Hafta sonu iktidar kanadı, STK’lardan sorumlu genel başkan yardımcıları öncülüğünde Balkan- Rumeli STK’ları ile toplantı düzenledi.
Bursa’da yapılan toplantı ülke genelinde planlanan toplantılardan ilkiydi.
Kendisi açısından ilk toplantı ama biz STK temsilcileri için sayısını unuttuğumuz toplantılardan biriydi.
Toplantının ana gündemi Balkan camiasının sorunlarını tespit ve çözüm yollarında katkı sağlamaktı.
Üstte dediğimiz gibi, bu gündemle sayısız toplantılar yapıldı ve sorun çözümü noktasında bazı konularda çözümler üretilmedi de değil.
Burada sorun yok.
Yani bu iktidarın camiamıza yönelik yaptığı önemli çalışmaları olmuştur.
Doğruya doğru.
Bunun dışında bireysel olarak da gerek STK’lar, gerek SİAD’lar , gerek yerel yönetimler, gerek ilgili kurum ve kuruluşlar belli sorunların çözümü noktasında herkes elinden gelen katkıyı da yapıyor.
Bireysel olarak herkes bir şeyler yapıyor ama buralarda asıl çok daha fazlası yapılması gerekiyor.
Devlet olarak buralarda etkili olmak yani oyun kurucu olmak istiyorsak çok daha fazlası yapılması lazım, ki bu durum ulusal çıkarlarımız için olmazsa olmazdır.
Kısa, orta ve uzun vadeli stratejik planlamalar yapılarak buralarda etkili olmak zorundayız.
Özellikle son zamanlarda bizim coğrafyada yaşanan olaylar bunu daha da elzem hale getiriyor.
Çünkü Balkanlar sadece bölgemizin değil, Dünya'nın en stratejik bölgelerinden biridir.
Oralarda hakimiyet kurmak bunu yapanlara önemli avantajlar sağlayacaktır.
Ezelden beri bunun farkında olan büyük güçler buralarda, kendi çalışmalarını yürütüyor, kendi oyunlarını kuruyor.
Oralarda soydaş nüfusumuz sayesinde nükleer silah gücünde potansiyele sahip olmamıza rağmen, kendi oyunumuzu kuramadığımız gibi başkalarının kurduğu oyunlara ancak figüran olarak ayak uydurmaya çalışıyoruz.
Buna birçok sebep sayabiliriz ama en önemli sebeplerin başında buralarla ilgili faaliyet yapan kurum ve kuruluşlarda donanımlı kişilerin görev yapmamasıdır.
Bundan dolayı da Balkan ve Rumeli coğrafyamızda soydaşlarımız ve bize yakın topluluklar, kendi aralarında paramparça olmuş durumdalar.
Bu kitleyi konsolide etmek ve bizim ulusal çıkarlarımızı doğrultusunda hareket etmelerini sağlamak da karar verici mekanizmalara düşüyor.
Bunu başaramadı bizim karar vericiler.
Başaramamalarının sebebi de az önce bahsettiğimiz liyakatsiz ve iş bilmez kişilerin görev başlarında olmasıdır.
Şimdi bu söylediklerimize itiraz edenler de olacak, toplantıda bu konuları dile getirdiğimizde olduğu gibi.
Biz ne dediğimizi çok iyi biliyoruz.
Orada oyun kurucu olmak öyle erzaklar, çocuklara kırtasiye dağıtarak veya cami, türbe onararak olacak işler değil.
Söylediklerimize itiraz edecek olanlar bunu ileri sürecek.
Bunlar da soydaşlarımızın gönlüne girmek ve değerlerimizi yaşatmak için son derece önemli etkinlikler ama kesinlikle yeterli değil.
Oralarda sistematik etnik, dini ve özellikle kültürel asimilasyon yapılmaya devam ediliyor.
Bunun önüne geçmek lazım.
Yani bizim oradaki genç nesillerimiz, kendi kimliklerinden uzaklaşırsa, aidiyet duygusunu kaybederse, senin camin ve türbene gidecek kimse kalmayacak…
Yani, bu yapılanlardan çok daha fazlası yapılması lazım.
Buradaki ilgili kurumların kılavuzluğunda sadece ilgili ülkelerde değil, tüm Balkanlar'' da ki soydaşlarımız konsolide edilmeli.
Şimdi kimse de böyle bir hamle ilgili ülkenin iç işlerine karışmak olacağı masalını anlatmaya kalkışmasın.
Bu palavralar yıllarca bizim karar vericileri uyutan birilerinin güdümünde olan sözde soydaşlarımızı temsil eden partilerin uydurmasıydı.
Binlerce kilometre ötede olan ve o bölgede tek soydaşı bile olmayan ülkeler açıktan kendilerine yakın kişileri desteklerken ilgili ülke iç işlerine karışmak olmuyor da bizim oralarda milyonlarca soydaşımızın haklarını savunmak için oluşturulacak örgütler mi iç işlerine karışmak oluyor?
Kaldı ki böyle bir itham ile karşılaşılsa bile bizim karar vericiler ;
“Evet aynen de karışıyoruz, bizim orada ikamet eden soydaşlarımızın haklarını ve hukuklarını savunmak bizim asli görevimiz “ diye rest çekmeleri gerekiyor.
Bunu yapamadıkları için soydaşlarımız farklı odakların kontrolünde oldu hep bu durum da kendi aralarında paramparça olmalarına sebep oldu.
Bunun birinci sorumlusu da , kimse kusura bakmasın, buradaki yetkili siyaset yapıcılarıdır.
Hafta sonu yapılan toplantıda söz alarak bunları anlatmaya çalışmıştık karar vericilere.
Bu konulardan bizzat en yetkili kişi olan Dışişleri Bakanına da bahsettik geçen yılki Balgöç ziyaretinde
Bunun olması için ilgili kurumlarda ehil ve donanımlı kişilerin görev alması gerektiğini bir kez daha hatırlattık.
Bu konularda ayrıca yıllardan beri birçok defa raporlar verdik, yazılar da yazdık ama değişen pek bir şey olmadı.
Yani mesele o toplantının gündemi olan sorunları tespit edip çözüm üretmekten çok daha öte bir mesele.
Burada sorun tespiti ve çözüm üretmekten ziyade buralarda oyun kurucu olabilmektir.
Bu olmadığı için de oralardaki soydaşımızda da ülkemize karşı hayal kırıklıkları artmaya başladığına da şahit olmaya başladık.
Yani mesele öyle sorunları çözmekten öte çok daha farklı yaklaşım olmasından geçiyor.
Orayla ilgi çok daha proaktif olmak gerektiği gibi devamlılığı olan bir doktrinimiz olması lazım.
Bunun olması için de ilgili kurumlarda yapısal reformlar yapılması elzemdir.