Leyla ÖNER

Avrupa Hayali: Yeşilçam'da Kalmış Bir Rüya

Leyla ÖNER

 
 
Türkiye’de sıkça duyduğumuz bir popüler deyim:
 
“Avrupa’ya gitsem hayatım kurtulur.”
 
Oysa bu cümleyi kuranların çoğu gerçekleri bilmiyor. Bugün Türkiye’de hiç çalışmamış, evde oturmuş bir kadının Avrupa’da ilk iş olarak mutfak şefi ya da butik sahibi olacağını sanması büyük bir yanılgıdır.
 Evde yaptığı yemekler, Avrupa’da ona restoranların kapısını açmaz. En iyi ihtimalle temizlik ya da bulaşık işlerinde çalışabilir — üstelik o iş için yerli eleman bulunmuyorsa.
“Mavi kart” duyuyorlar, ama şartlarını bilmiyorlar. 
“Schengen alıp gideyim, orada yolumu bulurum” diyorlar ama sonuç hep aynı hayal kırıklığı, çünkü Avrupa kapıları, Yeşilçam filmlerindeki gibi herkese mucizevi bir hayat sunmuyor…
Evet, Avrupa’da düzen var, işleyen bir sistem var. Ama bu sisteme girmek için dil bilmek, meslek sahibi olmak, sabırlı ve disiplinli çalışmak gerekiyor. 
Bunlar olmadan Avrupa hayali, daha yolun başında kabusa dönüşüyor.
Gerçek şu ki, insan nerede olursa olsun emeği, bilgisi ve kararlılığı ölçüsünde değer görüyor. 
Kaçıp gitmek çözüm değil, kendi bulunduğun yerde hayatına yön vermek, önce kendi emeğini, becerini geliştirmek, sonra hedeflere yürümek en akıllıca yol.
Avrupa Hayali ve Schengen Gerçeği
Parası olmayan çocuğunu “nasılsa orada yolunu bulur” diyerek yurtdışına göndermesin; çünkü Avrupa öyle kimsenin yolunu bulabileceği bir yer değil.
Hazır iş sözleşmesi olmayan birinin eline Schengen almak geçici bir umut verir; ama gerçek hayatta o sadece turistik bir vizedir… Çalışma hakkı vermez, oturum hakkı vermez. Sadece belli günlerde gidip gelmene izin verir…
Unutma: Schengen para demektir. 
Ama, bu para vizeyi alan kişiye değil, veren ülkeye kazanç sağlar. Harçlar, uçak biletleri, konaklama masrafları… 
Hepsi senin cebinden gider, karşılığı ise hayal kırıklığı olabilir.
Bugünlerde en çok duyduğumuz cümle:
 
“Türklere vize vermiyorlar.”
 
Peki neden? Çünkü Avrupa artık Türkiye’den gelen her başvuruyu potansiyel “kaçış” olarak görüyor. Gidenin geri dönmeyeceğini düşünüyor. 
İnsanlar plansız, hazırlıksız ve borçlanıp da başvurunca, bu algı daha da güçleniyor. Böyle olunca dürüst, gerçekten eğitim ya da turistik amaçla gitmek isteyenler bile mağdur oluyor.
Avrupa hayalini kuran herkes şunu iyi bilmeli:
Pasaport ve vize sadece bir anahtar. Ama o kapının ardında yürümek için bilgi, dil, meslek ve sabır gerekiyor.
Kendi ülkesinde değerini artırmayan, emeğini geliştirmeyen kimse Avrupa’da da değer göremez.
Tecrübe konuşuyor.

Yazarın Diğer Yazıları