OLMADI, PAPAZ EFENDİ! & ZABİULLAH

Bizim kasabada çok az hristiyan yaşamakta, bir de papaz bulunur. Cuma gününe kadar bu papaza karşı saygım vardı. O gün kahve içiyordu ve beni da masasına buyur etti. Hal hatır ettikten sonra, neler düşündüğümü sordu, ben de ona Türk okulları açılması projemden bahsettim.

PAYLAŞ
Misyon Gazetesi -

OLMADI, PAPAZ EFENDİ!


Bizim kasabada çok az hristiyan yaşamakta, bir de papaz bulunur. Cuma gününe kadar bu papaza karşı saygım vardı. O gün kahve içiyordu ve beni da masasına buyur etti. Hal hatır ettikten sonra, neler düşündüğümü sordu, ben de ona Türk okulları açılması projemden bahsettim.

Papaz efendi, hemen irkildi ve;"Türkiye'ye gidiniz!Orda böyle okullar var.” dedi. Bende; "Neden be, Papaz efendi, biz burada, kendi toprağımızda istiyoruz bu okulları." cevabını yapıştırdım. Ama kasabanın papazı hepten gaddarlaştı ve canavarlaştı. Ağzından salyalar akıtarak, "Defol git masamdan, seni tekmelerim bak!"demeye bile cüret etti...

Herif, zaten 45 kilogram ya var ya yok, soluk bile alamaz halde, kendisi Pomak etnosunda ama Bulgarım ben diye tutturuyor. Aynı zamanda çok büyük “patriyotluk ve hristiyanlık” havalarına bürünmüş. Gözlerine herhalde perde inmiş şu papazın, çünkü bütün Pomakların imamlar tarafından gömüldüğünü bile "göremiyor" ve arkasından da kimse gitmiyor. Ne kadar da caba sarf etmiş olsa, yine de Bulgar etnosu için bir dönme olarak kalıyor. Ah, be Papaz efendi, sen anne ve babanın yolundan neden saptın ki?

ZABİULLAH

1989 yılının sonu Edirne'den dönüyorduk. Yağmurlu havada, bize karşı birisi yürüyordu. Aracımı durdurarak, gelene bu kötü havada nereye gittiğini sordum. Genç bir delikanlıydı. "Ben var Sofya!" dedi. Baktım ki yabancı birisi ve Kapı Kule'ye doğru yolu tutmuştu. Ona ters yola gittiğini anlattım ve isterse yardımcı olabileceğimi belirttim. Evime getirdim bu genci. Beş on gün bizde misafir ettim onu. İsmi Zabiullah ve Afgandı. Kendi telsiz telefonumdan, ailesiyle konuşmasını sağladım. En fazla bir dakika konuştu ve hemen telefonu kapattı. Camset isminde birisini aramıştı. Zabi, dedim, neden rahatça konuşmadın? "Abi, konuştum."dedi. "Ben Bulgaristan'da, Turk aylede misafir. Ben iyi, ayle çok iyi. Burada Turk, Turkiye Turku gibi kotu deyil, ayleme selam ve kapattım,” diye mırıldandı durdu. Türkleri kötü bellemesi bayağı kanıma dokunmuştu.

Türkiye'de bazı açgözlüler, kendisini parasız, bir parça ekmek karşılığında bunu altı ay boyunca çalıştırmışlar, kaçıp kurtulmak istediğinde ise onu bıçaklamışlar. Bana yaralarını bile gösterdi.

Bizde kaldığı müddetçe çok rahattı ve hiç durmadan namaz kılıyordu. Neden hiç durmadan namaz kıldığını sordum."Abi, senin için, cok iciyorsun ve cok yiyorsun onun icin."dedi. Zabiullah, gün içinde sadece birkaç dilim ekmek yiyiyordu. "Abi, cok yemek gunah." derdi, "Bir de alkol hepten kotu"... Peki, ben Afganistan'da yaşasam, bana ne olurdu soruma ise şu cevabı vermişti; "Abi, seni deli ilan ederlerdi!"

Bu 17 yaşındaki Zabiullah bana çok şey öğretmişti, kendisinin Belçika'ya yerleşmesine yardımcı oldum ve onu bir kere daha görmedim…

Zafer ERTÜRK


 

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN