah, şu "bölücü" Türkler yok mu!

Hani azınlık statüsü istiyorlar ya.

Yarın ki gün, bunlar cidden DPS'nin kapanmasını da talep edebilirler.

O şatafatlı sarayların kapısına da dayanabilir bunlar.

Vakıf mallarımızı kimlerin çarçur ettiğinin hesabını da sorabilirler.

Kırcaali'deki Medrese'yi Türk lisesi yapabilirler.

Hiç olacak iş mi bütün bunlar?

Tamam, bölünmeyelim, ayrışmadan uzak duralım. Hep beraber hareket edelim. Ama DPS'nin zan altındaki siyasi liderlerini ve haksız yere zenginleşmiş bütün hırsız tayfasını ne yapalım?

Var mı, bu cesaret sizlerde? Partinizin saflarını temizlemeyi becerebilecek misiniz?

Asla bunu yapamazsınız!!!

Mümin TOPÇU

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN