Bir köşeye itenler ve sarayda yaşatanlar
Leyla ÖNER
LEYLA'NIN GÜNLÜĞÜ…
Bugün, anne veya babasının evini sattırıp, “gel yanımıza, yanımızda oturursun” demeyen çocukları konuşalım.
Onları, kendi yakınında yaşatan ama onlara ayrı ev açan, kendi yuvalarını ellerinden almayan çocukları…
Ne kadar çok acı hikâye duyuyoruz.
Anne babasının evini sattırıp parasını alanları…
Sonra istemeyip bir köşeye itenleri…
Daha da kötüsü, “kendi evinden atanları.”
Hele ki ortada birden fazla kardeş varsa, o yara daha da derin oluyor.
“Bir anne dokuz çocuğa bakarmış ama dokuz çocuk bir anneye bakamazmış” sözü öylesine söylenmemiş işte.
Ama ne mutlu ki hâlâ güzel örnekler de var.
Çok sevdiğim arkadaşım Vesile Ilgın Hanım’ı günlerdir büyük bir mutlulukla izliyorum.
Edirne’de oturuyordu, kızı ise Ankara’da.
Kızını, damadını ve torunlarını tanıma şansım olmuştu, evimize, Bulgaristan’daki bahçemize birlikte gelmişlerdi.
İki çok aydın, çok vicdanlı genç insan.
O yüzden şimdi olup bitene hiç şaşırmadım.
Kuş gibi uçuyor Vesile Hanım! Nasıl da mutlu 
Edirne’deki evini satmış, çocukları da ona Ankara’dan — kendilerine yakın — yepyeni bir daire almışlar.
“İşte yeni evim!” diyor, fotoğraflar paylaşıyor.
Hem çocuklarına yakın olacak, hem de kendi evinde, bağımsız bir şekilde yaşayacak.
Ne güzel düşünülmüş bir denge bu.
Üstelik “Sadece bana değil, dünürüme de aynı binadan ev aldılar,” diyor.
İki anneyi birden kanatlarının altına alan çocuklara selam olsun!
Allah, tüm annelere ve babalara da böyle hayırlı evlatlar nasip etsin.
Yeni evlerinde uzun, sağlıklı ve huzurlu bir ömür sürsünler.
Sevgilerimle!