
Kukumav Kuşu
Leyla ÖNER
LEYLA'NIN GÜNLÜĞÜ…
Köyde gece sessizliği çöktüğünde, bazen kukumav kuşu (bir tür baykuş ) acı ötüşüyle bizi uyandırır.
Sokağımızda yaşayanların çoğu yaşlı ve yalnız insanlar. Baykuş kimin bacasına kondu acaba diye derhal anlamaya çalışırız.
Öter ötmez, biz hemen yastık altındaki parayı düşünmeye başlarız; çocukların telefonlarını kimler biliyor, kendilerini kim haberdar edecek; uzaklardan kaç günde gelebilirler diye düşünürüz. Bazılarımızın çocukları yurt dışında, bazıları şehirde, köydekiler bile acil duruma yetişemez. Derin uykudadır bizim gençlerimiz… Kafalarımızdaki sorular cevap arayıp durur, komşu köyün soğuk hava deposu çalışıyor mu, hazırlıklar yerinde mi…
Deprem çantası gibi defin sandıklarımız var. Rahat döşeği için yeni, hiç kullanılmamış nevresim takımı, yeşil tülbent, dağıtım için yeni havlular, üzerinde ne yazdığını bilmediğimiz A4 boyutlarında fotokopi ile çoğaltılmış ve herkese dağıtılmış Arapça yazıları ile kağıt, mezara serilecek yeni battaniye, cenazenin başı rahat etsin diye yastık , yapma dişlerini yanına koymak için kap…
Hastanede de vefat etse, cenaze eve getirilir mutlaka ve bir gece evinde rahat döşeğinde yatması şartı vardır. Yattığı odada sabaha kadar ışık sönmez. En yakınlarından, uykusuzluğa dayanabilenler başı ucunda oturup sabaha kadar bekler. Dayanamayan yatıp uyur. Merhumun yüzünü açtırmazlar. Gözyaşları üzerine damlar diye kimsenin ağlamasına izin vermezler…
Hatalıysam düzeltiniz.
Caminin kapısındaki fiyat listesi ise her zaman hafif ürperticidir: defin işlemleri, yedi gün boyunca, ikramlı tebareke okuyacak yedi hocanın ücretleri, mezar kazanların hava durumuna göre alacakları ekstra ücretler…
Toprak çok kuruysa, normal ücretin iki katı ödenir - 200 leva olur, 400(200€) levaya kadar çıkar; cenazeye gelecek misafirlere ikramlıklar hazırlanır - 1500-2000 (1000€) levayı bulur.
Bütün bu telaş ve koşuşturma, üzülmeye fırsat bırakmaz; üzülsek de “paramız yetecek mi acaba ” diye düşünmeden edemeyiz…
***
Kukumav kuşu birden sustuğunda, rahat bir nefes alırız ve “Yırttık galiba” deriz. Bir yandan karamsarız, bir yandan da kendi hazırlıklarımızı gözden geçirmenin garip bir rahatlığı oluşur içimizde.
Kukumav kuşu, gecenin sessizliğinde hem derin düşündürücü hem çok üzücü hem de eğlenceli bir “signalcı” gibidir; köydeki yalnızlığı, telaşı ve hesap kitap endişelerini hatırlatır, ama bize bir parça gülümseme de bırakır…
Şakam yok, niyet ettim, her cuma yemekli ikramlı Kuran’ı Kerim’in Türkçe okuma toplantıları tertipleyeceğim. Şahsen kendim, ayet ayet baştan sona kadar okuyacağım…
Belki de bazı gelenekleri ve dini vecibeleri yeniden gözden geçirmeye faydası olur.