DİL, DİN VE KİMLİK ELDEN GİDİYOR

* Yarattıkları 'Etnik Model,' Türkleri sindirip yok etme hedefine hizmet etti. Hiç olmazsa ilk ve ortaokullarda zorunlu Türkçe eğitim sorununu çözmüş olsalardı ve kolektif haklarımızın tanınmasını sağlamış olsalardı, belki bu ithamda bulunmazdık.

DİL, DİN VE KİMLİK ELDEN GİDİYOR

* Yarattıkları “Etnik Model,” Türkleri sindirip yok etme hedefine hizmet etti. Hiç olmazsa ilk ve ortaokullarda zorunlu Türkçe eğitim sorununu çözmüş olsalardı ve kolektif haklarımızın tanınmasını sağlamış olsalardı, belki bu ithamda bulunmazdık.

Geçen hafta, Avrupa Birliği Parlamentosu'nda “Macaristan’ın cezalandırılması” ile ilgili yapılan oylamada, Bulgaristan siyasi partilerinin AB milletvekillerinden, yalnız DPS milletvekilleri Avrupa Birliği’nin önerisi lehinde oy kullandı. Bu durumda, onlar grup olarak, diğer Bulgaristan AB temsilcilerinden ayrılarak, “Vatanseverlerin Avrupa’sı”na oy verirken, biz Bultürk Derneği olarak, neden HÖH siyasetini eleştiriyoruz?

Bunun sebebi nedir? HÖH, Doğan ve ekibinin siyasetini neden kınıyoruz?

Bir dernek olarak, Hak ve Özgürlük Partisi (DPS) “fahri başkanı” Ahmet Doğan ve iplerini çektiği ekibine neden karşıyız ve neden onlara hainler diyoruz?

Bu sorunun cevabını üç ana noktada açıklayabiliriz:

ANADİLİMİZ TÜRKÇEYİ UNUTTURMAK

Doğan ve ekibi, Bulgaristan’daki Türklerin kimliği ve etnik demokratik hak ve özgürlüklerini, Türk ve Müslüman düşmanı iradeye, kendilerine sormadan ipotek ederek, 28 yıldan beri onları yerinde saydırıp, yok etmeye çalıştı ve bu etkinliğine devam ediyorlar.

Yarattıkları “Etnik Model,” Türkleri sindirip yok etme hedefine hizmet etti. Hiç olmazsa ilk ve ortaokullarda zorunlu Türkçe eğitim sorununu çözmüş olsalardı ve kolektif haklarımızın tanınmasını sağlamış olsalardı, belki bu ithamda bulunmazdık. Bugün aşırı milliyetçilerin “Bizim Türklerle alıp vereceğimiz” yok sözlerinin ardında yatan gerçek budur. Cahil bırakılan ve ortak hakkı bulunmayan her topluluk yok edilemeye mahkûmdur.

DİNİMİZDEN KOPMAK İSTENİYOR

Doğan ve ekibi, Bulgaristan’daki Türkleri İslam dininden koparmaya çalışıyor. Müslümanlık, bizim Türk kimliğimizin özünü oluşturan, özünden ve biçiminden asla kopmaz bir yanı olduğundan dolayı bu çabalarıyla düşmanlarımızın değirmenine su taşıyor. Bizler Müslüman olmasaydık, şimdiye kadar çoktan Bulgarlaşmıştık, aynı Gagauz kardeşlerimiz gibi. HÖH hareketi, din haklarımızın iade edilmesi mücadelesinden, 1989 Mayıs Ayaklanması ilkelerinden doğmuştur ve dinimize saldırıların alkışlanması, sözün tam anlamıyla davamıza ihanet, dolayısıyla hainlik etmiştir.

Bulgaristan’da İslam dininden başka ahlak yaratan bir inanç ve öğreti yoktur. Bulgaristan’da en yüksek ahlaka sahip halk topluluğu Müslümanlardır. Bulgaristanlı Müslümanlar yaşadıkları ortamda, toplum yapısına ve ahlakına hâkimdir. DPS öncülerinin örnek olduğu değer, kriterler olumsuz ve sorumsuzdur. Müslümanlıkta çocuğun dini ve kimliği babasına, soyuna aittir. Kısıtlanması ve değiştirilmesi kabul edilemez.

TÜRK KİMLİĞİNDEN KOPARMAK

Doğan ve ekibi, Bulgaristan’daki Türklerin, Türkiye’den ilham almasını, Türkiye’ye yakınlık hissetmesini, Türk ruhuyla yaşamasını, Türklüğü yaşatmasını engellemeye çalıştığından dolayı, Bulgaristan'daki iktidarların ve milliyetçi-faşistlerin gözünde değer kazanıyor. Kuşkusuz, bu bakış açısında çok büyük çelişki ve ikiyüzlülük var. Çünkü DPS elit ekibi, bir yandan Bulgar faşistlerinin Borisov hükumetinden çıkmasını isterken, aynı zamanda Bulgaristan’da Türklüğün ve Müslümanlığın gömülmesine ve kimliksiz kişilik yaratılması davasına ter döküyorlar.

Müslüman Türk kültürel haklarımıza kavuşmamamız için çaba göstermemeleri buna en kesin kanıttır. Bulgaristan’da Müslümanlığı yeşertme davasına dört elle sarılacak 1500 evladımızı Türkiye’ye gönderip, ardından memlekete dönüp, davayı kucaklamalarını engellemeleri, buna ikinci büyük bir kanıttır. Memlekete Türklük yüklü kimlikle dönen ve çalışmak isteyenlere engel olunmuştur. Öz kimliğimizin yeşermesine ve dallanmasına el uzatılmamıştır. Türkiye ile kültürel bağlarımızdan meyve toplanması engellenmiştir. Türkiye’de yaratılan kültürünün, Bulgaristanlı Türklere, Bulgarca sunulmasıyla Türk kültürü geliştirilemez. HÖH’ün bu yönde aldığı kararlar, attığı adımlar kısırdır, halkımıza faydası yoktur. Böylece, Bulgaristan'daki Türklerin, Dünya Türklüğünün bir parçası olduğu gerçeği örtülmek, unutturulmak isteniyor.

İşte böyle bir ortamda, Bulgaristan vatandaşlarının ve dış ülkelerin kabul ettiği, 21. Yüzyıl temellerinde yatan büyük bir gerçek var. O da şudur: Bulgaristan devletinin güvenliği ve istikrarı bakımından, Bulgaristan'daki Türkler artık anahtar konumundadır. Bu husus dikkate alınmadığı müddetçe, bu ülkede huzurun, barışın ve istikrarın başarısı düşünülemez...

Rafet ULUTÜRK


 

Bakmadan Geçme