Sabri CON

Saçını ağart, ömrünü törpüle...

Sabri CON

Bu sabah, Ekont’tan bildiri aldım, adresime paket gelmiş.

Gidip aldım. Ne göreyim, paketin içinde birbirinden güzel ve değerli dört kitap: 1. CANIM RODOPLAR, 2. RODOP AĞIZLARININ SIRRI VE RENKLİLİĞİ, 3. EVVELDEN EZELDEN BALKAN FOLKLORUMUZ, 4. TARAŞMANDERE YOLÜSTÜ KÖYÜ.

Yazarları Emel Balıkçı ve Mehmet Kocamustafa ALEV ailesi.

Kitapların, benim için değerli olmaları araştırma konulu oldukları içindir. Araştırma kitapları kolay yazılmaz. Masa başına oturup da sağına soluna bakınmadan 3-5 veya 20-25 günde yazılacak iş değil. Gezip dolaşacaksın, soruşturacaksın, araştıracaksın, geçmişte yazılmış kitaplar, gazeteler, dergiler okuyacaksın, arşivler karıştıracaksın.

Bitmedi, gerektiğinde aç, susuz ve uykusuz da kalacaksın. Topladığın malzemeyi bir araya getirip dizmesini bileceksin. Sonra yazdığın metnin okuyucusu oluyorsun. İster istemez birkaç defa “son kontrolcü” gibi okuyup yeni ilaveler ve düzenlemeler yapıyorsun. Fabrika işçileri gibi akşam saat beş oldu deyip işi kapatmak yok. Gözlerinden uyku akarken bile kafan, bu kitap üzerinde gelip gidiyor. Yatağından çıkıp ya bir ilave ya da düzenleme yapıyorsun. Kitap ne zaman matbaadan çıkarsa iş o zaman bitmiş oluyor.

Şimdi okumaya biraz daha gayret edin. Bir şikâyetim olacak. Nedir o?

Bulgaristan kökenli Türk şair ve yazarların işi “Allah’a emanet” gibi bir şey. Kendin yazıyorsun, kendin düzenliyorsun, kendin “pişiriyorsun”, kendin koşturuyorsun, kendin ödüyorsun ve matbaadan alıp kendin satmaya çalışıyorsun.

Satmak da ne ki? Hadi 3-5 kitap sattın. Bir yarısı eşe dosta, akrabalara, tanıdıklara, oraya buraya hediye. Kalan kısmı da “antika” bölümüne. Köy ve şehir kırtasiyelerine satış için bırakamıyorsun. Türkçe kitap satmak gizliden yasak. Diyelim ki, sen de kırtasiyeciye “gizlice” 10 kitap bıraktın. Satış gerçekleşirse kazanan müellif değil, kırtasiyeci oluyor.

Velhasıl, matbaadan çıkan kitap yazarın evinde yuvalanıyor. Merak eden okuyucular, kitaba nasıl ulaşırız derdinde. Kitabı kargo ile birilerine ulaştırmak, bazen kitabın değerinden daha fazlaya mal oluyor. Değme gitsin!

Biraz geri dönelim. Sosyalizm döneminde durum neydi? Kitabın el yazısını devlet yayınevine ve matbaasına veriyorsun. Orada elden ele geçiyor ve taslak güzel bir düzene koyuluyor. Senin koşturman yok. Kitap matbaadan çıkınca ertesi gün ülke

içinde kırtasiyelere satış için gönderiliyor. Ona hediye buna ücretsiz dağıtım yapamıyorsun.

O dönemden kalan bir sözü yazıp yazımı bitireyim:

“Sosyalizm döneminde zengin olmak için kitap çıkarmalısın. Demokrasi döneminde kitap çıkarmak için zengin olmalısın!”

Özet: Çalış, didin, uğraş, saçını ağart, ömrünü törpüle, paranı harca ve… al sana bir yazarlık!

Yazarın Diğer Yazıları