İleride köylerimizin tepelerine de Noel ağacı dikerler...

*** Bu kutlamalar, Hristiyan toplumuna aittir ama bu arada bizlere neler oluyor? Artık 'Nikulevden' bile kutlar olduk, yani Sazan bayramı... *** Kimliğimizi ve benliğimizi yok etmeye çalışanlara, hani hiç durmadan lanetler okuyorduk, bugün ise onların bayramları için can atar olduk. *** İleriye, herhalde köylerimizin tepelerine de birer ışıltılı Noel ağacı dikeceklerdir. *** Nereden çıktı ki, bu yeni adet? Müslüman mahallesinde, hiç salyangoz satılır mı?

PAYLAŞ

Her toplumun ve kültürün, kendine has özgün bayramları, şenlikleri, örf ve adetleri vardır.

Bizlerin, Bulgaristanlı Türklerin, tabi ki, özel ve sadece bize has birçok örf ve adetimiz mevcut ama "Noel" veya "Koleda" / "Bıdni veçer", yani Hristos’nun doğumu v.s gibi birtakım yabancı dini bayramlar, asla bizim kutlamamız veya âdetimiz değildir...

En azından ben böyle biliyorum. Bizler, dini hassasiyetimiz, dilimiz, ismimiz, hak ve hürriyetlerimiz için, 1984 yılı öncesi ve sonrasında can vermiş bir millet olarak, şimdi soracağım sorulara, lütfen, elinizi vicdanınıza koyarak cevap veriniz.

Bizler, ne zamandan beri bize ait olmayan bu kutlamalara, İstanbul’dan 3 tane otobüs kaldırıp kutlar olduk?

Bu kutlamalar, Hristiyan toplumuna aittir ama bu arada bizlere neler oluyor? Artık "Nikulevden" bile kutlar olduk, yani Sazan bayramı...

Düne kadar bizleri asimile etmeye, kimliğimizi ve benliğimizi yok etmeye çalışanlara, hani hiç durmadan lanetler okuyorduk, bugün ise onların bayramları için can atar olduk.

Beleş otobüslere tıklım tıklım doluşup memlekete gitmek de ne demek?

Şu ana kadar, özellikle dini hassasiyeti daha yüksek olan Şeyh Cuma ( Cebel ) ve Kızılağaç’ta ( Kirkovo ) bu kutlamaların tavan yapması asla anlaşılır gibi değil, kabul edilecek bir durum da değildir.

Her ilçe merkezi, süslenmiş koskoca çam ağaçlarından geçilmiyor.

İleriye, herhalde köylerimizin tepelerine de birer ışıltılı Noel ağacı dikeceklerdir.

Gidişata göre, yakın zamanda memelekette kızılcık ağacı kalmayacak, hepsini "survaçka" yapacaklardır...

Nereden çıktı ki, bu yeni adet? Müslüman mahallesinde, hiç salyangoz satılır mı?

Soruyorum size, Bulgaristanlı Türklerin lideri Gazi Nuri Turgut Adalı ömrünü ceza evlerinde geçirdi, göz bebeğimiz ve özgürlük simgemiz Türkan Feyzullah (Bebek) ve daha niceleri neden, kimler tarafından ve nerede şehit edildi? Bileniniz var mı?

Nice gerçek mücahitimiz, şehitimiz, gazimiz ve kahramanımız uzun yıllar cezaevlerinde işkence gördü ve yattı.

Hangi yüzle, bir hafta sonra Türkan Bebeği anmaya gideceğiz?

Yoksa bu toplu ziyaretler sadece dostlar alış verişte görsün veya sadece birer turistik gezi midir?

Kabristan ziyaretlerinden önceki gece, göçmen çoğunluğu neden meyhanelerde zil zurna sarhoş olmakta vedansöz oynatmakta?

Alkollü insanın duası kabul mü görür, dersiniz..

Bizim güzide ve öz Türk kardeşlerimizin yaşadığı Kırcaali bölgesinde olup bitenler üzüntü ve ıstırap vericidir.

Bizler, "Koleda'yı," o mezalimin tavan yaptığı yıllarda bile kutlamıyorduk, şimdi üzerimizde herhangi bir baskı yokken, Hristiyan bayramlarını kutlamak için can atar olduk.

Masum Türk yavruları, ellerine kızılcık dalından "survaçkaları" almışlar ve Türklerden ibaret meclis üyelerinin sırtlarını "okşuyorlar..." Ama aynı meclis üyeleri, nice Ramazan ve Kurban Bayramı merasimine sırt çevirmeye devam etmekte...

Bu acıklı manzara karşısında, acaba, Nuri adalı veya Naim Süleymanoğlu ne derdi?

Naim'in filminde, toplum olarak, salya sümük ağladık, sinema salonları ve mezar başında çekilen öz çekimler, sosyal medyada yapılan paylaşımlar, bunların hepsi birer yalan ve ikiyüzlülük müydü?

Bizim topluma, neler oluyor böyle?

Bizler, ne zaman gerçek bir Türk gibi milli birlik ve beraberliğini sağlamış, otokontrol mekanizmaları düzgün çalışan bir toplum olacağız?

Ne zaman gerçekleri görüp, bu boş vermiş tavrı terk edeceğiz?

Ne zaman sesimizi dünyaya duyuracağız ve yaşadıklarımızı hiçbir zaman unutturmamak için gereken ve devamlılık arz eden çabayı harcayacağız?

Günübirlikçilik, bana dokunmayan yılan martavalını ne zaman bırakacağız?

 Ne zaman kendi benliğimize, kanımıza, özümüze döneceğiz?

Serkan TUNA,

Ankara

Fotograflar; Nov Jivot Gazetesi

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN