Sorun sadece Delyan Peevski değil ki! - Ramazan AYYILDIZ

Sorun sadece Delyan Peevski değil ki!


Sorun sadece Delyan Peevski değil ki

Aslında Delyan hiç sorun değil, onunla erkekçe konuşulsa, ona dense:

" Sayın Peevski, sen Bulgarsın, biz de Türküz.

Zaten yüzyıllardır beraber yaşamaktayız, birbirimizden kültür değerleri alıp vermişiz.

Bir arada yaşamaktan şikayetçi de değiliz...

Bulgarların nüfusu azalmış, ülke dışında Makedonya'da, Ukrayna'da ve dünyanın diğer ülkelerindeki Bulgarların dillerini, kültürlerini ve azınlık statüsü kazanmalarını biz de destekliyoruz.

Hatta Bulgaristan Parlamentosu, bu görevi HÖH vekili Sayın İlhan Küçük'e verdi.

Buraya kadar çok güzel.

Biz, Bulgaristan'daki Türkler olarak yıkılan sosyalist dönemin ilk yarısında devletin okullarında ana dilimizi okuduk.

Sanat ve edebiyat yeteneği olanlar iki dilde de memleketini öven şiirler, hikayeler yazdı.

Bulgaristan'ın kalkınmasında, hele inşaat sektöründe büyük katkılarımız oldu.

Hiçbir zaman devletimiz aleyhinde açık ve gizli  yıkıcı çalışmamız olmadı.

Ülkenin sanatçılarını, spor takımlarını sever, tutar, hele halter ve güreş gibi spor branşlarında Türklerden şampiyonlar çıkararak Bulgaristan bayrağını dünya kürsülerinde gururla dalgalandırdık.

Biz ana dili eğitimimizi, 1960 yıllarında olduğu gibi, tekrar müfredat içinde kazansak, Bulgaristan'a çok yararları olur.

Türk kültürünü yok etmeye kalkışmak, Bulgaristan devletine hiç bir yarar getirmedi.

Çünkü Türk kültüründe devletine ve ordusuna karşı sevgi ve yüksek derecede çalışma ahlakı vardı.

1970 yıllarda, Bulgar sosyologların araştırmalarında, ülkedeki Türklerin oranı yüzde yirmi civarındaymış.

Bulgaristan'da, hırsızların, kriminal suçluların ve asker kaçakların oranında, Türk ahalisinin oranı yüzde 0,0001 imiş.

Bu sonuçları bana, 1985 yılında, Eski Zağra'da siyasi mahküm olduğum dönemde, Bulgar asıllı mahkum bir hukukçu sosyolog anlattı.

Yüzde 0,0001 oranında suça bulaşan Türkler de, büyükşehirlerde kültür erozyonuna uğranlarmış...

Tablo bu!

Sayın Deyan Peevski'ye bütün bunlar anlatılsa, eminim ki, hayır diyemez.

HÖH'ü yönetenlerin eski KGB ilişkili sabıkaları var.

Eski dönemin KGB'sinin Türkiye'de kızıl ihtilaller hedefleri vardı.

Yok olan SSCB be Brejnev'in sağ kolu olan Haydar Aliev, demokrasi geldikten sonra, ağırlığını Azerbaycan'ın özgürlüğü için kullandı.

Gidip körü körüne ABD kuklası olmadı. ABD kuklası olanların durumunu görüyorsunuz.

Ne yalan söyleyeyim, ilk yıllarda, sicili eski ajanlardan olsalar da, HÖH kurucularını, ben devleti iyi bildikleri için tecrübelerini ülkenin birliği ve bütünlüğü için kullanarak sosyalizmin ilk yarısındaki gibi, yeniden Türklerin ana dili eğitimi ve kültürlerini koruma alanlarında çalışmalar yapacaklarını bekliyordum...

Hiç biri bir Haydar Aliev kadar  olamadılar.

Düşünebiliyor musunuz, AB içindesin ve AB yasalarının tanıdığı hak ve özgürlükleri bile tanımıyorsun...

Korkarım, bu inkar politikaları, gelecekte güzel ülkemiz Bulgaristan'ın iç huzurunu bozar.

Çünkü su uyur, düşmanlar uyumaz, demiş atalarımız.

Düşmanlar, her zaman sorun arayıp halkı kışkırtma peşinde koşarlar.

Düşmanlar, sorun bulamazlarsa yaratmaya çalışırlar...

Bulgaristan'ın özgürlükler içinde sağlanan birlik ve beraberliğinden, öncelikle siyasiler ve akabinde her vatandaş sorumludur.

Bu gün yanlış yapanlar, yarın mutlak hesap verecektir... 

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
04Haz