İHTİYACA BİNAEN -2.

Son bir asırdır Bulgaristan'daki Türklere ve Müslümanlara karşı uygulanan soykırım ve asimilasyon politikaları çerçevesinde, kendilerini bu mücadelenin içinde bulan siyasi mahkum,  gazi ve şehitlerimizden bahsediyoruz.

PAYLAŞ
Misyon Gazetesi -

İHTİYACA BİNAEN -2.

Son bir asırdır Bulgaristan'daki Türklere ve Müslümanlara karşı uygulanan soykırım ve asimilasyon politikaları çerçevesinde, kendilerini bu mücadelenin içinde bulan siyasi mahkum,  gazi ve şehitlerimizden bahsediyoruz.

Bulgaristan’da bunun bir okulu veya geleneği yoktu, içlerinden gelen temiz ve milli duygularla, kendilerinin ve mensubu oldukları toplumun en doğal hak ve hukukunu savunmak için güçleri nispetinde bir mücadele verdiler.

Bu insanlarımızla ve aileleriyle, zaman zaman bazı kendini bilmezler dalgasını geçtiler, onları küçümsediler, hatta akıl almaz iftiralara bile maruz bırakıldılar. Bu gerçek kahramanlarımız ise bu alçakça saldırıların hiçbirine aldırış etmeden, "Daima alnımız dik, yüzümüz pak!" deyip, bu haysiyetsizliklere gülüp geçtiler ve eylemlerinin gayet doğal şekilde yapılması gereken birer milli ve insani görev olarak algıladılar, çünkü bedel ödemesini bilmeyen toplum ancak hak ettiği gibi yaşar...

Milli mücadelemiz bitmiş gibi görünen anlarda, bu bahsettiğim kahramanlarımız, çoğu zaman kendileri unutuldular, kullanılmış mendil ve sıkılmış limon gibi yan tarafa itildiler. Bunların yarısı Türkiye’ye göç etti, yarısı ise Bulgaristan’da kaldı ve yaş itibariyle, belki de onlardan yüzde sekseni, anıları, acıları ve kahırları ile bu vefasız dünyadan göç edip gittiler...

Toplumsal hayatta, simgeler ve emsaller önemlidir. Bulgaristan'daki Türklerin nezdinde bizim şehitlerimizin ve gazilerimizi yeri bellidir. Onların hiçbir paye veya başka bir imtiyaza gereksimleri bulunmuyor, fakat toplum tarafından bir ahde vefaya ve hak ettikleri gerçek değeri görmeleri, emdikleri ana sütleri gibi helal olsa gerekiyor.

Bu bağlamda çok az bir kısmı, Türkiye’de “Gazi” payesi ile manevi olarak onurlandırıldı ve ödüllendirildi. Büyük bir kısmı ise ibraz ettikleri tüm belgelere rağmen, ayni koğuşları, ceza evlerini ve temerküz kamplarını paylaşmalarına rağmen, devletimizin bazı kurumlarının, kendileri hakkında uyguladıkları çifte standart ve negatif ayrımcılık karşısında, içten içe ah çekerek, keder içinde ömürlerini tüketmeye devam ettiler...

Buda yetmiyormuş gibi, siyasi mücadele ile yakından uzaktan hiçbir ilgi ve alakası olamayan bazı eş, kız kardeş vs. kişilere faili meçhul bir “Gazi” payesi verilmesi, ya ciddi bir akıl tutulması veya gerçek siyasi mahkumlarla, açıkça bir dalga geçmek veya hakaret etmek ile eşdeğerdir.

Gelelim bu işin diğer boyutuna, bu kişiler başta siyasi parti ve siyasetçiler tarafından, sıkışınca kurbağacık anahtarı gibi ihtiyaca binaen kullanılmaktadır. Aynen şehit Türkan Bebek, milli liderimiz merhum Nuri Turgut Adalı ve diğer kahramanlarımız gibi. Bunlara uyan ve maddi menfaat uğuruna, kendilerini kullandıranlar olduğu gibi, bir de bu tür ayak oyunlarına asla tenezzül etmeyen çok saygıdeğer bazı  fiilen tanınmış Gazilerin peşi sıra, bazıları ise icraatları ile toplumun gönlünde çoktan manevi olarak Gazi payesini hak etmişlerdir.

Bir atasözü der ki; “Tarih boyunca mücadelelerin ön saflarında yer alanlar daima kan revan içinde kalırlar. Bu esnada pusuda bekleyen alçaklar ise daha sonra daima birinci olurlar.” Bu anlamda  her şeyin para pul ve makam ile ölçüldüğü bu kahpe dünyada, 30 Ağustos , Zafer Bayramı'mızın arifesinde, her ne kadar, kendileri sıkça ihtiyaca binaen kullanılsalar da ve sıkça unutulmaya yüz tutulsalar bile, milli çizgilerinden zerre kadar taviz vermeyen bütün  Bulgaristan'daki Türklüğün yetiştirdiği siyasi mahkumların önünde saygıyla eğiliyor ve onlara şükranlarımı sunuyorum. İyi ki varsınız!

Kubadın (Loznitsa) ilçesinin DPS/HÖH Belediye Başkanı ve Meclis Üyelerinin, Bulgaristan’da 1984-1989 yılları arasında Türklere karşı uygulanan zorla isim değiştirme, vahşet ve zorunlu göçün mimarlarından Penço Kubadinski ismindeki katilin anısına yaptırdıkları anıt ile ilgili, bu yazımı daha anlamlı kılıyor ve Bulgaristan'daki  Türk Toplumunu ve onun belirlediği liderleri ciddi bir şekilde bir daha düşünmeye ve aklıselime davet ediyorum...

Gülşen AHMETOĞLU,

Ankara

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN