Fazla heyecan yapmayınız, derim…
Leyla ÖNER
Okumuşun dilinden okumuş, cahilin dilinden cahil anlar.
Bu, tartışılmaz bir gerçektir.
Dünya görüşü aynı ve eğitim seviyesi yüksek kişiler sürü halinde hareket etmezler, topluluk olurlar.
Konuştukları ortak dilleri ve paylaştıkları ilgi alanları vardır.
Bu alanlar da katıldıkları konferanslar, okudukları kitaplar, seyrettikleri filmler, tiyatro gösterileri, gittikleri konserler, ziyaret ettikleri yerleridir…
Bu tür gelişmiş topluluklara ait bireyleri siyasette göremeyiz, çünkü siyaset onları kısıtlar, amaçları asla bir mevkii kullanarak maddi imkan sağlamak değildir.
Onlar için para amaç değil, sadece araçtır ve ihtiyaçları kadar para kazanmayı da bilirler.
Onlar, bunun farkında bile olmadan yaşarlar, sadece sorumluluklarını yerine getirerek, çok çalışarak ve bilinçli olarak bunu elde ederler.
Yaşadıkları çevreye saygılı kişilerdir.
Seviyeleri o kadar yükselmiştir ki, seviyesizlere hoşgörü ile davranırlar, değişmeyeceklerini kabul ederler, gülüp geçerler.
Siyasi kavgalar, kirli ameller, entrikalar hep yabancılarıdır.
Birikimleri, basit siyasetçilerin seviyelerine inmelerine izin vermez.
Hayatları o kadar dolu dolu geçer ki, sıradanlıklara ayıracak zamanları olmaz.
Milli değerleri ile globalleşmiş kişilerdir .
İşte bu sebeplerden, bizleri yönetenler söz konusu topluluğun mensupları değildir.
Siyasette “çekirdekten yetişmeye” çalışırken, kendilerini yetiştirmeye zaman ayıramayan kişilerdir.
Hani demem şu ki, mevcut siyasi kadroların birbirinden farkı yoktur…
“Yeni” kurulan partiler de hep mevcutların yumurtladıkları veya hurdaya çıkardıklarıdır…
İlk göz ağırımız yine parti kuruyormuş…
Fazla heyecan yapmayınız, derim…
