Kesinlikle Şumnu'ya geri dönmeyeceklerini belirtiyorlar...

*** Yıllar acımasızca ve hızlı geçti. Benim evlatlarım diye andığım kızlarımın çocukları, gurbet koşullarında, artık okul çağına geldiler. Bazıları ana dillerini yarım yamalak öğrendiler, bazıları ise tamamen hiç bir zaman öğrenemeyecekler. Onlar artık sadece yaşadıkları devletin dilini bilecekler. Yabancı ulusların kültürlerini benimseyecekler ve yabancı toplumların içinde eriyip gidecekler...

Feyste bir anı fotoğrafını görünce, içim fena cız etti. Hem sevindim, hem de çoook üzüldüm...

Bu güzelim evlatlarımızı, şefkatle elimizde büyütüp yetiştirdiğimiz ve uzun yıllardır sılanın bizden kopardığı kızlarımızı görünce, insan hiç sevinmez mi... 

Bilindiği gibi, son yıllarda ülkemizdeki işsizlikten ve çaresizlik garabedinden dolayı, genç nesillerimiz  dünyanın dört bucağına dağılıp uçtular.  

Özellikle de Batı Avrupa devletlerine rızklarını kazanmak için gittiler. Oranın yaban ellerinde, eğitimlerine devam edemediler, aile kurdurlar, çocuk çoluk sahibi oldular. Hep en ağır ve pis işlerde çalışmak zorunda kaldılar. Tek tesellileri vardı onların, biraz daha yüksek ücret için didinmeleri...

Yıllar acımasızca ve hızlı geçti. Benim evlatlarım diye andığım kızlarımın çocukları, gurbet koşullarında, artık okul çağına geldiler. Bazıları ana dillerini yarım yamalak öğrendiler, bazıları ise tamamen hiç bir zaman öğrenemeyecekler. Onlar artık sadece yaşadıkları devletin dilini bilecekler. Yabancı ulusların kültürlerini benimseyecekler ve yabancı toplumların içinde eriyip gidecekler...

Memlekette tek başına terk ettikleri anne ve babalarını, yılda sadece bir kere görebilecek olan gurbetçi kızlarımız ve delikanlılarımız, hiç bir zaman artık temelli geri dönmemek için yeni bir hayat düzeni kurmak peşindeler.

Bahsettiğim fotografta, kızım yerin koyduğum ve sevdiğim Merilin'in sıcak gözlerini de gördüm ve öpmeye çalıştım. Tam on yıl boyunca, kendisi Şumnu Kültür Evi müdavimiydi. Destan Folklor Ekibi, Edebiyat Kulübü, El İşleri ve Sanat Kulübü sıralarında  unutulmaz izler ve anılar bıraktı. Sadece o mu? 

Senin içinde yanıp tutuşan memleket özlemini ve sevgisini tahmin edebiliyorum, sevgili Merlin'ciğim. Artık buralarda hiç bir şey eskisi gibi değil. Şumnu parkında yeşil çimenlere düşen sarı ağaç yaprakları bile çok hüzünlü ve yapayalnız...

Türk kültürümüzü uzaklarda yaşattığınızı duyunca pek de sevindim. Ah, ah, aaaaah, güzel kızlarım, keşke memlekette kalıp, oralarda sarf ettiğiniz emek ve gücü, doğduğunuz topraklar uğruna verebilseydiniz...

Başka genç bir kardeşimiz, Danimarka'nın küçük bir kasabasının çok uzun olmayan sokağında oturuyormuş. Sadece Şumnu'nun bir mahallesinden 12 genç aile bir arada yaşıyorlarmış. Hafta içi çalışan çalışıyor, anaokuluna veya okula giden gidiyor ama hafta sonlarını hep beraber geçiriyorlar. Geziler ve piknikler düzenliyorlar.

Bazılarınla bizzat görüştüm, kesinlikle Şumnu'ya geri dönmeyeceklerini belirtiyorlar...

İçim yanar. İçim sızlar. Ama haklılar. Kızlar, şu an size hak vermemek gibi bir düşüncem yok.

İnsanın ekmeği nerede ise oraya tutunur derler...

Nurten REMZİ,

Şumnu

 

Bakmadan Geçme