• Haberler
  • Edebiyat
  • Hayalet Nota: Görünmez kader ipliklerini simgeleyen bir roman

Hayalet Nota: Görünmez kader ipliklerini simgeleyen bir roman

TÜRK YAZAR EDA ŞAHİN’İN „HAYALET NOTA” ADLI  ROMANI BULGARCA YAYINLANDI

yazar ile söyleşi

 

“Hayalet Nota” başlığı zaten başlı başına merak uyandırıcı. Bu kavram müzikten geliyor – neden romanınız için tam da bu ismi seçtiniz ve hikâyede neyi sembolize etmekte? 

- Müzikte “hayalet nota” varlığı sezilen ama gerçekte işitilmeyen bir tondur. Ben bu imgeyi, karakterimin yaşamında fark edilmeden varlığını sürdüren, ifadesini bulamamış olasılıklar ve gerçekleşmemiş hayallerin metaforu olarak kullandım. Kahramanım Devrim’in kaçırdığı fırsatlar ve bastırdığı arzular, tıpkı duyulmayan bir nota gibi, görünmez bir şekilde ruhunda tınlıyor. “Hayalet Nota” tam da bu görünmez kader ipliklerini simgeliyor; bazen hayatımızı, söylenenlerden çok söylenmeyenler ve gerçekleşemeyenler yönlendirir. Romanın başlığında bu lirik, içsel tınıyı vurgulamak istedim – çünkü bizi bazen en çok etkileyen hususlar, sesli bir şekilde dile getirilen değil, tam aksine, dile getirilemeyendir.

Ana kahramanınız Devrim, hem müzisyen hem avukat olarak hayatında bir yol ayrımına geliyor ve bu iki mesleğin yarattığı çatışma içinde sıkışıp kalıyor. Romanda kendisini fantastik bir zaman yolculuğunda ve çeşitli alternatif gerçekliklerde buluyor. Gerçekçi bir yaşam krizini, paralel evrenler ve bilimkurgu ögeleriyle harmanlama fikri sizi nasıl etkiledi?

- Hayatımızdaki o Ya öyle olsaydı? sorusu, her zaman beni büyülemiştir. Devrim karakteri, orta yaş bunalımının tam ortasında, hayatının raydan çıktığını hissediyor; verdiği kararların onu hayallerinden uzaklaştırdığını görüyor. Bilimkurgu ve zaman yolculuğu ögesini katmak, bana onun pişmanlıklarını ve özlemlerini en uç noktada inceleme imkânı verdi. Böylece pek çok farklı yaşam senaryosunu, “Acaba başka türlü olsaydı?” düşüncesini somutlaştırabilirim. Devrim hem akıl (avukatlık) hem de tutku (müzik) arasında bölünmüş biri. Bu çatışma da onun zaten gerçekçi olan dramını daha da belirginleştiriyor. Bilimkurgu dokusu sayesinde günlük hayatın sıradanlığı içinde saklı sihire dikkat çekmek istedim – hepimizin hayatında, gözle görülmeyen ama orada olduğunu hissettiğimiz alternatifler var. Bence kâinatın sunduğu muhtemel yollar, günlük yaşamımızdan çok daha renkli ve şaşırtıcı.

Romanda özgür irade ve kader teması ön plana çıkıyor. Devrim, zamanda yolculuk yaparak hayatını değiştirmeye çabalıyor; peki sizce insan gerçekten mukadder olandan ne kadar kaçabilir? Özgür iradenin bittiği ve kaderin başladığı o sınır nerede?

  • Bu beni de çok ilgilendiren bir soru bu ve aslında tüm roman, ona edebî bir yanıt arama çabasından ibaret. İnsan hayatının özgür irade ile kader arasında süregelen bir dans olduğuna inanıyorum – biri adım atar, diğeri karşılık verir. Devrim ve onun zamansal yolculukları, tam da bu dansı anlatıyor. Bir yandan verdiği her karar, yaşamının gidişatını yeniden şekillendirebilecek muazzam bir güce sahip. Öte yandan, bazı olaylar ve karşılaşmalar var ki sanki kaçınılmaz, sanki önceden belirlenmiş düğümler gibi duruyor – zaman sıçramaları bile onları çözemiyor. Romanı yazarken kesin sonuçlara varmadım tabi. “Evet, kadere boyun eğmeliyiz” veya “Her şey özgür iradeyle şekillenebilir.”  gibi çıkarımlarım yok. Daha ziyade, kişisel seçimle önceden belirlenmişlik arasındaki çizginin ne kadar bulanık olduğunu göstermeyi istedim. Belki kader dediğimiz şey bir çerçeve, biz de o çerçevenin içini istediğimiz gibi renklendiriyoruz. Ya da belki biz ördükçe kader kendini dokuyor. Bu konudaki kesin yargıyı okura bırakmak istedim; Devrim’in yerinde olsaydınız, hayatınızı hangi noktaya kadar değiştirmeye çalışırdınız, ne zaman kabullenirdiniz?

-  “Hayalet Nota” oldukça karmaşık bir yapıya sahip – zaman sıçramaları, alternatif gerçeklikler ve farklı anlatı katmanları iç içe. Böyle çok katmanlı bir romanı yazarken nasıl zorluklarla karşılaştınız? Bu kadar farklı zamanları ve muhtemel senaryoları iç içe geçirirken hikâyenin bütünlüğünü korumayı nasıl başardınız? 

- Bu romanı yazmak hem büyük bir macera hem de yorucu bir sınavdı. En başından itibaren, yapının alışılmışın dışında olacağını biliyordum – romanda zaman tekdüze bir akış izlemiyor; daha çok kollara ayrılan ve kıvrılan bir nehir gibi. En zor yanı, bu zamansal atlamalar içinde duygusal bütünlüğü ve okurun ilgisini canlı tutmaktı. Kabul ediyorum, çok detaylı notlar aldım ve hikâyedeki farklı olay örgülerini ve karakterlerin paralel versiyonlarını takip etmek için şemalar çizdim. Sanki bir müzik eseri besteler gibiydim – ana temaları dikkatlice dokuyup tekrar ederken, yeni motifler ekleyerek eser bütünlüğünü korumaya çalıştım. Zaman zaman kendi hayal gücümde kaybolduğumu hissetsem de, o anlarda tekrar hikâyenin özüne dönüp ne anlatmak istediğimi kendime hatırlattım: insanların kaderi ve seçimleri hakkında bir masal anlatmak istiyordum. Romanın lirik havası, tüm bu parçaları bir arada tutan duygu bağı oldu. Okuru bu zamansal labirentte yolunu buldurmak, hem karmakarışık hem de duygusal bakımdan tatmin edici bir anlatı oluşturmak en büyük hedefimdi. Umarım başarmışımdır.

Son olarak, “Hayalet Nota”nın okurda nasıl bir iz bırakmasını istiyorsunuz?  

En çok istediğim şey, okurların kendi “hayalet notaları” hakkında düşünmeleri. Hepimizin içinde, asla tam olarak dile gelememiş melodiler, hiç deneyimlenmemiş ama varlığı sezilen ihtimaller var. Devrim’in öyküsü, belki de okurların şu anki hayatlarını ve hâlâ önlerinde duran seçimleri değerli görmesine önayak olur. Bundan güzel bir sonuç düşünemiyorum. Aynı zamanda, roman şunu da söylüyor: Geçmişi geriye dönük olarak değiştiremeyiz, ama geçmişe dair bakış açımızı değiştirebilir ve bundan sonrası için yeni bir beste yapmaya başlayabiliriz. 

 

                                                                           Soruları yöneten: Yordanka Bibina

 

 

Bakmadan Geçme