İT ÜRÜR, KERVAN YÜRÜR

Cümle cemaatin gözlediği gibi, son zamanlarda gazete ve ekranlarda görülmedik bir 'gaza getirime' havası estirilmektedir. Neymiş be, Türkiye, koca Avrupa'yı ve aynı zamanda bizi, Bulgaristan'ı tehdit ediyormuş. Bilgi sahibi olamayan kimi zavallı insancıklar, bu havayı hem ağızları, hem burunlarıyla bol bol içlerine çekiyorlar. Öte yandan doğru dürüst önünü göremeyen siyasetçiler, kendi hesaplarına göre bu havayı bir o kadar daha gerginleştiriyorlar. ' Siz görmüyor musunuz, yahu, adamlar güya demokratik yollarla 'neoosmanizm'i uygulamaya çalışıyorlar?'

İT ÜRÜR, KERVAN YÜRÜR

Cümle cemaatin gözlediği gibi, son zamanlarda gazete ve ekranlarda görülmedik bir “gaza getirime” havası estirilmektedir.

Neymiş be, Türkiye, koca Avrupa’yı ve aynı zamanda bizi, Bulgaristan’ı tehdit ediyormuş. Bilgi sahibi olamayan kimi zavallı insancıklar, bu havayı hem ağızları, hem burunlarıyla bol bol içlerine çekiyorlar.

Öte yandan doğru dürüst önünü göremeyen siyasetçiler, kendi hesaplarına göre bu havayı bir o kadar daha gerginleştiriyorlar. “ Siz görmüyor musunuz, yahu, adamlar güya demokratik yollarla “neoosmanizm”i uygulamaya çalışıyorlar?”

Ve cehalet içinde yüzen topluluğun bir kısmı,”neosmanizm” lafını duyunca sakır sakır titremeye başlıyor. İçinde birtakım intikam duyguları zapt edilmez hal alıyor. Bu kesimlere ait bir şahıs için sokakta bir Türkçe söz, hatta bir isim işitmesi yeter de artar da...

Zaten adamın içi, ders kitaplarından tutun da edebi eserlerle, günlük televizyon mülakatlarıyla ağzına kadar doldurulmuş ki.

Ama şunu da unutmayalım. Atalarımızı bir sözü vardır: “İt ürür, kervan yürür...”

Toplumumuzun bir sağ duyulu kesimi vardır ki, gaza gelmez, sağdan soldan propaganda amaçlı seslenmelere hiç de kulak asmaz. Ve onun bu akıllı tutumu, sağduyulu yaklaşımı dünden, bir önceki günden değil, uzun yıllardan beri hep böyle olmuştur.

Bu kesim,hayatını dolu dizgin yaşayan, hoşgörü sahibi bireylerden oluşur.

Örneğin bu toplulukta ticaretle uğraşanlar hafta içinde Edirne, İstanbul gibi kentlere uğrayıp alışverişini yapar, hem kendi ihtiyaçlarını görür, hem de bir kısmını satışa çıkarma imkanı da bulur. Turizme elverişli aylarda da Antalya, Didim ve Alanya’larda çok sayıda Bulgaristan vatandaşı, istirahatının tadını çıkarırlar.

Bu arada kültür faaliyetçilerini de unutmayalım. Yaratıcılar, sanatçılar evvelden ezelden ortak etkinliklerde buluşurlar, kendi dünyalarını paylaşırlar. Ayrıca televizyon ekranlarında seyrine doyum olmayan dizilerin birçokları Türkiye Cumhuriyeti’nin ürünüdür.

Sözüm ona, değerli gazeteci kardeşlerim, işleri bu mecrada götürmeyin, ne olur!

Bu insanlar Balkanlar’da yüzlerce yıl ortak ortamlarda varlıklarını sürdürmüşler. Yeri gelince komşu gibi, yeri gelince kardeş gibi... Düşmanca asla!

Öyle ki, insanlarımızı yok yere, gaza getirmeyelim.

Mehmet ALEV


 

Bakmadan Geçme