BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN ŞİİRİNDEN ÖRNEKLER
Türkiye'de Varlık dergisi başta olmak üzere birçok derginin şiir ve öykü yılıklarının yayımlandığını görünce, 19554 - 1984 yılları arasında Bulgaristan!da Türk azınlığın kültür ve sanat gereksinimlerini karşılamak amacı ile çıkarılmış olan Yeni Hayat dergisi aklıma geldi. Salt edebiyat ağırlıklı olmamasına karşın, bu derginin sayfalarında Bulgaristan Türklerinin şiir ve öyküsü ardıl biçimde yer almıştır. Elli binin üzerinde bir tirajla yayan yaşamını otuz yıl sürdüren bu dergi, Türk kökenli ailelere ayda bir adeta bayram havası yaşatmıştır.
- 06.10.2017 00:41
- Güncelleme: 06.10.2017 00:41
- 3481
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN ŞİİRİNDEN ÖRNEKLER
Türkiye'de Varlık dergisi başta olmak üzere birçok derginin şiir ve öykü yılıklarının yayımlandığını görünce, 19554 - 1984 yılları arasında Bulgaristan!da Türk azınlığın kültür ve sanat gereksinimlerini karşılamak amacı ile çıkarılmış olan Yeni Hayat dergisi aklıma geldi. Salt edebiyat ağırlıklı olmamasına karşın, bu derginin sayfalarında Bulgaristan Türklerinin şiir ve öyküsü ardıl biçimde yer almıştır. Elli binin üzerinde bir tirajla yayan yaşamını otuz yıl sürdüren bu dergi, Türk kökenli ailelere ayda bir adeta bayram havası yaşatmıştır.
Hemen belirtmeliyim ki, 20.yüzyılın altmışlı yılları bu ülkedeki Türklerin kültürü açısından altı yıllardır. Türkiye Cumhuriyeti ile dostluk ve komşuluk ilişkilerinin iyi olduğunu, Marksist öğretiye de sadık kalındığı yıllarda (1966-1969) bu derginin ayrıca Şafak edebiyat eki yayımlandı. Oysa sonradan, bu derginin ağzımıza çalınmış bir parmak bal olduğunu, büyük bir düş kırıklığı içinde anlamış olduk. Nitekim Bulgaristan'daki Türk azınlığın Bulgar milliyetçiliğinin kah ötekileştirici,dışlayıcı; kah özümseyici, eritmesi kıskacına alınmış olması, bu derginin de sonunu getirdi.
O zamana kadar Bulgaristan Türklerinin Edebiyatı ile ilgili birçok antolojinin yayınlandığı bir gerçektir. Bunların en tutarlısı, en bilimseli de Prof. İbrahim Tatarlı'nın Antoloji(1964)'sidir.
Elinizdeki bu seçkiye gelince, hemen belirtmeliyim ki, o bir antoloji değil, belli bir süre içinde ayrı bir derginin sayfalarında yer bulmuş bir azınlık şiirin derlenmiş biçimidir. Bu derlemeye giren şiirleri ayıklayıp seçerken, öznel yaklaşımımı sanattan yana kullandım. Şairleri tarafından daha sonra üzerinde düzeltmeler yapılıp kitaplarına girmiş olan şairler, bu derlemeye düzeltilmiş son şekilleriyle alınıştır. Bu nedenle seçkinin Türkiyeli okurlarca da gereken ilgiyle karşılanacağını umuyor ve buna inanmak istiyorum.
Sosyalist düzende tüm kuruluş ve işletmeler devlete ait olduğu için, özel dergi ve gazete çıkarılması söz konusu bile olamazdı. Her yerde varlığını hissettiren sosyalist ideoloji, dergideki şiirlerde en çok gözetlenen öge olarak ortaya çıkıştır, başka bir deyişle, şiirler sürekli sansürlenmiştir. Şairler, sosyalist gerçekçilik akımına sıkı sıkıya bağlı kalmışlardır. Şiirler, genellikle anlatımlı özellik taşısalar da, özenli bir Türkçeyle yazılmıştır. Derginin üstlendiği işlev doğrultusunda, izlek yönünden, şiirlerin çoğu ülke ve dünya gündemiyle ilişkilidir. Ama tamamen güdümlü oldukları asla söylenemez. Ç dergisi Yeni Hayat’ınki öyle olsaydı, bu dergide sık sık adları görülen Ömer Osmanov ile Ahmet Şerifov yazdıklarından dolayı hapse atılmazlardı.
Bulgaristan'da Türkçe yazan şairler öncelikle ilerici Türk şiirinin en seçkin şairlerinden belli ölçüde etkilenmişlerse de, onların şiiri kendi özgünlüğünden asla fire vermemiştir.
Haziran 1970'ten Aralık !984'e kadar Yeni Hayat/Nov Jivot adıyla iki dilde çıkmıştır. Türkçe yayın alanı daraltılıp, Türklerin de Bulgarca yazmaları teşvik edilmiştir. Nitekim bu seçkide şiirlerine yer verdiğimiz şairlerden Hasan Karahüseynov, Recep Küpçüev, Naci Ferhadov, Ahmet Eminov, Fehim Hüseyinov ve Saffet Mustafov Bulgarca şiirleriyle sadece yeteneklerini kanıtlamakla kalmayıp ülke genelinde adlarını duyuracak nitelikte Bulgarca şiir kitapları da yayımladılar. Gerçi şiir bireysel uğraş isteyen bir sanat dalıdır. Arzu eden Bulgarca da yazabilir elbet. Ne ki, işler çığırından çıktı; Türkler ve Türkçe rejim tarafından horlanır oldu. Ta ki, asimilasyon politikasıyla ülkedeki Türk adları tamamı değiştirilip Bulgarlaştırılarak bir milyonluk bir azınlığın varlığı inkar edildi.
Totaliter rejimin yıkılışından sonra, görünürde Türkçeyle ilgili yayın yasağı yok, fakat ne bir Türkçe gazete, ne de bir edebiyat dergisi yayınlanmaktadır. Türkçe kitap basan yayın evi de yok. Ülkedeki Türk nüfusun, ikili ve uluslararası antlaşmalardan doğan azınlık haklarını kullanmanın ötesinde başka bir talebi de yok. Bu azınlığın tek bir isteği vardır; Bulgarlarla iç içe, kardeşçe, bölünmeden yaşamak.
Avrupa Birliği üyesi olan Bulgaristan, Bölgesel veya Azınlık Diller Şartı'nı onaylamış, gecikmeli de olsa Ulusal Azınlıklar Çerçeve Sözleşmesi'ni imzalamıştır. Bu durum azınlık veya etnik gruplara mensup bireylerin anadil haklarına sahip çıkmayı gerektirmektedir.
Bu bağlamda, Bulgaristan Türklerinin Şiirlerinden Örnekler seçkisinin kesintiye uğramış Bulgaristan Türklerinin kültürünü yaşatma ve geleceğe taşıma yönünde katkı sağlayacağına inanmak isterim.
Çalışmalarımı sürdürürken bana elinde bulundurdukları Yeni Hayat koleksiyonlarını veren şair arkadaşlarım Ahmet Emin Atasoy ile Saffet Eren'e; dergi yıllıklarından şiirleri seçip bilgisayara yüklememde seve seve yardımcı olduklarından dolayı Kırcaali Nikola Yonkov Vaptsarov Bölge Kütüphanesi çalışanlarına özellikle ve en içten teşekkürlerimi sunarım.
Mehmet Ş. ÇAVUŞOĞLU
***
Aliş SAİDOV
BEBEĞİN AĞIDI
Can - ciğer anam
Kan ağladı kan,
Sütü yetmiyor diye.
Kapıdan bakan
Ölüm gitmiyor diye.
Ölüm.
Buzdan soğuk elleriyle
Kucaklayıp gitti beni,
Kırdı ayaklarımı,
Kesti bileklerimi...
Büyüyemedim sere serpile,
Dal boylu olamadım,
Çocukluğum, gençliğim
Kaldı açlığın ağzında
Kurtarıp alamadım.
ATEŞTEN OK
Toprağa karıştığını
unutmuş babam.
Meşelerin arasında
tutmuş bir yol,
bana doğru geliyor...
Ateşten bir ok
yüreğimi deliyor.
***
Arzu TAHİROVA
ANIMSAMA
Dostları anımsıyorum
hoyrat bakışlarını fark edince
düşmanlarımın.
Dostları anımsıyorum.
Gönlümün ışık çeşmeleri,
engine açılan ümitlerim benim.
Ufkum sönerse eğer
ve küllenirse içimde
yaşama gücüm,
üşüyen kalbimi avuçlarınızda ısıtın.
Yetişir.
SOLMAYAN ÇİÇEK KALACAĞIM
Her adımda bir olup bitmişlik.
Bir garipsi elveda eser her köşeden
Ayak seslerini duyar gibi olurum
Sanki çıkıp gelivereceksin bir yerden.
Bir çift göz görürüm her defasında
Yeşil ışıklarında erir giderim iki zümrüdün
İsmin yıpranmayan tek hecedir dudaklarımda
Kutsallığını taşır hala ilk öpücüğün.
Sen ihtimal ki yoluma sapmayacaksın
Dert yanacağım rastladığım çiftlere
Görenlerden rengimi bile sormayacaksın
Ama ben solmayan çiçek kalacağım
Koklamayacağını bile bile.
***
İsmet BAYRAMOV (KÜLLECİ)
RESSAMIN DÜŞÜNCESİ
- Cemal'e -
Bir ışık gibi fırçasının ucunda
Ressamın düşüncesi
Renklerin diliyle
Bizim dağları anlatıyor.
Yeşile biraz turuncu
Biraz da ala yeşil katıyor
Vakit daima tan öncesi.
Dağlar karanlığını soyunuyor
Bir yerden dönüyor
Bizim dağlılar.
Elleri kocaman
Elleri mübarek,
Ekmeğimizi çıkaran eller,
Kollarını açmışlar
Kucaklamak ister gibi dağları.
Bilmem neden
Evler hep öyle ak.
Ve hepsinin önünde
Nöbet tutuyor
Bir sıra selvi kavak.
Toprak, bizim bildiğimiz
Önünde eğildiğimiz toprak...
Renklerin diliyle
Bizim dağları anlatıyor
Bir ışık gibi fırçasının ucunda
Ressamın düşüncesi.
Yeşile biraz turuncu
Biraz d ala yeşil katıyor.
Vakit daima tan öncesi...
BİR EV BİLİRİM
Bir ev bilirim
Güney yüzlü bir ev.
Ne etrafında taş duvar,
Ne de demir parmaklık.
Işıktan bir yolu var
Her an açık dostlara
Kapıları ardına kadar.
Bir ev bilirim
Güneş yüzlü bir ev.
Ne yazı belli ne güzü
Çiçek içek her mevsim
Güller kimi beyaz, kimi kırmızı.
Çiçekler içinden ne güzel.
Bir ev bilirim
Güneş yüzlü bir ev.
İçimi özlemiyle yakar.
Ondan ayrı düşünce
İster yağmur yağsın, ister kar.
En karanlık gecelerde bile
Tüm yollarım ona çıkar.
İlk Yorum Yazan Sen Ol!