Nejla ALAGÖZ

Nerede o eski bayramlar, nerede o eski insanlar

Nejla ALAGÖZ

Yine bir bayram arifesi, eskinin neşesinden eser kalmamış, çocuk da değiliz ki zaten, yaş olmuş elli; ama nereye demir atacağını bilmeyen gemi gibi ruhum sanki, iki arada bir derede sıkışıp kalmış….
 
Taaaa Konya Karaman’dan 1470’lerde başlayan bir göç hikâyesi mi bizimkisi, kaderin cilvesinde emekle yoğrulmak mı bilemedim işte.
 
Rodop dağlarının içine serpiştirilmiş, birbirinden ayrık, dik yamaçlarında tütün ekip pastal yapılan, Bulgarı, Pomağı ve Türkün hayvan güttüğü yaylalardaki o Balkanlar'ın izlerini unutmak mümkün mü?
 
Mümkün mü, o eski köy insanının bakışındaki saflığı, bir o kadar ezikliği, azmi ve samimiyeti belleklerden silmek?
 
Çeşme başında mani düzen kızlar, erkekler, kaçamak ve utangaç sevgi bakışları, işlemeli mendilinle sevgini ilân etmek cümle aleme; komşuluğu değil kardeşliği iliklerine kadar hissetmek ve güvenmek; sobanın çıtırtısı eşliğinde yer yatağında mışıl mışıl uyurken bilinmeyen geleceğimize yürüyeceğimiz günleri nereden bilecektik biz?
 
”Yeni fethedilen topraklara gidin“ dediler gittik, ”siz Türk değil Bulgar’sınız “dediler, kabul etmedik ve ana yurdumuza geri geldik; ama ilk işimiz, bizim uğrumuza nice şehit kanları dökülen vatan toprağını öpmek oldu…
 
1978 yılının Temmuz’unda, geldiğimizin ilk haftası parmak izine giden babama bir polis, düzgün basmayan serçe parmağı için nefretle: “Düzgün bassana; macır!” diye bir yumruk atmış, sendeleyip yere düşen babam neye uğradığını şaşırmış….
 
Sonrası, yoğun emek dolu yıllar, sabır, azim, ümit, sebat, çalışkanlık ve dürüstlük…
 
“Muhacirler, kaybedilmiş toprakların aziz hatıralarıdır !“ diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün düsturunda bizler ana vatanda da tutunduk, okuduk, belli bir refah düzeyine ulaştık; ama içimizdeki kıskançlık virüsünü yenemedik bir türlü nedense.
 
Bütün göçmen ailelerinin hikâyesinde hüzün, acı, ayrılık, kayıplar vardır halbuki, kötü günlerimizi kaderimize ortak ediyorsak; başarılarımızı, hünerlerimizi parlatmayı ve birbirimize köstek değil destek olmayı da pratik yapsak fena mı olur?
 
”Nerede o eski bayramlar, nerede o eski insanlar?” diyene kadar, gelin birlik olalım, kaybolmayalım!
 
Nazım’ın dediği gibi: ”Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine!”????????

Yazarın Diğer Yazıları