BULGARİSTAN  TÜRKLERİNİN ŞİİRİNDEN ÖRNEKLER

Türkiye'de Varlık dergisi başta olmak üzere birçok derginin şiir ve öykü yılıklarının yayımlandığını görünce, 19554 - 1984 yılları arasında Bulgaristan!da Türk azınlığın kültür ve sanat gereksinimlerini karşılamak amacı ile çıkarılmış olan Yeni Hayat dergisi aklıma geldi. Salt edebiyat ağırlıklı olmamasına karşın, bu derginin sayfalarında Bulgaristan Türklerinin şiir ve öyküsü ardıl biçimde yer almıştır. Elli binin üzerinde bir tirajla yayan yaşamını otuz yıl sürdüren bu dergi, Türk kökenli ailelere ayda bir adeta bayram havası yaşatmıştır.

PAYLAŞ
Misyon Gazetesi -

BULGARİSTAN  TÜRKLERİNİN ŞİİRİNDEN ÖRNEKLER

Türkiye'de Varlık dergisi başta olmak üzere birçok derginin şiir ve öykü yılıklarının yayımlandığını görünce, 19554 - 1984 yılları arasında Bulgaristan!da Türk azınlığın kültür ve sanat gereksinimlerini karşılamak amacı ile çıkarılmış olan Yeni Hayat dergisi aklıma geldi. Salt edebiyat ağırlıklı olmamasına karşın, bu derginin sayfalarında Bulgaristan Türklerinin şiir ve öyküsü ardıl biçimde yer almıştır. Elli binin üzerinde bir tirajla yayan yaşamını otuz yıl sürdüren bu dergi, Türk kökenli ailelere ayda bir adeta bayram havası yaşatmıştır.

Hemen belirtmeliyim ki, 20.yüzyılın altmışlı yılları bu ülkedeki Türklerin kültürü açısından altı yıllardır. Türkiye Cumhuriyeti ile dostluk ve komşuluk ilişkilerinin iyi olduğunu, Marksist öğretiye de sadık kalındığı yıllarda (1966-1969) bu derginin ayrıca Şafak edebiyat eki yayımlandı. Oysa sonradan, bu derginin ağzımıza çalınmış bir parmak bal olduğunu, büyük bir düş kırıklığı içinde anlamış olduk. Nitekim Bulgaristan'daki Türk azınlığın Bulgar milliyetçiliğinin kah ötekileştirici,dışlayıcı; kah özümseyici, eritmesi kıskacına alınmış olması, bu derginin de sonunu getirdi.

O zamana kadar Bulgaristan Türklerinin Edebiyatı ile ilgili birçok antolojinin yayınlandığı bir gerçektir. Bunların en tutarlısı, en bilimseli de Prof. İbrahim Tatarlı'nın Antoloji(1964)'sidir.

Elinizdeki bu seçkiye gelince, hemen belirtmeliyim ki, o bir antoloji değil, belli bir süre içinde ayrı bir derginin sayfalarında yer bulmuş bir azınlık şiirin derlenmiş biçimidir. Bu derlemeye giren şiirleri ayıklayıp seçerken, öznel yaklaşımımı sanattan yana kullandım. Şairleri tarafından daha sonra üzerinde düzeltmeler yapılıp kitaplarına girmiş olan şairler, bu derlemeye düzeltilmiş son şekilleriyle alınıştır. Bu nedenle seçkinin Türkiyeli okurlarca da gereken ilgiyle karşılanacağını umuyor ve buna inanmak istiyorum.

Sosyalist düzende tüm kuruluş ve işletmeler devlete ait olduğu için, özel dergi ve gazete çıkarılması söz konusu bile olamazdı. Her yerde varlığını hissettiren sosyalist ideoloji, dergideki şiirlerde en çok gözetlenen öge olarak ortaya çıkıştır, başka bir deyişle, şiirler sürekli sansürlenmiştir. Şairler, sosyalist gerçekçilik akımına sıkı sıkıya bağlı kalmışlardır. Şiirler, genellikle anlatımlı özellik taşısalar da, özenli bir Türkçeyle yazılmıştır. Derginin üstlendiği işlev doğrultusunda, izlek yönünden, şiirlerin çoğu ülke ve dünya gündemiyle ilişkilidir. Ama tamamen güdümlü oldukları asla söylenemez. Ç dergisi Yeni Hayat’ınki öyle olsaydı, bu dergide sık sık adları görülen Ömer Osmanov ile Ahmet Şerifov yazdıklarından dolayı hapse atılmazlardı.

Bulgaristan'da Türkçe yazan şairler öncelikle ilerici Türk şiirinin en seçkin şairlerinden belli ölçüde etkilenmişlerse de, onların şiiri kendi özgünlüğünden asla fire vermemiştir.

Haziran 1970'ten Aralık !984'e kadar Yeni Hayat/Nov Jivot adıyla iki dilde çıkmıştır. Türkçe yayın alanı daraltılıp, Türklerin de Bulgarca yazmaları teşvik edilmiştir. Nitekim bu seçkide şiirlerine yer verdiğimiz şairlerden Hasan Karahüseynov, Recep Küpçüev, Naci Ferhadov, Ahmet Eminov, Fehim Hüseyinov ve Saffet Mustafov Bulgarca şiirleriyle sadece yeteneklerini kanıtlamakla kalmayıp ülke genelinde adlarını duyuracak nitelikte Bulgarca şiir kitapları da yayımladılar. Gerçi şiir bireysel uğraş isteyen bir sanat dalıdır. Arzu eden Bulgarca da yazabilir elbet. Ne ki, işler çığırından çıktı; Türkler ve Türkçe rejim tarafından horlanır oldu. Ta ki, asimilasyon politikasıyla ülkedeki Türk adları tamamı değiştirilip Bulgarlaştırılarak bir milyonluk bir azınlığın varlığı inkar edildi.

Totaliter rejimin yıkılışından sonra, görünürde Türkçeyle ilgili yayın yasağı yok, fakat ne bir Türkçe gazete, ne de bir edebiyat dergisi yayınlanmaktadır. Türkçe kitap basan yayın evi de yok. Ülkedeki Türk nüfusun, ikili ve uluslararası antlaşmalardan doğan azınlık haklarını kullanmanın ötesinde başka bir talebi de yok. Bu azınlığın tek bir isteği vardır; Bulgarlarla iç içe, kardeşçe, bölünmeden yaşamak.

Avrupa Birliği üyesi olan Bulgaristan, Bölgesel veya Azınlık Diller Şartı'nı onaylamış, gecikmeli de olsa Ulusal Azınlıklar Çerçeve Sözleşmesi'ni imzalamıştır. Bu durum azınlık veya etnik gruplara mensup bireylerin anadil haklarına sahip çıkmayı gerektirmektedir.

Bu bağlamda, Bulgaristan Türklerinin Şiirlerinden Örnekler seçkisinin kesintiye uğramış Bulgaristan Türklerinin kültürünü yaşatma ve geleceğe taşıma yönünde katkı sağlayacağına inanmak isterim.

Çalışmalarımı sürdürürken bana elinde bulundurdukları Yeni Hayat koleksiyonlarını veren şair arkadaşlarım Ahmet Emin Atasoy ile Saffet Eren'e; dergi yıllıklarından şiirleri seçip bilgisayara yüklememde seve seve yardımcı olduklarından dolayı Kırcaali Nikola Yonkov Vaptsarov Bölge Kütüphanesi çalışanlarına özellikle ve en içten teşekkürlerimi sunarım.

Mehmet Ş. ÇAVUŞOĞLU

***

Aliş SAİDOV

BEBEĞİN AĞIDI

Can - ciğer anam

Kan ağladı kan,

Sütü yetmiyor diye.

Kapıdan bakan

Ölüm gitmiyor diye.

Ölüm.

Buzdan soğuk elleriyle

Kucaklayıp gitti beni,

Kırdı ayaklarımı,

Kesti bileklerimi...

Büyüyemedim sere serpile,

Dal boylu olamadım,

Çocukluğum, gençliğim

Kaldı açlığın ağzında

Kurtarıp alamadım.

ATEŞTEN OK

Toprağa karıştığını

unutmuş babam.

Meşelerin arasında

tutmuş bir yol,

bana doğru geliyor...

Ateşten bir ok

yüreğimi deliyor.

***

Arzu TAHİROVA

ANIMSAMA

Dostları anımsıyorum

hoyrat bakışlarını fark edince

düşmanlarımın.

Dostları anımsıyorum.

Gönlümün ışık çeşmeleri,

engine açılan ümitlerim benim.

Ufkum sönerse eğer

ve küllenirse içimde

yaşama gücüm,

üşüyen kalbimi avuçlarınızda ısıtın.

Yetişir.

SOLMAYAN ÇİÇEK KALACAĞIM

Her adımda bir olup bitmişlik.

Bir garipsi elveda eser her köşeden

Ayak seslerini duyar gibi olurum

Sanki çıkıp gelivereceksin bir yerden.

Bir çift göz görürüm her defasında

Yeşil ışıklarında erir giderim iki zümrüdün

İsmin yıpranmayan tek hecedir dudaklarımda

Kutsallığını taşır hala ilk öpücüğün.

Sen ihtimal ki yoluma sapmayacaksın

Dert yanacağım rastladığım çiftlere

Görenlerden rengimi bile sormayacaksın

Ama ben solmayan çiçek kalacağım

Koklamayacağını bile bile.

***

İsmet BAYRAMOV (KÜLLECİ)

RESSAMIN DÜŞÜNCESİ

- Cemal'e -

Bir ışık gibi fırçasının ucunda

Ressamın düşüncesi

Renklerin diliyle

Bizim dağları anlatıyor.

Yeşile biraz turuncu

Biraz da ala yeşil katıyor

Vakit daima tan öncesi.

Dağlar karanlığını soyunuyor

Bir yerden dönüyor

Bizim dağlılar.

Elleri kocaman

Elleri mübarek,

Ekmeğimizi çıkaran eller,

Kollarını açmışlar

Kucaklamak ister gibi dağları.

Bilmem neden

Evler hep öyle ak.

Ve hepsinin önünde

Nöbet tutuyor

Bir sıra selvi kavak.

Toprak, bizim bildiğimiz

Önünde eğildiğimiz toprak...

Renklerin diliyle

Bizim dağları anlatıyor

Bir ışık gibi fırçasının ucunda

Ressamın düşüncesi.

Yeşile biraz turuncu

Biraz d ala yeşil katıyor.

Vakit daima tan öncesi...

BİR EV BİLİRİM

Bir ev bilirim

Güney yüzlü bir ev.

Ne etrafında taş duvar,

Ne de demir parmaklık.

Işıktan bir yolu var

Her an açık dostlara

Kapıları ardına kadar.

Bir ev bilirim

Güneş yüzlü bir ev.

Ne yazı belli ne güzü

Çiçek içek her mevsim

Güller kimi beyaz, kimi kırmızı.

Çiçekler içinden ne güzel.

Bir ev bilirim

Güneş yüzlü bir ev.

İçimi özlemiyle yakar.

Ondan ayrı düşünce

İster yağmur yağsın, ister kar.

En karanlık gecelerde bile

Tüm yollarım ona çıkar.

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN